Yazıma başlamadan önce, şunu belirtmek isterim ki, ben her türlü ırk ayrımına karşıyım. Allah Yüce kitabında buyuruyor ki: “Ben, sizi insan olarak yarattım. Hepinizin atası Adem’dir.” Şunu demiyor: “Türkler’i, Ermeniler’i, İnglizler’i, Almanlar’ı, Araplar’ı ve daha başkalarını ayrı ayrı veya kavim kavim yarattım!” Yaradılış itibariyle bütün insanlar, Adem ile Havva’dan ve onların çocuklarından türemiş insanlardır. Yani özde kardeştirler. Zaten biyolojik olarakta her ayrı canlı türün kromozom yapısı ayrıdır. Bu nedenle aynı türden olmayan canlıların çiftleşmelerinden üreme olmamaktadır. Bu gerçek, hem kutsal kitaplarda ve hem de biyolojik bilimlerde açıklanmıştır. Çoğalan insanlar, yeryüzünün geniş olan çeşitli bölgelerine yerleşerek oralardaki farklı coğrafya ve iklimlerde kendilerine özgü diller, dinler ve kültürler yaratmışlardır. Zaman, zaman doğa ile ve doğadaki canlı varlıklarla savaşarak kendi varlıklarını korumuşlar, çoğalmışlar. Bu çoğalmanın sonunda ne yazık ki bir de kendileri ile savaşmaya başlamışlardır. Yeryüzündeki insan ırkları, dinleri, dilleri böylece yayılmış ve yeni kavimler, yeni uluslar oluşmuş. İnsanı Yüce Allah yarattı ama bu ayrımları o yaratmadı. Bu ayrımlar sonradan insanoğlunun dünyaya egemen olma hırsıyla başladı. Güçlüler daima güçsüzleri ezdi ve öldürdüler. Derken krallıklar, özgür efendiler ve tutsak köleler dönemi başladı. Allah, bu ayrımcılıklara, zalimce ve hunharca davranışlara razı gelmeyerek; dönem, dönem hak peygamberler ve kutsal kitaplar göndererek onları uyardı. Yola gelmeyen birçok kavimi de yok etti. Nihayet en son peygamber olarakta Hz. Muhammed Mustafa’yı ve kutsal kitap olarakta Kuran-ı Kerim’i gönderdi. Ne yazık ki bütün bunlara rağmen, insanlar bu geniş dünyada barış ve kardeşlik içinde yaşamayı beceremediler. Bunların anlatıları, yazının icadından beri tarih kitaplarında yazılıdır, vardır. Merak eden okur ve öğrenir.
BU KİTAP BAŞBAKANA NEDEN ÖNERİLMİŞ?
1 Eylül 2015 Salı günü yayınlanan “AYDINLIK GAZETESİ” nde şöyle bir haber çıktı:
“HDP’li bakan: (1915 Katliam!)”
“AB Bakanlığında basın mensupları ile tanışma toplantısında bir araya gelen Konca, (1915’te Ermeniler’e yönelik bir katliam olduğunu, herkesin bunu kabul ettiğini ancak, bunun nasıl tanımlanacağına ilişkin bir tartışma olduğunu) söyledi. Avrupa Parlementosu’nda 1915 olaylarına ilişkin soruya Konca, (Sözde, özde fark etmiyor ama bir katliam yapıldığı çok açık ve nettir! Bunu herkeste kabul ediyor. Asıl olan onun tanımlanması noktasında toplanmaktadır. Onu da partimizle konuşur, görüşümüzü netleştiririz.) dedi. Konca: (AB ilişkilerinin canlanması için neler yapacaksınız?) şeklinde ki soruya da şu yanıtı verdi: (Türkiye’nin siyasal, ekonomik ve özellikle demokratik bakımdan kendini AB’ye hazır hale getirmesi kendi görevi ve sorumluluğudur,) ifadesini kullandı.
(Silahlar, susmalı ve gömülmeli.) diyen Konca, şimdilerde (Buzdolabına konduğu) söylenen (Çözüm sürecine bir an önce geri dönülmesi, Kürt sorunun çözümü başta olmak üzere tüm kimliklerin, inançların, sosyal grupların kendilerini özgürce ifade edebileceği demokratik anayasa çalışmalarına katkı sunacak çabaların gösterilmesinin elzem olduğunu,) dile getirdi.”
HDP’li bakanın: “1915 KATLİAM!” sözü, Türkiye’de tepkiyle karşılandı ve hayal kırıklığı yarattı. Birçok vatandaş başbakana sitem etti. Bazıları da Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Sayın Prof. Ahmet Davutoğlu’na ilginç önerilerde bulundu. Elektronik posta yolu ile sitem etti, görüş bildirdi. Bunlardan birisi de şöyle:
“Sayın Başbakanım,
AB Bakanlığında basın mensupları ile yapılan tanışma toplantısında bir araya gelen HDP’li bakan Konca: (1915 yılında Ermeniler’e yönelik katliam olduğunu,) beyan etmesi, talihsiz bir beyanattır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak çok üzüldüm.
