“Arıcı kendi bindiği dalı kesiyor”

Prof. Dr. Aydın, “Arıcı kendi bindiği dalı kesiyor”

█ Gerçek Gazetesi
Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Aydın, Türkiye"de bal ihrar edilemediği için fiyatların düşük olduğunu belirterek, “Yasak olmasına rağmen biz hala merkeze gelen ballarda antibiyotik buluyoruz. Antibiyotik bizim bindiğimiz daldır” dedi.
Aydın İli Arı Yetiştiricileri Birliği tarafından Türkiye arıcılığının en önemli sorunu olan Varroa (Arı Biti) ile başlatılan mücadele kapsamında “Arı Biti ve Arı Hijyeni” konulu konferans düzenlendi. Aydın Kültür Merkezi"nde yoğun bir katılımla gerçekleşen konferansa Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Aydın konuşmacı olarak katıldı.
Konferansın açılışında konuşan Birlik Başkanı Zeki Altın, Aydın"ın 2012 yılında Tarımsal ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Koordinatörlüğüne kavuştuğunu anımsattı. Kurumun sağladığı dört kalem destek arasında arıcılığın yer almadığını hatırlatan Altın, “Dağınıkta olsak Aydın"da ciddi oranda arıcılık yapılıyor. Aydın için önem taşıyan arıcılığın destekleme kapsamında olmaması yönündeki talebimizi ilettik. Bürüksel ile yapılan yazışmalar sonucunda arıcılık da destekleme kapsamına alındı. Bu imkandan hepimiz istifade edelim. Tarım teşkilatı ve GEKA aracılığı ile aldığımız desteklerde KDV ödüyoruz ancak bunda KDV"de yok. Kovan, baraka, bal süzme çadırı, bal ekipmanları dahil olmak üzere canlı anı hariç birçok konuda destek veriliyor. Hatta belli bir seviyenin üzerine çıkınca traktör bile veriyorlar. Müracaat edenlerin kabul edilme şansı çok fazla. Yılda dört kez destekler açılacak. Sadece 60 saatlik Arıcılık Kurs Bitirme Belgesi veya en az 3 yıldır birliğe üye olmanız yeterli. Biz arıcılarımızın teknik şartlara uygun güzel üretimler yapmasını istiyoruz. İlaç kalıntısı olmayan kaliteli balımız olsun satmamamız mümkün değil” dedi.
Birliklerin görevleri arasında üyelerini bilgilendirmenin de yer aldığına dikkat çeken Altın, “Aydın İli Arı Yetiştiricileri Birliği, 2003 yılında kuruldu ama bu güne kadar böyle etkinlikler olmadı. Ama bundan sonra olacak. Bundan sonra sık sık hocalarımızı davet edip onların bilgilerinden istifade edeceğiz. Aydın"da Türkiye"nin sayılı Ziraat Fakülteleri"nden birisine sahibiz ve iyi bir Veteriner Fakültemiz var. İki fakültemizle de gidip görüştüm. İlgi gösterdiler ve sevindiler. Bundan sonra bu konferanslarımız devam edecek” diye konuştu.
“DÜNYA ARICILIĞININ BAŞLANGICI ANADOLU"DUR”
Arıcılığa ilgi duymaya başladığı ilk yıllarda başta bazı konularda zorlandığını açıklayan Prof. Dr. Levent Aydın da, arıcılığı göçmen arıcılardan öğrendiğini söyledi. Çalışmaları boyunca arı sağlığında yapılan inanılmaz hataları tespit etme imkanı bulduğunu kaydeden Aydın, “En son Arjantin"de katıldığım kongrede karşılaştığım yıllarca Türkiye"ye hizmet etmiş Alman profesör; "Türkler, 1984"de söylediğim şeyleri hala yapmadılar mı?" dedi. Bende "Hala yapmadılar" dedim. Dünyada arı varlığı bakımından ikinci, kilometreye düşen kovan sayısında ise birinciyiz. İsrail"deki Golan Tepeleri"nde araştırma yaparken; oradaki bir eski mezarlıktaki kazıda 15 bin kovan bulduk. O ana kadar arıcılığın tarihlerinde hep Mısır yazıtlarına bakılırdı. İçerden bir tane fosil arı çıktı. Ve arıcılığın tarihi değişti. Çıkan arı, Anadolu arısıydı; Mısır arısı değil. Dünyadaki arı ırklarının yüzde 20-25"inin kökeni Anadolu"dur. Böyle bir milli servetin görülmemesi ya da bizde olmayan bir şeyi geliştirmemiz çok yatırım gerektirir. Halbuki tohum bizde, maya bizde; bize sadece ekmek yapmak kalıyor. Arıcılığa grince bu imkanların şimdiye kadar değerlendirilememesi kahroldum. Türkiye"de sür ve et gibi birçok birlik kuruldu ama 10 yıl içinde bir mucize gerçekleşti. 2012"den bu yana 56 bin kayıtlı profesyonel arıcıya ulaşılması bir mucize ve başarıdır. Demek ki; arıcılarda arılar kadar çalışkan” diye konuştu.
