GerçekGazetesi
Aydın Valisi Hüseyin Avni Coş, Bafa Gölü"nde yapılan araştırma sonucunda değişikliklerin M.Ö."sine kadar yaşandığının tespit edildiğini belirterek, Yaşanan durumun sıklığını azaltmak için gerekli çalışmaları yapıyoruz dedi.
Aydın ve Muğla illeri sınırlarında bulunan Bafa Gölü"nde 2011 yılı haziran ayında yaşanan hava sıcaklıklarındaki ani artışla birlikte fiziksel bir değişim gerçekleşmiş ve bu durum çeşitli sivil toplum örgütleri ve basın kuruluşları tarafından dile getirilmişti. Bafa Gölü"nde yaşanan durumun bilimsel ve teknik açıdan araştırılması için Aydın Valisi Hüseyin Avni Coş"un onayı ile Aydın İl Çevre ve Orman Müdürvekili Süleyman Günday başkanlığında bir komisyon kuruldu. Komisyonda Adnan Menderes Üniversitesi"nin ilgili fakültelerinden iki öğretim üyesi, DSİ 21. Bölge Müdürlüğü ile Aydın İl Çevre ve Orman Müdürlüğü"nün ilgili şube müdürlerinden ikişer kişi olmak üzere yedi kişi yer aldı. Bafa Gölü"nde yaz sıcaklıklarının başlamasıyla birlikte görülen fiziksel değişimin araştırılması için kurulan komisyon çalışmalarını tamamladı. Komisyon tarafından Bafa Gölü ile çevresinde gerçekleştirilen inceleme ve araştırmaların ardından hazırlanan rapor kamuoyuyla paylaşıldı.
Komisyonun hazırladığı raporu kamuoyuna açıklayan Vali Coş, Bafa Gölü"nün 1994 yılında Tabiat Parkı ve 1. Derece Doğal Sit alanı olarak ilan edildiğini hatırlattı. Gölün aynı zamanda uluslararası öneme sahip 1. Sınıf Sulak Alan olduğuna dikkat çeken Vali Coş, gölün henüz RAMSAR sözleşmesi ile korunan alan olarak ilan edilmediğini kaydederek, Komisyon üyelerince yerinde yapılan incelemeler ile göl ve göle bağlantılı kanallar ü zerinden alınan su örneklerinin yapılan laboratuvar incelemeleri sonucunda gölün bulanık ve kıvamlı bezelye çorbasına benzer görünüme sahip olmasına neden olan bitkisel organizmanın mavi-yeşil alglerden Nodulariaspumigena Bornet et Flahault 1886 adı verilen alg olduğu tespit edilmiştir. Su örneklerinin incelenmesinde, suda bulunan fitoplanktonun yüzde 98"inin Nodulariaspumigena den ibaret olduğu gözlemlenmiştir. Bu alginbloom adını verdiğimiz aşırı miktarlarda artışına neden olan başlıca koşulları, su sıcaklığı, ışık yoğunluğu ve besin tuzlarının konsantrasyonları belirler. Azot ve Fosfat konsantrasyonları bu algin artışında başlıca kritik rolü oynarlar. Algin ne zaman bu şekilde artış göstereceği yıldan yıla faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterir. Literatürde, gölden alınan sediment örneklerinde yapılan araştırmalar sonucunda M.Ö. dönemde de bu tür olayların gölde yaşandığı tespit edilmiştir, dolayısı ile bu durum her ne kadar doğal bir olay olsa da ortamdaki canlı hayatı olumsuz etkileyen bir olay olduğundan olma sıklığı ne kadar azaltılabilirse, bu tür su ortamlarındaki canlı hayat daha uzun süre korunabilecektir dedi.
İÇME VE KULLANMASUYU OLARAK KULLANILMAMALI
Nodulariaspumigenanın genellikle acı sularda yaşayan ancak kayıtlara göre deniz ve tatlı sularda da yaşayan ve özellikle deniz ve acı sularda aşırı artışlar gerçekleştirebilen bir mavi-yeşil alg olduğu bilgisini veren Vali Coş, Mavi-yeşil alglerde olduğu gibi Nodulariaalgi, bünyesinde nodülarin adı verilen bir hepatoksini üretebilmekte ve metabolik faaliyetler ya da öldükten sonraki parçalanma ve ayrışma reaksiyonları sonucunda bu toksinleri yaşadığı ortama verebilmektedir. Bu alg türü özellikle düşük Azot/Fosfor oranında, sakin dalgasız ve yüksek güneş ışığının olduğu dönemlerde çok görülür. Tür tuzluluğa yüksek oranda toleranslı olduğu için özellikle körfez ve dalyan gibi korunaklı ve sığ bölgelerde, tuzluluğu yüksek iç sularda gelişim potansiyeline sahiptir. Bu nedenle yaz aylarında her an aşırı artış gerçekleşebilir. Bu şekilde yüksek oranda Nodularia toksinlerinin Bafa Gölü"nde bulunmasının, suyu kullananlar ve suda yüzenler için alerjik reaksiyonlara, deride döküntü ve kaşıntıya ve sindirim sisteminde bozukluklara neden olabileceği ihtimali nedeni ile önlem olarak yöre halkının göle girmemesi, suyu içme/yıkama suyu veya kullanma suyu olarak kullanmaması ve hayvanlarına içirmemeleri önem arz etmektedir şeklinde konuştu.
TOPLU BALIK
ÖLÜMLERİ GÖRÜLEBİLİR
Yapılan bilimsel çalışmalarda bu organizmaları tüketen balıklarda ölüme rastlanılmadığına işaret eden Vali Coş, Bu bağlamda gölden avlanan balıkların tüketilmesinde olumsuz bir durum söz konusu değildir. Bundan sonraki yakın süreçte, şiddetli rüzgarlar, ani ve uzun süreli hava sıcaklığı düşüşleri gerçekleşmediği takdirde, gölde su sıcaklığının giderek artışına paralel olarak oluşan sıcaklık tabakalaşmasının da daha etkin ve güçlü hale gelmesi kaçınılmaz görülmektedir. Bu sıcaklık tabakalaşmasının bir sonucu olarak göl içinde ve tabanında ölen bütün canlılar ve göle dışarıdan karışan organik maddelerin parçalanma ve ayrışmaları sonucunda göl tabanından itibaren yaklaşık 3 metre derinliğe kadar sudaki tüm oksijenin yok olması ve bu durumun eylül ayı ortalarına kadar sürmesi muhtemeldir. Bu durum toplu balık ölümlerinin görülmesi beklentisini artırmaktadır (iha)