Türkiye, Gürcistan, Azerbaycan üçlüsü Kafkaslar'da çok önemli adımların ikincisini de atmaya hazırlanıyor. Birinci adım, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı idi. Engelleyici bütün cabalara rağmen bu adım başarıyla atıldı, Hazar Akdeniz'e bağlandı. Şimdi sıra ikinci adımda, yani Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi'nde.
Protokolü Başbakan Erdoğan, Azerbaycan Devlet Başkaın Aliyev ve Gürcistan Devlet Başkanı aakaşvili arasında Gürcistan'ın başkenti Tiflis'te imzalandı. Demir İpekyolu olarak nitelendirilen proje, iki yılda tamamlanacak.
Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan arasında dost ve kardeşce sürdürülen stratejik ortaklığın Kafkaslar ve Orta Asya için önemi çok büyüktür. Gönül isterdi ki, buna komşumuz Ermenistan da katılabilsin. Üç kardeş devletin ortasında üvey çocuk gibi kalmasın. Ama ne yazık ki, buna Batılı Ermeni Lobileri karşı çıkıyor ve Güney Kafkasların bir barış bölgesi olmasını engelliyor. Bundan da komşumuz Ermenistan zarar görüyor. Bugün Ortadoğu'da oynanan oyunların bir benzerinin Kafkaslar'da da oynanması daimi olarak kaşınıyor. Bir İsrail-Arap bir Irak yaratılmak isteniyor. Bölgesel dostluğun önemini kavrayan bu üç kardeş devlet, güç ve kaynaklarını barış amaçlı kullanmayı yeğliyorlar. Bu da akılcı ve rasyonal bir yaklaşımın çok olumlu örneğidir.
Temeli yakında atılcak olan bu proje, Anadolu'yu Kafkaslar üzerinden Hazar'a, oradan da Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'ne ve oradan da Uzuk Doğu ve Doğu Asya ülkelerine bağlayacak ve böylece Avrupa-Asya Demiryolu bağlantısı gerçekleşmiş olacaktır.
Türkiye de yıllardır özlemini çektiği kökleriyle kucaklaşacaktır. Bunun ne yararı olacak?, demeyin. Maddi ve manevi bağlarımız güçlenecek, doğu ile ticaretimiz artacaktır. Uzak Doğu'nun devletleri olan Çin, Hindistan ve Japonya'ya demiryolu ile bağlanacağız. Buda Türkiye'nin ulaşım açısından ne kadar önemli bir stratejik konuma sahip olduğunun bir göstergesidir.
Ben, 1980 yılında Söke'de Eğitim ve Bilim Kitap-Kırtasiye işletmesini kurduğum yıllarda, kırtasiye ürünlerinin, okul levazımatının, büro malzemelerinin, oyuncağın % 40'ı yerli üretim mallarından, % 45'i batı dünyasından, % 15'i Uzak Doğu ülkelerinden gelen mallardan oluşurdu. Bugün 2000'li yıllarda ise bu oranlar alt üst oldu. % 30'u yerli üretimden, % 20'si batı kökenli mallardan ve % 50'si ise Uzak Doğu ülkelerinin ürünlerinden oluşmaktadır. Bunlar içinde Çin ağırlıkta ve başı çekmektedir.
Gittiğim ve gördüğüm piyasalardaki görüntüler de bundan pek farklı değil. Ulaşım olanakları dünyayı küçültmüş, uzakları yakın kılmıştır. Uluslararası ticaret gelişip büyümüştür. Bude ülkemizdi AB'ye alternatif yeni pazarlar yaratmıştır. Bu da ülkemizin ufuklarını azmış, daha gelişmesinin sağlamıştır.
Bugün Türkiye'nin katılacağı ve AB'ye alternatif oluşturacağı bazı yeni bölgesel oluşumlar olabilir. Bunları kısaca şöyle gruplaştırabiliriz.
1) Karadeniz Ülkeleri Ekonomik Topluluğu
2) Kafkas Ülkeleri Ekonomik Topluluğu
3) Orta Asya Ülkeleri Ekonomik Topluluğu
4) Bölgesel Enerji Kaynakları Topluluğu
Ben bir ara Yunanistan'a gitmiştim. Orada doğu Girit yazarları ile konuşurken, Prof. Dr. Papadaki banaşöyle dedi:
- Biz AB'den umduğumuzu bulamadık. Aslında bir Akdeniz Havzası Güçbirliği kurmak gerek. Bugün Fıransızlar da bu sevda peşinde. Ama bizin için Kafkaslar, Orta Asya ve Uzak Doğu gelecek vaat ediyor. Çünkü buralarda petrol, doğalgaz, hidrolik kaynaklar çok var ve doğa çok zengin, bakir.
Ben, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi'ni kutluyor, üç kardeş ülke içinde hayırlı olmasını diliyorum.