19 Mayısın ne olduğu ve ne anlama geldiğini bu ülkede yaşayan 7den 70e artık herkes çok iyi biliyor.
Dolayısıyla 19 Mayısı bir milli bayram olarak kutlamanın karşısında olanlar da ne yaptıklarını gayet iyi biliyorlar.
Üstelik bu noktada ilginç olan, artık yapılanların gizli/saklı değil, apaçık ve alenen yapılıyor olmasıdır.
Demek birilerine göre, vakti kerahet gelmiştir.
Saklanmaya, gizlenmeye gerek yoktur.
Yapılıp/edilenleri tül perdenin arkasına gizlemenin anlamı yoktur.
19 Mayıs, emperyalist devletlerin işgaline karşı milli mücadelenin başladığı gündür.
Ulus devletin kuruluş hazırlıklarına başlandığı gündür.
Ümmetten çıkıp millete doğru yönelişin tetiğine basıldığı gündür.
Egemenliğin göklerden yere indirilmesi kavgasının alev aldığı gündür.
19 Mayısı anmak, bu gerçekleri günün gündemine taşımak demektir.
Bu gerçeklerin aydınlattığı bilinçle dünyaya ve ülkemize yeniden bakmak demektir.
Tam bağımsız Türkiye idealini gönüllerde tazelemek demektir.
İşte bugün 19 Mayısın bir milli bayram olarak kutlanmasını mani olmanın nedeni de, bu bilincin oluşmasına engel olma ve sözünü ettiğimiz gerçeklerin üzerlerini küllendirme gayretidir.
İç ve dış politikasını yabancı ülkelerin çıkarları doğrultusunda belirlemeyi dünyaya açılma ve çağdaşlık olarak gören bir zihniyetin, tam bağımsızlık idealini benimsemesi mümkün değildir.
Yabancı ülkelerin işgaline karşı başlatılan milli mücadelenin anısına sıcak bakması mümkün değildir.
Bugün artık saflar apaçık belirlenmiştir.
Konuşanlar artık meramlarını satır aralarına saklamak gereğini duymamaktadırlar.
Yazanlar da artık gerçek niyetlerini oldukları gibi ortaya koymanın serbestisi içindedirler.
Bakın günümüzün neo-liberal bir kalemşoru Atatürkün niyetini nasıl açıklıyor ve 1920 sonrasında oluşturulan Türkiye Büyük Millet Meclisini nasıl yorumluyor:
- Kendi devrim projesine ve kurmak istediği rejime destek verecek kız gibi bir meclis istiyor
Demek ki, Cumhuriyet Devrimleri, Gazi Mustafa Kemal Paşanın kendi devrim projesidir
Demek ki, Atatürkün kurmak istediği rejim, yani Cumhuriyet, yani laik ve sosyal hukuk devleti, tüü kaka bir biçimden ibarettir.
Demek ki, bu rejimi kurabilmek için kız gibi bir meclis gerekmektedir!..
Demektir bu kız gibi meclis?..
Bu noktadaki cinsiyet saptaması gerçekten ilginçtir.
Ne demektir yani, o meclisten sonraki meclislerin cinsiyeti ne olmuştur ki?..
Kız ya da kadın saptamasının bu noktadaki anlamını nedir?
Kızlıktan kadınlığa geçme süreci, niçin başlangıcını Cumhuriyet rejimini kuran, devrimleri yapan o meclisten başlatmaktadır?.. Bu saptamaya göre, sonraki meclislerin cinsiyetleri ne olmuştur?
Evet artık
Açıkça yazmaktadırlar; alenen konuşmaktadırlar.
19 Mayıs başta olmak üzere, milli nitelikteki bayramların kutlanmasının açıkça karşısındadırlar.
Bugün karşı karşıya olduğumuz gerçek, Gazi Paşanın deyimi ile ise, memleketin içinde bulunduğu ahval ve şerait budur
O zaman Birinci vazifemizin ne olduğu da bellidir.
Ciddidir.
Önemlidir.