“Bu da geçti yahu!”SAMİM KOCAGÖZ’ü anıyoruz

 

Geçtiğimiz 5 eylül günü büyük bir yazar olan Samim Kocagözün ölüm yıl dönümü idi

1993 yılında yitirdiğimiz Söke de doğan, yetişen yazar, yazıları ile bu kasabayı dünyaya tanıtmıştır. Yazdığı toplumcu gerçekçi romanlar ile 40 kuşağının en önemli yazarlarından birisidir, bu dönemin yazarları yazdıkları ve eylemleri ile 68 hareketinin oluşmasına büyük katkı sağlamıştır. İşte Samim Kocagöz de böylesine bir insandır,

Büyük ustanın yazdıklarını ve hayat öyküsünü geçtiğimiz günlerde Kanal 09 Tv de yayınlanan, benim hazırlayıp yönettiğim Kültür Sanat Güncesi programında yeni kuşaklara tanıtmak amacıyla bir bölüm halinde yayınlamıştık, aşağıda yaşamından bir derleme var. Ölüm yıldönümünde büyük ustayı saygı ile bir kez daha anıyoruz.

Samim Kocagöz,  1916 yılında Söke'de doğdu. 1928'de ilkokulu bitirdi, ortaokul ve lise öğrenimini İzmir Erkek Lisesi'nde tamamladı. 1937 yılında liseyi bitirdikten sonra da en büyük amacı olan edebiyat öğrenimini almak üzere İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne girdi. 1942-45 yılları arasında İsviçre'nin Lozan Üniversitesi'nde sanat tarihi ve felsefe tarihi dersleri aldı.

Yazarlığının yanı sıra öğretmenlik de yapan Kocagöz, İzmir Devlet Konservatuarı'nda tiyatro tarihi, edebiyat; kısa bir süre çalıştığı İzmir Ticaret Lisesi'nde de edebiyat dersleri verdi.

Öykü ve yazıları; Serveti Fünun-Uyanış, Ses, Yürüyüş, Vatan, Fikirler, Yenilikler, Yeditepe, Yeni Ufuklar, Ataç, Yön, Türk Dili, Varlık, Adam Sanat, Cumhuriyet gibi dergi ve gazetelerde yer alan Samim Kocagöz, yazın yaşamına 1938 yılında  "İkinci Dünya" romanıyla başladı. Olgunluk dönemindeki eserlerinde rastlanmayan romantizmin etkin olduğu bu romanını, diğer roman ve öyküleri izledi.

İlk öyküsü "Yarıntı" 1939'da Ses Dergisinde yayımlandı. "Yarıntı" ile başlayan öykücülük serüveni, Telli Kavak (1941), Sığınak (1946), Sam Amca (1951) kitaplarıyla şekillendi. Yeni İstanbul ve New York Herald Tribune gazetelerinin 1950 yılında düzenledikleri Dünya Hikâye Yarışması'nda "Sam Amca" öyküsüyle Türkiye birincisi oldu. 1944 yılında tamamlanıp 1948'de yayımlanan Söke de yaşamı anlatan " Bir Şehrin İki Kapısı" adlı romanı, yazarın toplumcu gerçekçi çizgisini yansıtan ilk romanı olarak değerlendirildi. Roman, 1985'te yapılan ikinci baskısında "Nabi'nin Park Kahvesi"  adıyla yayımlandı.

1946'da Vatan Gazetesinde çıkan "Fındık Yaprakları" öyküsü nedeniyle Sivas'a sürüldü.

Hüsamettin Bozok'un kurduğu Yeditepe Yayınevi'nin 1955-1960 yılları arasında ortağı oldu.

1958-1964 yılları arasında öykücülüğünün ikinci dönem eserleri olan Cihan Şoförü, Ahmet'in Kuzuları, Yolun Üstündeki Kaya isimli kitapları basıldı.

Kocagöz, 1957'de yayınlanan "Onbirlerin Dönüşü" isimli romanda, ikinci dünya savaşı sırasında ortaya çıkan fikir hareketleri/ayrılıklarını, insanların düş kırıklıklarını anlattı.

1962 yılında yayınlan "Kalpaklılar" ve ardından yayınlanan "Doludizgin" ise Kurtuluş Savaşı ve Milli Mücadele ekseninde yaşananların anlatıldığı beşinci romanı oldu.

Kalpaklılar, Samim Kocagöz'ün Kurtuluş Savaşımızı destansı bir dille anlattığı, tarihimizin önemli bir bölümüne tanıklık eden yaşamış kahramanların da yer aldığı belgesel bir roman.

Kurtuluş Savaşı'nda, Kuvayı Milliyecilerin sembolü durumuna gelen 'Kalpak', Samim Kocagöz'ün romanına ad olmuştur; çünkü Kurtuluş Savaşı serüveninin ayrıntılarıyla işlendiği bu romanın ana izleklerinden olan Kemalistlerle padişah yanlıları, başlarındaki sarık veya kalpakla birbirinden ayırt edilirmiş. Kocagöz'ün böyle güçlü bir simgeyle adlandırdığı romanı, okuyucuya her satırda tarihin sayfalarını yavaş yavaş açarken gösterilen özeni ve duyarlılığı hissettirir. Böylece Kurtuluş Savaşı anıları, Samim Kocagöz'ün elinde her yönüyle işlenilen destansı bir romana dönüşmüştür

Doludizgin'le bir bütün oluşturan Kalpaklılar'da Kurtuluş Savaşı, İzmir'in işgalinden başlanarak anlatılıyor. Bağımsızlık hareketi, iç ayaklanmalar, Kuvayı Milliye ruhu, Kurtuluş Savaşı'nın örgütlenme evresi Kalpaklılar'da; sonraki zorlu dönem ise Doludizgin'de veriliyor. Kocagöz, çocukluğunun bu zor günlerini sadece kendi çocuk gözüyle değerlendirmemiş; Kalpaklılar'ı belgelere dayandırarak ve tanıklardan dinleyerek oluşturmuştur.

