Üç fidan diktim bugün
Üç fidan
Yanyana kardeş
Üçününde gölgeleri bir
üçününde
gölgelerinden doğuyor güneş.
Yer İstanbul Üniversitesi, 16 Mart 1978 günü, Perşembe "beyazıt meydanı komünistlere mezar olacak"... diyen dönemin faşistlerince sol, toplumcu düşünen öğrenciler üzerine bombalar yağdırıldı. Sonuç 16 Mart katliamı. 7 devrimci öğrenci şehit düşürüldü.
Yer Ankara. 19 Mart günü 16 yaşındaki devrimci Erdal Eren idam cezasına çarptırıldı. Ve yaşına rağmen idam edilerek şehit düşürüldü.
Katledenler, katliamcılar hâlâ dışarıda. Hesap sorulmadı, sorulamadı. Davalar açıldı. Uzatıldı. Zamanaşımında bitirildi. Milliyetçi ve islamcı düşünceler Devletin tüm kadrolarını ele geçirdi. Demokrasi adı altında, insan hak ve özgürlüklerinin içi boşaltıldı. Nereden bakarsanız bakın her kesim demokrat. Nereden bakarsanız bakın sömürenler bile eşitlikçi. Halk uyutulmakta. Unutturulmakta.
Halka en büyük zülmu yapanlar bile baş tacı edilmekte. Ya şehit düşenler ne kadar yüreklerimizde.
Bu gün sosyalist olduğunu söyleyenler bile geçmişi unutmuş. Sistem içerisinde iktidar savaşına düşmüş. Devrimi unutmuş, kadını unutmuş, geleceği unutmuş, sosyalist, toplumcu olduklarını iddia eden partilerimizin başkanları ya da yönetimleri bile 8 Mart'tan bi haber.
Küçük bir açıklama bile yok. 16 Mart'tan, 19 Mart'tan habersiz. Takılmışlar ben duygularına.
Halk inim inim inliyormuş, açlık, sefalet içinde yüzüyormuş, gençlerin gelecek kaygısı almış başını gitmiş, işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk artmış, dünya gelirinin yüzde 40ını, yüzde 1 gibi bir kesim yiyormuş.
Doğum yapacak kadınlarımız hastahane ve doktor bulamıyormuş, kimin umurunda.
Önemli olan 30 Mart'ta ve 30 yıl sonra Söke'mize kazandırılan binada oturabilirmiyiz kaygısı. Biz kaygısı gitmiş, ben kaygısı beyinleri işgâl etmiş. Haklıya hakkını veren yok. Haksıza dur diyen yok. Siyaset ticaret kapısı haline getirilmiş. Yozlaştırılmış. Nemalandırılmış.
Devrim şehitlerini unutanlar, seçim uğruna ben duyguları ile halkçı kesilivermişler.
Yerel seçimler arifesinde, bir itiş kakıştır gidiyor. İktidar ve muhalefetin ağzında eşek muhabbeti. Sosyalizmi bilmeyenler sosyalist, liberalizmi bilmeyenler liberal, sosyal demokrasiyi bilmeyenler sosyal demokrat kesilmiş. Bir de kişisel düşmanlıklarından yola çıkarak solcu kesilenler var. Daha solculuğun ne olduğunu bilemeden.
Ne diyelim, güneşlerin kemikleri sızlıyordur, bu kör döğüşünü gördükce.