Evinin çatı katında gerçekleştirdiği deneylerde 0-5 yaş grubundaki çocukların beyinde delta dalgalarını düzenleyen ses seviyesinin zeka gelişimine katkı sağladığını öne sürdü. Tuğsuz, ardından söz konusu frekanslar üzerindeki çalışmalarını eşinin seslendirdiği ninnilerle kayıt altına aldı ve yakın çevresinde bulunan yaklaşık 20 çocuğa dinletti. Çiftin elde ettiği sonuç Dünyanın birçok ülkesine uzandı.
İstanbul’da evinin çatı katında gerçekleştirdiği deneylerle belirli ses frekanslarının insanlar üzerindeki etkisini araştıran Müzik Öğretmeni Murat Tuğsuz özellikle anne ve babaların dikkatini çekecek bir sonuca ulaştı. Hangi frekansların rahatlatıcı ya da rahatsız edici olduğunu araştırdığını açıklayan Tuğsuz çalışmaları hakkında; “ 175, 274, 290 ve 517 MHz gibi belli frekanslar insanlarda farklı değişik etkiler yaratıyor. 10 yıldır bu etkilerin neler olduğunu araştırmaya başladım. 528 HZ bu frekans beyinde delta dalgalarını düzenlemeye yardımcı oluyor ve bir şekilde sizi rahatlatıyor yani sizi dinginleştirici bir etkiye sahip. Bunları en çok algısı açık yüksek olan bebekler olduğu için ilk önce bebekler üzerinde test yaptık. Çok sesli müziğin de önemi var örneğin Bebek onu dinlerken beyin ister istemez birkaç frekansı ayırt etmeye çalışıyor. Örneğin bir akoru oluşturan sesler do-mi-sol ise beyin bunları otomatik olarak ayırt edebiliyor. Yaptığımız çalışmaları arkadaşlarımızın bebeklerine dinleterek ve verdikleri tepkileri ölçerek başladık. ilk bir iki ninniyi 0-5 yaş grubu arasında 15-20 bebeğe dinlettik ve huysuz diye tanımladığımız ağlama krizlerine giren bebekler ve çocukların sakinleştiğini hatta uyuduğunu gördük” dedi.
BİTİK PSİKOLOJİSİNE HAYIR
Çalışmalarını eşi Müjde Tuğsuz’un sesinden ninnilerle taçlandıran Murat Tuğsuz, gelecek nesillerin doğru sözler eşliğinde doğru müziklerle beslenmesi gerektiğine dikkat çekti. Geçmişten günümüze uzanan çoğu ninninin yanlış psikoloji içerdiğini ifade eden Tuğsuz şunları söyledi: “ Örneğin ‘bebeğimin beşiği çamdan, yuvarlandı düştü damdan ya da ‘dan dini dan dini dastana’ değil. Yani çocuklara küçük yaşlarda hayvan doğa ve insan sevgisini aşılayan sözlerle özel ninniler. Yine, ‘kov bostancı danayı yemesin lahanayı’ Bu direkt ninninin içinde olumsuz bir söz. Çünkü siz danayı aç bırakıyorsunuz ya da kovuyorsunuz ve dikkat ederseniz bizim bütün ninnilerimiz ağıt şeklinde. Yani yanlış yönlendirme içeriyor. Tabii ki bunlar bizim özümüz ama biz bunlardan farklı bir şey yapmak istedik. Biz istedik ki Türkiye’de yapılmamış farklı bir şeyler yapalım. Canlıların yaşam alanlarının korunmasını konu alan aslancık isimli bir ninnimiz var. Bir aslanın kesilen orman için verdiği mücadeleyi anlatıyor. Denizi, havayı kirletmeyen, insanlara saygılı , bilinçli bir nesil yetişsin istedik.”
DÜNYA'NIN HER YERİNDEN MEKTUPLAR
Yaptıkları çalışmanın sınırları aşan bir takdire ulaştığını dile getiren Müjde Tuğsuz da; “ Örneğin Hollanda’dan bir mail aldım. Anne hamilelikte dinletmeye başlamış ve doğduktan sonra da sizin şarkılarla sakinleşiyor. Birçok uyumasında ve sakinleşmesinde problem olan çocukların ebeveynleri de bizlere teşekkür maili atmışlar. Sanırım amacımıza ulaşmış durumdayız” diye konuştu.