ASELSAN'da 2006 yılında başlayan mühendis ölümlerini hatırlıyor musunuz?
Devlet bu mühendisleri neden koruyamadı?
ASELSAN yönetimi bu ölümlerin aydınlatılması için ne gibi adımlar attı?
Neden öldü bu mühendisler?
Gerçekten de intihar mı ettiler ya da sıradan bir cinayete mi kurban gittiler yoksa iddia edildiği gibi ABD bağlantılı suikastler doğru muydu?
Çeşitli senaryolar, iddialar ortaya atıldı ama düne kadar kaçına inandık, kaçımız inandık?
2003 yılı Mart ayında patlak veren Balyoz darbe planına ve 2012 yılı Nisan ayında patlak veren Ergenekon darbe planına rağmen iddialara deli saçmalaması gözüyle bakmayan kaç kişiyiz?
"Acaba mı... hadi canım..." diyerek burun kıvırdığımız ve ancak casusluk filimlerinde görebileceğimiz senaryolara artık inanıyoruz.
Bu değişimin sebebi, Türkiye'nin işgali ve sonra da parçalanması yönünde 15 Temmuz'da atılan adımlardır.
Şimdi bir çok faili olayda ortaya atılan iddialara inanmaya başladık.
Olaylara bakış açımız çok değişti.
ASELSAN mühendislerinden Hüseyin Başbilen uzak mesafede daha etkili bir kanas silahı, f16 ve milli tank projeleri üzerinde çalışıyordu. 7 Ağustos 2006'da boğazı ve bileği kesilmiş olarak aracının içinde bulunmuştu.
Bu faili meçhul cinayet sonrası 17 Ocak 2007'de Halim Ünal kafasına isabet eden tek kurşunla öldü.
Ölümler peş peşe geldi. Dokuz gün sonra da Evrim Yançeken'in ölüm haberi duyuldu. "Oturduğu binanın altıncı katından düşerek can verdi" denildi.
Üç mühendis de ODTÜ mezunuydu.
Üç genç mühendis...
Ortak özellikleri uçaklar için dost-düşman tanıma sistemi üzerinde çalışmalarıydı.
Üzerinde çalıştıkları sistem iddialara göre; ABD'nin işine gelmiyordu. Bu projelerin yaşam bulması ABD'ye olan bağımlılığımızın ortadan kalkması demekti ki, bu da ulusal çıkarlarına ters düşüyordu?
ABD bu mühendisleri, Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde durmasını engellemek, bağımlılığının devam etmesini sağlamak için öldürtmüş olma ihtimali yüzde kaç ihtimaldir?
14 Temmuz'a kadar yüzde 0 ihtimal gözüyle bakılan senaryolara, 15 Temmuz itibariyle yüzde 100 ihtimal gözüyle bakılmaktadır.
Özellikle de yakalanan darbeci komutanların itirafları, filmlerde olabilecek senaryoların gerçek olabileceğini görmemizi sağladı.
ASELSAN'DAKİ ŞÜPHELİ VE SIR ÖLÜMLERİN NEDENİ DE FETÖ MÜ?
ASELSAN'da yıllardır süre gelen bu şüpheli ölümler için hep iddialar ortaya atılmıştı. Ölümler sır olamaktan bir türlü çıkarılamadı.
"Mühendislerin ölüm nedeni belli oldu" haberleri intihar şeklinde duyuruluyordu.
Son olarak; 05/03/2015 tarihinde Sabah Gazetesinde yayınlanan haber, ASELSAN mühendisi Erdem Uğur'un ölümünün ardındaki sır perdesi aralandı başlığıyla verildi.
Ankara'nın Cebeci semtinde tek başına oturan ASELSAN mühendisi Erdem Uğur'un yatak odasında açık bırakılan tüp gazından zehirlenerek yaşamını yitirmesinin ardındaki sır perdesi aralandığı belirtilerek, "BİLGİSAYAR YAZIŞMALARI OLAYI AYDINLATTI" denildi.
Savcı talimatlarıyla cinayet büro ekipleri, mühendisin evinde parmak izi araştırması yaptı ve bilgisayarına el koydu.
Yapılan savcılık açıklamasında da, "Bilgisayar üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ölümün ardındaki sırrı çözecek ipuçları bulundu" denildi.
Güya, "EVLENME TEKLİFİ REDDEDİLDİ" diye mühendis intihar etmişmiş...
Klasik paralel yapı kumpas yöntemlerine benzemiyor ama ABD işi filmlerde izlediğimiz öldürme şekillerinini bire bir kopyası.
Ergenekon ve Balyoz davalarındaki kumpaslar bugün bir bir ortaya çıkıyor. Birçoğumuzun duyup ta, "Hadi canım sen de!" dediğimiz senaryoların, gerçek oldukları anlaşıldı.
Şimdi bu olayda da tam bir paralel yapı düzeneği ortaya çıktı.
