Türk Milliyetçliğinin siyasi kurumu MHP, 04.Kasımda 10. Büyük Kurultayını gerçekleştirecek.
Sadece Türk Milliyetçileri için değil Türk Milleti içinde çok büyük önem arz eden bu kurultayda, MHP Genel Başkanlığı için bir çok aday var.
Demokrasiden ve demokratik kurallardan söz edecek olursak, MHP çatısı altında üye olarak siyasal mücadele yapan herkesin genel başkanlığa aday olma hakkı vardır.
Ancak MHP, Türk Milleti için siyasi partiden öte bir şeyler ifade eden, bir kurumdur. Keza MHPnin Genel Başkanlık makamı da bununla eş değer olmak üzere bir makamdan öte çok daha fazla şeyler ifade eder.
Türk Milliyetçiliğinin ve siyasi hareketinin tarihsel süreci düşünüldüğünde, MHP ve onun liderlik makamı ile ilgili bu yazdıklarımıza, itiraz eden olmayacaktır.
Bu açıdan baktığımızda, Devlet Beyin sadece bir genel başkan değil, aynı zamanda Türk Milliyetçiliğinin lideri, büyüğü, ağabeyi, bilge insanı olduğu sonuçlarına varırız. Devlet Beyde hayatı boyunca sürdürdüğü mücadelesi ile bunu defalarca ispatlamıştır.
Türk Milliyetçileri, Türkiye Cumhuriyetini kuran iradenin sahibidir. Bunun günümüzdeki temsilcisi; MHP ve onun lideri Devlet Bahçelidir. Hal böyle olunca doğal olarak MHP ve Devlet Bahçeli, yan yana gelmez gözüken ve öyle de bilinen odakların ittifakı tarafından kesif bir saldırı altındadır. Bu saldırı dolaylı olarak Devlet Bey üzerinden Türk Milletine yöneliktir.
Türk Milliyetçilerinin sahip olduğu güçlü irade ve şuur sebebiyle, bu saldırılar bu güne kadar def edilmiştir ve inşallah bundan sonra da def edilecektir.
Eğer Türk Milliyetçileri, böyle bir iradeye ve şuura sahip olmasalar ve başlarında da Devlet Bey gibi bir lider olmasa; Türkiye ve MHP hangi halde olurdu sorusunun cevabını, 2006 yılından bu yana sahip olduğum pratikle, bu gün çok daha iyi verebiliyorum.
Onun için Devlet Beye karşı, basında oluşan ve kendi içinde bir ittifakı içeren karşıtlığı da çok daha iyi anlayabiliyor ve anlamlandırabiliyorum.
Bu gün günlerden 10.Ekim.2012 Çarşamba, yoğunlukla Türk Milliyetçilerinin alıp okuduğu Yeniçağ Gazetesinin 12 köşe yazarından 7si bir genel başkan adayını desteklemek üzere, Devlet Bey aleyhinde görüşler ifade eden yazılar kaleme almış ya da köşelerinde bu meyanda fikirler beyan etmiş... Yazarların ve gazetenin Türkiyenin onca hayati sorunu varken, tamamen bu konuya angaje olması gazetecilik tekniği açısından da çok tuhaftır.
Yine Ahmet Hakan, 09.Ekim.2012 tarihli Hürriyetteki köşesinde Kadersiz Parti: MHP diyerek, basında Bahçeli karşıtlığına giden yola bir taş döşemiş...
Yandaş medya tarafından, Devlet Bahçeli ve MHP aleyhine görevlendirildiği anlaşılan Emin Pazarcıda 09.Ekim. ve 10.Ekim.2012 tarihli Takvim Gazetesindeki yazılarında MHPde Panik Büyük ve MHPde Çin işkencesi sürüyor diyerek görevini yerine getirmiş...
Gelelim aydınlık mı, karanlık mı olduğu meçhul gazeteye... O da içerideki başyazarının MHPnin BOP Milliyetçiliği ve Natotürkçülüğü ile 10.Ekim.2012de saldırı içeren yazısı ile karşıtlığa katılmış. Aynı gazetenin iç sayfalarında ise Prof. Dr. Yusuf Halaçoğluna MHP Zavallı Durumda diye birilerince yapılan ve sayfanın neredeyse üçte birine oturtulan bir açıklama var. S. Önkibara ise çoktan alıştık.
Görüyorsunuz değil mi? Milliyetçi görüşe seslendiğini iddia eden bir gazete, büyük sermayenin gazetesindeki İslamcı köşe yazarı, milletin parasıyla yandaş medya haline getirilen gazetenin çalışanı ve nihayetinde maocu çizginin öcalan kardeşliği ile pekiştiği gazetenin, Bahçeli ve MHPye karşı saldırısındaki son iki günlük ittifakı...
Ben biliyorum ki; bunların yazdıklarının tamamı hakikat dışıdır. Hepsinin Devlet Bahçelinin liderliği ve MHPnin varlığı ile hem şahsi ve hemde birliktelik içeren ayrı bir hesapları vardır.
Alın bunları okuyun, sonra da tefekkür edin. Acaba niçin Devlet Beyi ve MHPyi hedef alıyorlar diye...
Ancak ne yaparlarsa yapsınlar, Türk Milliyetçileri; bilge liderleri Devlet Bahçeli ve her geçen gün daha güçlenerek Türk Millitinin ümidi haline gelen siyasi müesseseleri MHP ile yollarına devam edecektir.
Nedeni ne olursa olsun, şer hareketi olarak değerlendirdiğim, Devlet Bahçeli ve MHPye karşı basında oluşan bu ittifak, hepimizi düşünmeye itmelidir...