Ensar Turgut Tekin
Başkalarını bilmem ama, ben Aydın genel nüfusunun bir milyonu bulacağını ümit ediyordum. Ne yazık ki bu ümidim boşa çıktı. Aydın nüfusu genelde artmadı. Cumhuriyet tarihinde ilk kere azaldı. Bunu benim gibi diğer araştırmacılar da yadırgamışlardır. Türkiye'de köylerin nüfusu hızla düşmekte, köyden kente hızlı bir göç devam etmektedir. Bunun anlamıda şudur; köylü artık toprak geliri ile doymuyor. Yerini yurdunu birakıp, kentlere kaçıyor. Politikacılarımız ise bunu görmezlikten geliyorlar. Öyle görünüyor ki, ne iktidar ve ne de muhalefet, bu köyden göçü gündeme taşıyıp çare aramıyor. Geniş boyutlu araştırmalar yaptırıp, bunların sonuçlarına göre çareler ve yasalar üretemiyorlar. Onlar meclisi hiç de elzem olmayan suni gündemlerle oyalıyorlar. Oysa Türkiyenin temel sorunu köyden başlıyor. Kentlerin artan nüfusu, işsiz, üretim eksikleri, toprağın boş yatması gibi birçok sorun çözüm bekliyor.
Ben bu iktidardan umutlu idim. Orman özelliğini kaybetmiş arazilerin yeniden planlanıp değerlendirilmesinde ve yeni kaynakların yaratılmasında bir yasa taslağı hazırlamışlardı. Dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Sezer'in veto ettiği bu yasaya yeniden gerek vardır. Bunun dışında orman sınırları ve alanlarının yeniden tesbitinde de yararlar vardır. Bugün özellikle Ege ve Akdeniz Bölgelerinde yola yakın arazilerin orman sınırından çıkarılıp, köylüye verilmesi, doğuda veya güneydoğudaki dağlık alanların ise mera statüsünden çıkarılarak, orman alanları yapılması ciddi bir çalışma ister.
Köylü neden göçediyor? Bu sorunun yanıtlarını araştırmak ayrı bir gündem ama, biz başlıcalarını verelim. Uzun yıllardan beri hep söylenmesine rağmen ülkemizde arazi toplulaştırmaları, yani toprak reformları yapılmadı. Seçim öncesi vaatlarında renkli nutuklar atılıp, halk kandırıldı ama ne yazık ki hiçbir iktidar bu soruna gerçek anlamda bir çözüm üretmedi. Ne sağ partiler ve ne de sol partiler. Rahmetli Ecevit'in rüyası olarak kaldı. Onun köykentler projeleri de öyle. Bu toprak reformu, Köy Enstitüleri'nin bile başını yedi, yedi ama o günden bu güne hiçbirşey olmadı. Köyden göçüşün ana nedenide budur. Eğer biz toprak reformunu batılılar gibi bilinçili yapsaydık, hiç bir problemimiz kalmayacaktı. Ama ne yazık ki yapamadık. Neden yapamadık? Yapamayışımızın en önemli nedeni iktidarların yeterince köy sorunlarına eğilmemiş, günübirlik politikalarla köylüyü oyalamış olmalarıdır. Türkiye sorunu büyük bir araştırma ister. Ama gelin görün ki, 2000-2007 yılları arasında, Söke köylerinden 25 bin insanımız göçmüştür. Adrese dayalı nüfus sayım sonuçları doğruysa, bu gerçekle yüzyüzeyiz. Bana inanmayanlar istatistiklere baksınlar.
Söke köylerinden insan neden göçer? Dağlarından yağ, ovasından bal akan bu harika coğrafyadan insan göçer mi? Ne yazık ki, aç kalınca göçüyor.
Göçün başlıca nedenleri:
1) Topraklar bölüne bölüne işe yaramaz hale gelmişler. Arazi, ekip biçmeye, dikip yetiştirmeye yetmiyor. Toprak toplu olmayınca işlemek ve onun başını beklemeye değmiyor. Köylü toprağı beklerse aç kalıyor. O nedenle terk ediyor.
2) Tarımda makineleşme iş gücü ihtiyacını ortadan kaldırdı. Artık çapa, toplama makine ile yapıldığı için insan gücüne fazla ihtiyaç kalmadı. Kendi toprağı olmayanlar, başkasının toprağında çalışamıyorlar.
3) Kuraklık, son yıllarda kuraklıkta etken olmuş. Yılda üç ürün alanlar su yetersizliğinden dolayı ikiye, hatta bire düşmüşler. Bu da zaten az ve yetersiz olan toprakları beklemeye değmiyor.
4) Göçenlerin çoğunluğu inşaat ve tarım işçisi olarak gelmiş, iş bitince başka iş alanı olan yerıere göçmüşler. Zaten bunlar bir yerde perakende yaşıyorlar. Ner de iş ve aş ordalar. Daha başka nedenlerde var ama, asıl nedenler bunlar. Gerek ülkemizde ve gerekse Aydın'da tek sorun, arazilerin çokça parçalanmış olması. İktidar ve muhalefet buna çare aramazken, gerçek reformlar yapmazken, tutmuş gündemi türbanla oyalıyor. Banane onun bunun baş örtüsünden. Devletin yasalarına uysun da ne giyerse giysin. O onun sorunu. İsterse kara çarşaf, isterse tül elbise giysin. Ama başka ciddi işler yapamayan iktidar gündemi basit işlerle kapatıyor. Bugün PKK 'nın yaşamasının tek sorunu da budur. Çünkü Güneydoğu ve Doğuanadolu köyleri boşalmış. İşe yarayan araziler ağalar tarafından kullanılıyor. Fakir halk ise ağa ile PKK arasında kalmış. Devletten yana olsa, ağa ve PKK baskısı. PKKdan yana olsa devlet baskısı. Eniyisi neyi var, neyi yok bırakıp, alıp çoluk çocuğunu büyük kentlere veya batıya kaçıyorlar. İyi de bu kaçışın sonu nereye kadar? Gelenlerde sermaye yok, mal yok, para yok. Ne yer, ne içerler? Göç acı, göç zor bir yaşam. Çare ise ne yazık ki yok. Bizim vekillerimiz ise türban peşinde. Koşun koştuğunuz kadar.