Sayın Başbakanım,
Emekli Öğretmen Ensar Turgut Tekin’in kaleme almış olduğu ve 50 yıl emek vererek yazdığı ve (Yıl Dönümünün 100. Yılında Sarıkamış Harekâtı ve Ötesi) adlı tarihi kitabında, Ermeniler’in Kars, Ardahan, Artvin, Sarıkamış, Kağızman ve Iğdır halkına neler yaptığı ve bu halkın Ermeniler’den, Ruslar’dan neler çektiği anlatılmıştır. Sayın HDP’li bakan Konca’nın bu kitabı alıp okumasını tavsiye etmenizi arz ve talep ederim.” Gönderme tarihi: 02.09.2015/838437.
Saygılarımla
Mehmet Höcü
Emekli Yapı iş Sendikası Genel Başkanı (İmza)
KİTABI ÖNEREN SAYIN MEHMET HÖCÜ KİMDİR?
Bu kitabı öneren Sayın Mehmet Höcü, öyle sıradan bir vatandaş değil. Uzun yıllar Türk Siyasetine ve sendikacılığına hizmet vermiş, Türkiye genelinde tanınmış, bir döneme damga vurmuş vatandaşımızdır. Kendisinden telefonla aldığımız özet halindeki öz geçmişi şöyle:
“1938 yılında Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde doğdu. Adana’nın tanınmış çiftçilerinden Süleyman Bey’in oğludur. 1966 yılında Yapı İş sendikası Adana Şubesi başkanlığına seçildi. Kısa süre içinde Sendikacılık alanında yapmış olduğu ataklık ve başarılı çalışmaları sonucunda 1970 yılında büyük bir çoğunluğun oyları ile Yapı-İş Sendikası Genel Başkanlığına seçilerek, Ankara’da göreve başladı. 1970 yılında Türkiye’nin en büyük grevi olarak bilinen “Keban Barajı Grevi” ni yönetti. O yıllarda başbakan rahmetli Süleyman Demirel’di. Bu grevi bakanlar kurulu kararı ile kaldırarak, çözümün masada sağlanmasını istedi. Sayın Höcü, başbakanın bu önerisini kabul ederek çözümü masada gerçekleştirmeyi tercih etti. Böylece Türk Sendikacılığına çalışma barışı alanında önemli boyutlar kazandırdığı gibi rahmetli Süleyman Demirel ile de hem siyasi ve kişisel bağlarını güçlendirdi. Öyleki rahmetli Cumhurbaşkanı olduğu dönemde ondan hem danışman olarak yararlandı ve hem de arasıra köşke çağırarak çeşitli konularda görüş alışverişinde bulundu. En son görüşmeleri, 2014 yılında oldu. Yayınladığımız bu fotoğrafta o yıllarda çekilmiş olan son fotoğrafıdır. Kendisi Ankara’da oturmakta olup, yaşına rağmen memleket sorunları ile alakadar olmaktadır. Bu kitabı okumuş, AB bakanın talihsizce açıkladığı bu beyanata karşı başbakana önermiştir.” Kendisine teşekkür ederim. Keşke bu yapıtı Türkiye’de ve dünyada herkes okuma olanağı bulsa da okusa.
SAYIN MEHMET HÖCÜ OKUYUP TA ÖNERDİĞİ BU KİTAP İÇİN NE DEDİ?
“YILDÖNÜMÜNÜN 100. YILINDA SARIKAMIŞ HAREKÂTI VE ÖTESİ” adlı yapıtımı okuduğunu, çok beğendiğini söyledi. Okuduğu bu kitap için şunları söyledi:
“Ben, şimdiye kadar çok kitap okudum. Ama böyle bir kitabı ilk kez okudum. Bir Türk olarak hem duygulandım ve hem de gurur duydum. Gerçekten de bu kitap, bizim Kuzey Doğu Anadolumuz’ un şimdiye kadar olan yazılmamış tarihidir. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşları hicri tarihimizle (93 Harbi) olarak bilinir. Bu savaş sonunda Osmanlılar doğuda ve batıda Ruslar’a yenilmişler, Gazi Osman Paşa’nın esir edilmesi ile Plevne Savunması çökmüş, Ruslar Ayastefanos’a (Bugünkü Yeşilköy) kadar gelmişlerdir. Doğuda ise, Gazi Ahmet Muhtar Paşa Komutasındaki ordumuz önce yöre halkının katkı ve kahramanca savaşları nedeniyle yerli halkın önderi Karapapak Mihrali Bey’in Rusları yıldırması nedeniyle çok iyi başlamış, sonra Gazi Ahmet Muhtar Paşa’nın istanbul’a geri çağrılması, ordunun başsız ve lojistik desteksiz kalması sonucunda ordumuz dağılıp geri çekilmek zorunda kalmış ve doğunun kalesi olan Erzurum bile Ruslar tarafından işgal edilmiştir. İşte bu savaş sonunda yapılan Berlin Anlaşması ile II. Abdulhamit savaş tazminatı olarak Kars, Ardahan ve Batum’u kırk yıllığına Ruslar’a terk etmiştir. Bu kitap esarette olan bu üç ilin kurtuluşa kadar Ruslar’a, Ermeniler’e ve İngilizler’e karşı vermiş olduğu kırk yıllık onurlu savaşın bir destanıdır. Böyle bir eseri ülkeme ve vatandaşlarıma kazandırdığınız için sizi kutlarım. Daha nice eserler yaratmanızı bekliyorum. Kitabın adını ve isteme adresini bir kere daha veriyor ve vatanını seven her vatandaşın okumasını öneriyorum. Kitabın isteme adresi- (Eğitim ve Bilim Kitap Kırtasiye telefon 0.256. 5187865- Söke- Aydın) >> Devam edecek