Anlayana

MUSTAFA AÇICI

Diyor ki arkadaşlar, çıkardığın şiir kitabında, her sayfaya bir dörtlük yazmışsın, koca kitapta sayfaları boş bırakmışsın. Bize boş sayfaları satmışsın.

 

Şaka bu ya. Belki de şakada eleştirisellik vardır diye söylüyorum.  

 

Bazen bir dize bile koca bir sayfaya yetmez. Bir sözcük de, bir öykü yazar, dünyayı anlatırsınız, koca bir kitaba sığmaz.

 

Sözcüklerin derinliğindedir sevdalar, kalan boşluklarda umutlar. Ne kadar boşluk varsa o kadar umut var demektir. Umudu taşıyabilenler boşlukları doldururlar. Umutsuzlar için bir nokta boşluğu bile uzay kadar büyük gelir yüreğinize.

 

Bakmak görmek değildir, okumak anlamak. Boşluklara iyi bakar ve iyi okursanız, yüreğimi göreceksinizdir, yüreğinizi...

 

Verdiğiniz paraya acımayın. Kağıt satın almıyorsunuz ki, kitap satın alırken. Satın aldığınız yazarın yüreğidir. Yüreği yazdıklarında. Yazan değil ki değerli olan, yazılandır aslolan.

 

Telefon çalınca bölündü sözcüklerimiz. Haberiniz olsun banka havalesi ile bir başkasına para gönderecek iseniz, para göndereceğiniz kişinin vatandaşlık nosunu bilmeniz gerekiyor. Ne günlere kaldık. Yaşamı kolaylaştırmak yerine, yeni kırtasiyeler yaratarak daha da zor hale getiriyorlar.

 

Ya yerel radyo ve televizyonlarımıza ne demeli. Parayı veren düdüğü çalar misali, sermayenin kulu olmuşlar gibi. Bağımsız ve bağlantısız ve eşit bir biçimde yerel habercilik yapmaları gerekirken, subjektif ve maddiyata dayalı haber yapıyorlar.

 

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ülkemizde olduğu gibi Söke'mizde de kutlama ve etkinliklerde bulunulmuştur. Söke'mizde en güzel etkinliği ise Eğitim-Sen ile Söke Belediyesi Kadın Komisyonu'nun ortaklaşa yapmışlardır.

 

Fotoğraf ve Resim Sergisi ile Klasik Müzik Dinletisi eşliğinde yapılan etkinlik son dönemlerin en kalabalık kültür ve sanat etkinliği olarak güne damgasını vurdu. Emeği geçen tüm arkadaşları ve katılanları kutlarken, yerel televizyonlarımızın bu güzel ve anlamlı etkinliği görmezden gelmelerine şaşmamak gerekir.

 

Kadınlarımızı ikinci sınıf vatandaş gören, siyasi ideolojilere sahip partilerin kadın kollarının temsilcilerinin 8 Mart'ta kendilerinin bile inanmadığı birtakım süslü söylemlerine, haberlerde birinci sıradan yer veren bu yerel televizyonlarımızın, bir an önce sermaye egemenliğinden kurtulup, halk için haber yapmaları gereğini bir kez daha kendilerine anımsatma gereği duyarlı bir insan olarak görev kabul ediyorum.

 

8 Mart'ta siyasi iktidar olan AKP'nin süslü söylemlerine bakıp da aldanmamak gerektiğini, hemen ertesi 14 Mart'ta anlamış bulunuyoruz. 14 Mart Tıp Bayramı'nda sağlık emekçileri, daha iyi ücret ve halk için sağlık sloganı ile bir günlük iş bırakma eylemine gittiler. Toplumumuz belki onları yalnız bıraktı ama siyasi iktidar baskıcı yüzünü hemen gösterdi. Hak arama mücadelesinin yasal bir hak olduğunu artık sağır sultanlar bile biliyorken, sayın sağlık bakanı, sağlık emekçilerini tehdit etmekten geri durmadı ve sanki yasal olmayan bir eylem yapıyormuşçasına, Cumhuriyet Savcılarını göreve davet etti.

 

Demokrasi ve hak hukuk diyerek meydanlarda nara atan bu siyasi iktidarın hiçte demokratik olmadığı, bakanın beyanından da anlaşılmaktadır. Gerçek yüzleri ortaya çıkmıştır. Anlayana...