BASMACILAR ÇARŞISI

ALİ GENÇLİ

        Basmacılar çarşısı son dizaynı ile Söke’ye yakışır bir hal aldı. Düşünenlerin, uygulayanların ve emeği geçenlerin ellerine sağlık. Didim’de yaşadığım yıllarda Söke’ye her gelişimizde bu çarşıdaki köfteciler uğrak yerimizdi. Öğle yemeğini yedikten sonra bedesten kafede kahve keyfi yapardık. Her gün yerli yabancı onlarca kişiyi konuk eden çarşının daha bir yaşanılır kılınması artık çarşı esnafının elinde. Özellikle yürüyüş alanlarının daraltılmaması, vitrinlerin görsel albenisi ve alıcı-satıcı ilişkileri burayı daha da bir çekici duruma getirecektir.                                                                                                

        Bedesten kafe, kış için cazip olmasa da sıcak yaz günlerinde, havuz başında çayımı yudumlarken kitabımı okumak bana büyük keyif veriyor. O günleri özlemle beklerken, hizmete açıldığından bu yana zamanın yıpratıcı gücünden buranın da nasibini aldığını düşünüyorum. Sayısız etkinliğe, sergiye ve eğitici kursa ev sahipliği yapan yapının açılışlarda burayı ziyaret eden yöneticilerimizin kırılan-dökülen fayansların, yağmurlarda havuza dönen merdiven altının, havuzdaki fıskiyenin onarım gerektirdiğini görmemesi  ve bu konuda uzun süredir bir çalışma yapılmaması  nedendir? Merak ediyorum.

         Ayrıca Basmacılar sokağı meydan çıkışına kadar taban taşlarının elden geçirilip yenilenmesi, çarşı içindeki güzelleştirmeyi tamamlayacaktır.

       Bankaların önündeki araç karmaşası çevreye büyük rahatsızlık veriyor. Gelişigüzel park eden araçların önlenmesi gerekir diye düşünüyorum. Bilmiyorum bir uydurma mı ama bir söyleşi de bu sokağın girişine önlem amaçlı yapılan paravanın bir vatandaşın başına düştüğünü duymuştum… Bir süre sonra da iner-kalkar paravan kaldırıldı, direkleri orayı kirletmeye devam ediyor. Emekli vatandaşların yoğunlukla maaş için kullandığı Ziraat Bankası’nın önü çiçek bahçesine dönüştürülmelidir. Daha önce de yazmıştım. Mevcut taksi durağı 1.Noter sokağına taşınarak bu ölü alan değerlendirilmiş olur. Diğer özel araçların da orada park yapmaları mutlaka engellenmelidir.

YOL KAZIKLARI YA DA KAZIKLI YOLLAR

        Bir de çevre kirliliği konusunda gözlemlediğim “yol kazıkları” ve “ zamanı geçen afişler” konusunda düşündüklerimi açıklamak istiyorum. Kent mobilyalarını oluşturan bilbordlar yeterli sayıda olmasına karşın, asma afişlerle okul duvarlarını ve gelişigüzel yerleri kirletmenin  bir gereği var mı? Bu da yetmiyor, zamanı geçmiş, işlevi bitmiş afişler yırtılana,  ipleri kopana kadar asıldıkları yerleri kirletmeyi sürdürüp gidiyor. Bu görüntüler de kentimize hiç yakışmıyor.

       Bir de bir ara tüm yollara kazıklar dolduruldu. Çağdaş kentlerde olduğu gibi yer çizgileriyle belirlenebilecek  ayrımlar için,  tüm yollar kazıkların çirkin görüntülerine terk edildi. Park yasağı konan kaldırımlar, dolmuş durakları deyim yerindeyse ucubeye çevrildi.  İlk dikildiklerinde fosforlu parlak halleriyle bir şey sanılan kazıklar kirlenince, eğilip bükülünce, kırılınca iyice iğrençleştiler. Esnek olmaları nedeniyle sürücüler üstünden geçtiler, üstlerine park ettiler. Birçoğunu yeller aldı, seller aldı ve hiçbir işe yaramadan,  ne harcandıysa daha güzel işlerde kullanılacak vergilerimiz buhar olup gitti. 

       Lütfen biraz daha hassasiyet!

İstasyon caddesinden Pazar yerine giden  Pallukçu sokak bu kazıkların parçalarıyla, Diş hastanesi Baygün sokakta ise cadde girişinde kalmış tek kazıkla, kazıklanmadan önceki durumunu ve işlevini sürdürüyor. Pullukçu sokağın tüm kaldırımları  için acilen bir yenileme çalışması plana alınmalıdır.

       Bir kent sever olarak tüm yazdıklarım;    “ELEŞTİRMEK İÇİN DEĞİL, GÜZELLEŞTİRMEK İÇİN” bu böyle biline…Bu kent hepimizin…