“ARICI BİNDİĞİ
DALI KESİYOR”
Türk arıcılığının önündeki en önemli sorunlardan birisinin balın dışarıda para etmemesi olduğuna işaret eden Aydın, bal ihraç edilmemesinin sıkıntı olduğunu dile getirdi. Arı hastalıkları ve kalite gibi konuların sıkıntı oluşturduğuna işaret eden Aydın, “Türkiye Cumhuriyeti yasalarında antibiyotik yasaktır. Ama biz hala merkeze gelen ballarda antibiyotik buluyoruz. Bakın bindiğimiz dalı kesiyoruz. Antibiyotik bizim bindiğimiz daldır. Bu ülke balının yarısını yurt dışına satsa şuan ki teneke fiyatı ikiye üçe katlanır. Amerikan Yavru Çürüklüğü hastalığı bizim en büyük sıkıntılarımızdan birisi. Ama tedavisi yok. Şuana kadar bulduğumuz en büyük odak yüzde 11 ile Yozgat çıktı. Daha öncede bu hastalık aynı bölgeyi yok edip gitmiş. Bu yüzden antibiyotikle yapılacak bir şeyiniz yok. Eğer arı hayvansa; diğer hayvanlara gösterdiğiniz ilginin aynısını arıya da göstermemiz ve ihtiyaçlarınız karşılamanız gerekiyor. Ancak sorunların önüne bu şekilde geçebiliriz. Eğer kovanda Varroa (Arı Biti) kışa kalıyorsa yavru çürüklüğü de olur, diğer her şeyde olur. Varroa"yı ne zaman halledersek o zaman her şey düzelir. 14 yıllık mücadele sonucunda oluşturduğum 24 kovanım var. Arılı kovan an fazla 250 TL"dir ama siz ama 5 bin TL bile verseniz bir tanesini bile satmam. Bunun için Varroa ile mücadele çok önemli. 5 kilometre yakımda dahi Varroa istemem. Çünkü eninde sonunda bana geri döner” şeklinde konuştu.
“ARICI DÜNYANIN EN TEMİZ HAYVANINI KİRLETİYOR”
Arıcılık sektörünün başlıca sorunlarından olan kirliliğin en önemli sebebinin yine insan olduğuna dikkat çeken Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben bazen arıcılara gidiyorum. Maske ve eldivenlerine bakıyorum sözde beyaz olması lazım. Ancak kirden simsiyah olmuşlar. Dünyanın en temiz hayvanıyla çalışıyoruz ama biz kirletiyoruz. Yavru çürüklerinin en büyük sebebi arıcı hatasıdır. Amerikan Yavru Çürüklüğü belası gelebilir ama Türkiye"de çok fazla yaygın olmadığını bilin. Şuana kadar en fazla Yozgat"ta bulduk. Yaygın olsaydı bu kadar çok gezginci arıcının olduğu bir ülkede 6 milyon kolini olmaz çoktan 1 milyonlara inerdi. Arıcılığımız bitme noktasına gelirdi”
“ARI HASTALIKLARI BİTİRİLMEK İSTENMİYOR”
Dünyada arı hastalıklarının önlenemediğini veya önlenmek istenmediği öne süren Aydın, sözlerini şöyle tamamladı: “Ben veteriner hekimim. Türkiye ve dünyada Burucalla ve şap için senelik 3 milyar dolarlık ilaç satılıyor. Hayvanlarda tüberküloz mücadelesi yapılırken dünyada senede 5 milyar dolar harcanır. Ama sadece yavru çürüklüğü için dünya ilaç sektörü yolda 3,8 milyar dolar kazanıyor. Çok güzel bir pasta var. Arıcılar bu işi kendileri çözemediği sürece bu pasta firmaların adı veya dilimler değişse de yenmeye devam edecektir. Bu ülkeye Varroa gireli 30 yıl oldu ama yüzde yüz başarı elde eden bir yer yok. Kültürel bir sorunumuz var. Dünyada gezginci arıcılığın yapıldığı en güzel ülkeyiz. Bu Varroa için bir sorundur. Biz bununla ilgili olarak yapılması gerekenleri de rapor halinde Bakanlığa sunduk”
(iha)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Genel Haberleri