Çağımızın yükselen değeri nedir?
Demokrasi, özgürlük, insan hakları ve benzeri rengârenk ilkeler.
Sağım solum, önüm arkam sobe: Herkes bu değerleri bayrak yapmış!
Ama kiminin bayrağı almış rüzgarı arkasına dalgalanıp duruyor.
Kimininkinin bayrağında ise cılız bir üfürük, olduğu yerde salınıp duruyor.
Demek ki, meselenin püf noktası, bu değerlerin rüzgârını oluşturan dinamikler ya da rüzgârın nereden nereye estiği
Hangi kaynaktan yapılanıp, ne yöne yöneltildiği
Bakıyorsunuz, ülkenin bölünmesinden yana.
Türkiye Devletinin üniter yapısının parçalanıp, bir bölüm toprak üzerinde egemenlik hakkı istiyor.
Söylem ne?
- İnsan hakları, demokrasi, özgürlük!..
Bir bakıyorsunuz öteki adam, şeriatçı.
Laik Cumhuriyeti yıkıp, yerine şeriat devletini kurmak tüm derdi. Kendisi halife, halk ümmet olacak ve Türkiye Cumhuriyeti maalesef ilelebet payidar kalamayacak!...
Söylem ne?
- İnsan hakları, demokrasi, özgürlük!..
Bayraklar allı yeşilli
Bu iki adam zaman zaman müşterek; zaman zaman birbirine karşıt...
Ama hedefleri aşağı yukarı birbirine koşut; birbiri ile paralel, hatta özdeş.
İşte bütün mesele, sözünü ettiğimiz bu bayrakları dalgalandıracak rüzgârın oluşumuna ortak olmamaktır.
Bilerek ya da bilmeyerek Araç olmamaktır!
Taşeron olmamaktır!
Bir ülkenin önce toprağı olacaktır.
Sonra, bu topraklar üzerinde egemenlik hakkı olacaktır.
Bağımsızlığını garanti altına alabilecek ulusal ekonomisi ve o ekonomiyi koruma altına alacak gümrük duvarları olacaktır.
Bütün bu unsurları tehdit eden dış düşmana karşı kendisini koruyabilecek bir milli ordusu ve o gücü ateşleyecek halkı ve bilinci olacaktır.
İşte bütün bu cek ve caklara karşı duran, bu değerleri tehdit eden her görüş, çalışma, eylem ya da duruş, o ülkenin karşıtıdır; düşmanıdır.
Mesele, düşmanın açtığı yelkenleri dolduracak rüzgârın bertaraf edilmesi, dış düşmanın [emperyalizmin] ve yerli işbirlikçilerinin etkisiz hale getirilmesidir.
Bunun için de tüm milli güçlerin ortak bir mücadele platformunda demokratik kitle örgütleri içinde birleşmeleri hem gerektir, hem de şarttır.