Güya; Uğur, 2013 Aralık ayında henüz Aselsan'da çalışmıyorken, internet üzerinden Uşak'ta okuyan bir üniversiteli kızla tanıştı. İkili, bir süre e-posta üzerinden yazıştı. Genç kızın fotoğrafını internet üzerinden görünce aşık olan Uğur, sürpriz bir şekilde evlenme teklif etti. Bu duruma şaşıran kız ise bu teklife olumsuz yanıt verdi ve sadece "arkadaşça" görüşebileceklerini söyledi. Ancak Uğur, kıza aşkını ve bulunduğu ruh halini anlatmayı sürdürdü.
İkna edemeyince de delillere göre; hayatına son vermek için KOLAY ÖLÜM YOLLARI araştırmaya başladı.
Mühendis genç kızı ikna edemeyince bunalıma girmiş ve internet üzerinden "kolay ölüm yollarını" aradığına ilişkin kayıtlara da ulaşılmış.
Mühendis, işi daha da ileri görürmüş ve internet üzerinde yaptığı sorgulamalarda her ölüm yöntemini tek tek adaştırdı ve bunları kapının arkasına bıraktığı kağıdın bir kenarına not etti.
Yani; vuku bulan bir çok intihar vakasında olduğu gibi, olayda zerre kadar gizem bırakmadı.
VOTKALI VE GAZLI ÖLÜM
Tüp gazının en kolay olduğu sonucuna varan mühendis, olay günü evinin yakınlarındaki bir marketten votka alıp içti. Daha sonra mutfak tüpünü odasına taşıyarak hortumunu yatağın içine sokan mühendis, gazı açarak hayatına son verdi. Adli Tıp, mühendisin odasında bulunan "dikkat gaz açık" notundaki yazının da Uğur'un el ürünü olduğunu bildirdi.
Breh, breh, breh...
Bunalımdaki bir mühendis, geride hiç bir soru işareti bırakmamak için ne kadar çaba sarfetmiş değil mi?
Cinayet masası ekiplerinin işlerini ne kadar da kolaylaştırmış!
Genç kızın kimliğine ulaşan savcılık, kızın Uşak'tan ifadesine başvurmuş.
Ne aşk değil mi?
Ölüm şeklinde zerre kadar sır, şüphe yok ama genç kızımız gizem dolu...
Hiç karşılaşmayan, el ele dahi tutuşmayan bir çift ve sonu intiharla sonuçlanan sosyal medya arkadaşlığı!
Acaba elde edilen deliller, önceden hazırlanmış deliller olma olasılığı ne kadardır?
Bir mühendis, hiç görmediği bir kız için bu kadar kolay hayatına son verebilir mi?
ASELSAN'da bundan önce de 4 mühendis ölümü yaşandı. ASELSAN'da yaşanan ölümler Amerika'nın işi iddaları hep ortaya atıldı. Türk patentli İnsansız Hava Uçakları (İHA)'ların üretimiyle ilgili olarak mühendislerin öldürüldüğü ve intihar süsü verildiği şüpheleri vardı.
Çünkü Türki'ye küçük Amerika İsrail'in ürettiği İHA'ları kullanıyordu. İddialara göre bu İHA'lar elde ettiği bilgileri önce İsrail'e gönderiyor sonra da Türkiye elde ediyordu. Bu da demekti ki, teröristlerin yerleri tespit ediliyor ama bizden önce belki de teröristler haberdar ediliyordu.
Hem Türkiye'ye satılan İHA'lardan elde edilen yüksek kârlar hem de Türkiye hava sahasında uçan İHA'lar sayesinde istihbarat bilgilerine ulaşılması can almaya değecek neden değil midir?
Mühendis ölümleri bu iki sebepten dolayı yani ABD ve İsrail ekonomisinin darbe görmemesi ve de ulusal çıkarları gereği yaşanmış olabilir mi?
15 Temmuz'daki darbe girişiminde yer alan itirafçı askerlerin Amerika'yı suçladığı bir ortamda mühendis ölümlerinde ABD'nin parmağı yok diyemeyiz. FETÖ'yü kullandı mı? sorusunu sormaya gerek bile duymuyorum.
Türkiye'nin bu andan itibaren izleyeceği yol, mühendis ölümlerini tekrar gündemine almak olmalıdır. Soruşturmaları yürüten savcılar mercek altına alınmalıdır. O savcıların içinde, paralel yapıya hizmet etmiş olan var mı? çok iyi araştırılmalıdır.
Nasıl ki, ABD'nin FETÖ'yü darbe hatta işgalde kullandığı gün gibi aşikârsa bu olayda da paralel yapının kullanıldığı kesindir.
Araştırmalar sonucunda görülecektir ki, intihar eden mühendisin sadece fotoğrafını görerek aşık olduğu genç kız da paralel yapının bir mensubudur. Anlaşılan o ki; Türk filmlerindeki gibi tanıştırılıp, aşık edildikten sonra mühendisin bunalıma girmesi için bile zaman harcanmamış.
Paralel yapının kumpaslarına bakacak olursak, böyle bir genç kız var ama ortada aşk, meşk olayı yok. Belli ki mühendisler bir bir öldürülüp, her birine değişik senaryolar hazırlanmış.
Devletimiz inanıyorum ki, bu olayları da tek tek çözecektir.
ASELSAN mühendislerinin kanları yerde kalmayacak ve FETÖ parmağı varsa da şehit sayılacaklardır.
Allah hepsinin ruhlarını huzura erdirsin