Aydın Türk Ocağı Başkanı Dr. Eyüp Doyuran, yaptığı açıklamada; "18 Mayıs 1944 tarihi; Rusların Kırım hakkındaki 1700’lü yılların sonlarından itibaren başlayan Türk’süzleştirme politikasının son ve en karanlık unsurudur. Rusların yüzyıllarca sürmüş ve halende süregelen sıcak denizlere inme ve Karadeniz’de hakimiyet kurma isteği Kırımda egemenlik kurmanın önemini arttırmıştır. Uzun yıllar Ruslar tarafından süren baskıcı tutumlarla rahatsız edilen Kırım Türkleri başta Anadolu olmak üzere Orta Asya ve o dönemde Osmanlı toprağı olan Dobruca’ya göç etmek durumunda bırakılmıştır. 1900’lü yıllara gelindiğinde ise Kırım’da kalan yaklaşık 300.000 nüfusa karşılık göç edenlerin sayısı 1,5 milyona ulaşmıştır "dedi.
PANSLAVİZM POLİTİKASI İÇİN NAZİLERE YARDIM ETTİ BAHANESİYLE SÜRÜLDÜLER
Başkan Dr. Eyüp Doyuran "18 Mayıs 1944 tarihinde, komünist Sovyet hükümetinin başında bulunan eli kanlı diktatör Stalin tarafından yalan yere Nazi Almanya’sı ile işbirliği yapmakla suçlanan Kırım Tatarları, Özbekistan’a ve Sibirya’ya topyekun sürgün edilmişlerdir. Kırım’da yaşayan yüz binlerce Kırım Türkleri sadece birkaç saat içerisinde evleri boşaltılarak, hayvan vagonlarından oluşan tren katarlarına bindirilerek, meçhul bir sona doğru sürüklenmişlerdir. Sürülen insanlarımızın yüzde 46’sı gördükleri kötü muamele ve bulundukları insanlığa yakışmayacak şartlar sebebiyle sürüldükleri yere ulaşamadan can vermişlerdir. Ve sürgünden birkaç gün sonra Arabat bölgesinde 1 köyün unutulduğunun fark edilmesi ve bu köydeki 150 kadar Kırım Tatarının da bir gemiye bindirilerek Azak denizin sularına gömülmesi de trajedinin ve Sovyetlerin Türk ırkına karşı olan kininin ne denli büyük olduğunu gösteren bir semboldür. Bugün geriye dönüp baktığımızda 200 bin civarında Kırım Tatarının soykırıma uğradığı sürgünün 71. Yıldönümünü anmaktayız "diye konuştu.
PUTİN DE AYNI POLİTİKA PEŞİNDE
"Bugün Kırım coğrafyasında yaşayan, 1944 sürgününde bir şekilde ayakta kalmayı başarmış ve Özvatanları Kırım’a dönerek orda hayatlarını sürdürmeye çalışan nesil ve onların çocuklarıyla, torunlarından oluşan yaklaşık 300 bin civarında Kırım Türkü yeniden aynı kaderle karşı karşıyalar" diyen Doyuran, "2014 Şubat ayında Rus lider Putin’in uluslararası hukuka aykırı bir şekilde Kırım’ı işgali ve sonrasında yapılan sözde bir referandum ile Kırım’ı ilhakını tüm dünya kamuoyu ile birlikte bizlerde esefle ve kaygıyla izliyoruz. Önümüzdeki günlerin Kırım’da yaşayan soydaşlarımız için neler getirip neler götüreceği hepimiz için soru işaretidir. Kırım Türklerinin önderi Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun Kırım’a sokulmuyor oluşu, soydaşlarımızın pasaportlarını değiştirmek zorunda bırakılması, gençlerimizin hiç yoktan kayboluşu ve ölü ele geçirilmeleri, Kırım Tatar Milli Meclisi yöneticilerinin ya sürgüne uğramaları yada sebepsiz yere hapse atılmaları Rusların baskıcı politikalarının açık bir göstergeleridir. Gerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti gerekse dünya kamuoyu tarafından Kırım’daki soydaşlarımızın başta can ve mal güvenliğinin teminat altına alınması ve de kazanılmış haklarının herhangi bir ihlale uğramaması için gerekli hassasiyetin gösterileceği, ve somut adımlar atılarak 2000 yıldır bir Türk vatanı olan Kırım’da yaşayan 300 bin soydaşımızın özvatanlarında huzur ve güven ortamında yaşamalarının sağlanması için gerekli girişimlerin yapılacağı ümit ederek, 18 Mayıs 1944 sürgününde hayatlarını kaybetmiş bütün soydaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyor ve aziz hatıralarının önünde saygıyla eğiliyoruz" ifadelerini kullandı.