Aydın Tabip Odası Başkanı Dr. Metin Aydın, Aydın’da su kirliliğinin birinci derece çevre problemi olduğunu ve jeotermal kaynaklardan çevreye salınan hem çevreyi kirlettiğini hem de ölümleri artırdığını belirtti.”Anayasanın 17.ci maddesinde yer alan "Yaşam hakkı" ve 57.ci maddesinde yer alan "sağlıklı çevrede yaşama hakkı"mızı acilen istiyoruz” diyen Tabip Odası Başkanı Dr. Metin Aydın, isim vermeden ”Ben jeotermal tesislerime torunumun adını verdim,o nedenle ben bu topraklara ve torunumun geleceğine zarar vermem" diyen Köşk’te faaliyet gösteren jeotermal firması sahibinin sözlerini “Kandırma ve yanıltma” olarak nitelendirdi.
Türkiye’de ölümlere en çok sebep olan hastalıkların, dolaşım sistemi hastalıkları, kanserler ve solunum sistemi hastalıkları olduğunu belirten Aydın Tapip Odası Başkanı Dr. Metin Aydın, “Bu üç hastalığa bağlı ölümlerin hepsi Aydın’da Türkiye ortalamasından daha fazla görülmektedir. Son üç yılda Türkiye’de ölümler yüzde 21, Aydın’da yüzde 30 artmıştır. 2013 yılında Türkiye’de yaşayan 206 , Aydın’da ise 159 kişiden 1 tanesi ölmüştür. Aydın’daki yaşam koşulları bu şekilde devam ederse giderek hepimiz, çocuklarımız, torunlarımız kanser olmaktan kurtulamayacağız. Aydın’da "Su Kirliliği" birinci derece çevre problemidir.
Jeotermal enerji bugün temiz enerji olarak sunulmasına rağmen,doğru kullanılmadığında çevresel etkileriyle ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.Jeotermal gazların içinde bulunan karbondioksit, hidrojen sülfür, amonyak, civa,borik asit gibi kimyasal maddeler yoğun ve kontrolsüz olarak ortama salınınca oluşturduğu sera etkisi,global ısınma,asit yağmurları ile insan vücudunda birikerek ölüme kadar varan sağlık problemlerine neden olmaktadır. Jeotermal akışkanlar içme ve kullanma sularına karışarak onların kullanılamaz hale gelmesine zehir ve ölüm saçmasına sebep olmaktadır” dedi.
“DÜNYA MİRASI OLAN BU HAVZA YOK OLMAKTADIR”
Jeotermal santrallerin açıldığı bölgede halkın elindeki topraklar alınarak bu bölge halkına yaşayacak ve tarım yapacak alan bırakılmadığını da ifade eden Aydın, “Türkiye’de açılmış olan Jeotermal kuyuların büyük çoğunluğunun teknik uygunluğunun olmaması, test ölçüm ve rezerv değerlendirme çalışmalarının yapılmaması, bu kuyularda yapılan sondajın her aşamasında yönetmelik şartname ve standartlara uyulmadığının bilinmesi Aydın’da yaşayan bizlerde zeytinini, incirini, yaşamını kaybetme korkusuna sebep olmaktadır. Menderes nehri havzası hızlı bir şekilde zeytini ve incirinin kuruması ile çölleşmekte, kanserlerin artışı ile ölüm havzası haline gelmektedir. Dünya mirası olan bu coğrafya yok olmaktadır” diyerek denetimlerin daha sıkı yapılmasını ve Çevre Müdürlüğü’nün sorumluluğunu yerine getirmesini isteyerek “Biz Aydınlılar olarak bu konuda tüm yerel ve genel yöneticileri acil olarak göreve davet ediyoruz” dedi.
“TORUNUN İSMİ, DEĞİL ÇEVREYE ZARAR VERİP VERMEDİĞİ ÖNEMLİ”
Aydın’ın Köşk İlçesi’nde bir jeotermal firması tarafından oluşturulan çevre kirliliğine ilişkin açıklamalarda da bulunan Aydın Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Metin Aydın, ilgili firmanın sahibinin “"Jeotermal Anadolu’nun bağrına takılmış bir gerdanlık gibi. Aydın’da böyle bir pırlantaya sahip. Ben jeotermal tesislerime torunumun adını verdim,o nedenle ben bu topraklara ve torunumun geleceğine zarar vermem" sözlerinin kandırma ve yanıltmadan ibaert olduğunu belirtti. Aydın açıklamasının devamında “Biz Aydınlıların bugün itibarı ile Jeotermallerin oluşturduğu su, hava, toprak kirliği nedeni ile boynumuzda pırlanta gerdanlık değil, ne zaman başımıza ölüm getireceği belli olmayan "kirli idam ipi"vardır.Bizim şu anda boynumuzda var olan ve sonsuza kadar var olmasını istediğimiz pırlanta gerdanlık incirimizdir, zeytinimizdir.Biz ümitlerimizi, geleceğimizi ve torunlarımızı; Küresel sermayenin kar hırsı, yerel ve genel yöneticilerin bunlarla iş birliği yaparak bu katliamları görmezlikten gelmeleri nedeni ile toprağa vermek istemiyoruz” ifadelerine yer verdi.