Doludizgin, Samim Kocagöz'ün Kurtuluş Savaşımızı destansı bir dille anlattığı, tarihimizin önemli bir bölümüne tanıklık eden kahramanların da yer aldığı belgesel bir roman. "Doludizgin" isimli romanında, halkımızın toparlanıp I.ve II. İnönü, Kütahya-Eskişehir, Sakarya ve Başkomutanlık Savaşları'ndan sonra İzmir'e ulaşıp topraklarımızı özgürlüğe kavuşturduğu Kurtuluş Savaşı'nın son evresini anlatır.

Yağmurdaki kız adlı öykü kitabıyla 1968 Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü'nü kazandı.

Üyesi olduğu Türkiye İşçi Partisi'nden 1970 yılında ayrıldı. TİP'te geçirdiği yıllara dair gözlemlerini ve Davutpaşa Kışlası'ndaki tutukluluk zamanlarını anlattığı "Tartışma" (1976) adlı romanında 12 Mart müdahalesine yer verdi. Yazdığı oyunlarından yalnızca "Sayılı Günler" ve "Yaşlı Kız" okura ulaştı.

Yokluk içinde yaşayan, bir karış toprağı bile olamayan Yörüklerin, Cumhuriyet öncesi yaşamlarını anlattığı "Bir Karış Toprak" (1964) adlı romanının devamı olarak, Cumhuriyet sonrası dönemde bir çift öküze sahip olmak isteyen göçmenlerin dramını anlattığı "Bir Çift Öküz" (1970) romanı yayımlandı.

1973 yılında yayımlanan "İzmir'in İçinde" adlı romanıyla Türkiye'nin siyasal durumunu bütün çıplaklığıyla ortaya koydu. "İzmir'in İçinde" romanında, yine bu kentte yaşayan zengin bir aile ve çevresiyle ilişkileri ekseninde, Demokrat Parti'nin baskıcı yönetiminin son yıllarını ve 27 Mayıs'a geliş sürecini konu edinir. Siyasal çalkantıların yaşandığı bu dönemde kapitalist ilişkiler, burjuvazi ve Türk aydının tavrı, romanının odak noktasını oluşturur.

Kocagöz, buradan hareketle yaşanmışlıkların izlerini romanına yansıtır. Türkiye'nin içinde bulunduğu siyasal ortamı, Milli Mücadele yıllarına göndermeler yaparak, o yıllardan süregelen gelişmelerin bir sonucu olarak değerlendirir.

1978'de basılan "Alandaki Delikanlı" adlı öykü kitabıyla 1979 Lions hikâye Ödülü'nü aldı.

Kocagöz'ün, roman, romancı, okur, eleştirmen, sanat, edebiyat, Türk edebiyatının Dünya Edebiyatı içindeki yeri üzerine yazdığı yazılarının bir araya getirildiği deneme kitabı "Roman ve Yazarlık Onuru" 1983'te yayımlandı.

Sosyo-politik olayların konu edildiği öykü kitaplarından biri olan "Gecenin Soluğu" 1985 yılında çıktı.

Eserlerine konu olan, Türkiye'nin toplumsal yaşamına etki eden dönemlerden birini, 12 Eylül 1980'in getirdiklerini anlattığı on birinci romanı "Mor Ötesi", 1986 yılında, "Simon Pépéta" adlı uzun öyküsüyle birlikte yayımlandı. Bu romanıyla 1987 Ferit Oğuz Bayır Roman Ödülü'nü kazandı.

1989 yılında Orhan Kemal Roman Ödülü'nü aldığı en son romanı "Eski Toprak'ta", 12 Mart 1971'e geliş sürecini sorguladı.

1989 yılında çıkan "Bu da Geçti Yahu" adlı anı kitabından bir yıl sonra "Baskın" adlı öykü kitabı yayımlandı. Aynı yıllarda felç geçirmesine rağmen yazmaya devam etti.

Samim Kocagöz, 5 Eylül 1993 tarihinde, tasarladığı "Kocagözgiller" romanını tamamlayamadan aramızdan ayrıldı.

Ölümünden sonra doğduğu yer olan Söke de yayınlanan Beşparmak Dergisi tarafından adına bir Öykü Ödülü kondu.

2006-2007 tiyatro sezonunda 50. Yılını yaşayan İzmir Devlet Tiyatrosu, yazarın hemen hiç bilinemeyen "Islak Ekmek" adlı oyununu repertuarına aldı.

Kocagöz'ün başta öyküleri olmak üzere, yapıtlarından bazıları yabancı dillere çevrilmiş, uluslararası antolojilere girmiş ve hakkında çeşitli makaleler yazılmıştır.