Evliya Çelebi Amasyayı; "Amasya kalesi çok yüksektir. Yüksek bir tepe üzerindeki duvarları, kuleleri, burçları her zaman bulutlar içinde kaybolmuş görünür. Öğleyin açık havada, kent içinde bulunan camilerin minareleri, konakların damları gözükür. Beş köşeli kalenin çepçevre büyüklüğü 9060 adımdır. Çok ustalıkla kesme taştan yapılmış olup 41 kulesi 80 bedeni vardır. İçindeki evlerin sayısını tam olarak bilmiyorsam da eski biçim konakları, cephaneliği, ambarları, sarnıçları güzeldir.Eteklerinde akan ırmağa inecek su yolları bulunur. Çok garip bir de cehennem kuyusuna benzeyen bir zindan gördüm.Bütün halk zevk ve şevk sahibi olduklarından, yüzleri kanlı canlıdır. Halkın bir bölüğü paşa, bey zaim,tımar ve hizmet sahibidir. Bir bölüğü de bilginler, kadılar maaşlı şeyhler, imam hatip ve hafızlar, tüccarlar ve sanatkarlardır.Aralarında bilgi sahibi, sözü, sohbeti dinlenir, nükteci çelebiler çoktur. İleri gelenleri samurlu çuhadan ferace giyerse de orta hallileri astarlı kumaştan elbise giyerler.Kadınları güzel, sözleri ölçülü, dişleri inci gibidir. Çok edepli ve terbiyeli hatundurlar. Çavarzara adında bir bürümceğe bürünüp gezerler." diye anlatır.
Günlük gezilerle yeryüzü seyahatine çıkmak, gezdiği yerlerin kültürlerini, sosyal yaşamı ve kent tarihini gözlemlemek umulmaz tatlar verir insana. Plansız programsız bir gezi olsa da Amasya'da keyifli bir hafta sonu geçirdim. Bu yılın gezilecek yerler sıralamasında olmamasına karşın, İzmir'den Söke'ye dönecekken son arabaya yetişemeyince zaman zaman yaptığım gibi önüme çıkan ilk arabaya atlayıp yaşadığım, yeni bir gezi serüveni yaşam dağarcığımda yerini aldı.
Bir hafta sonu, Cumartesi-Pazar günlerine sığdırdığım Amasya gezisinin başlangıcı böyle oldu. Ankara' ya saat yedide vardığımızda hava yeni yeni aydınlanmaya başlamıştı. Ankara- Amasya arasından irili ufaklı bir çok köyden, kasabadan, Anadolu'nun geniş kıraç topraklarından geçerek, Kırıkkale, Çorum'dan sonra Amasya'ya geldiğimizde saat 10'u biraz geçiyordu. Koltuk arkadaşımın Amasya'da öğretmenlik yapan bir genç olması bir şans olmuştu benim için. Amasya'ya biraz daha aşinalıkla gelmiştim. Konaklayacağım, yemek yiyebileceğim ve öncelikle gezip görebileceğim yerler konusunda az çok bilgi sahibi olmuştum.
"Şezadeler Şehri", ,"Elmaşehir", "Karadeniz Bölgesi'nin Sakin Kenti" , "7500 yıllık bir tarihin Kenti" daha da önemlisi, "Ferhat'ın Dağları Deldiği Sevda Kenti" Amasya' da yaşanacak güzel şeylerin coşkusuyla yazdan kalma güneşli bir güne merhaba derken, Yeşilırmak ve Likya kral mezarlarının arasına sığınmış Uluhan oteline getiriyor beni otogardan bindiğim taksi.
(Gezi meraklıları için sürecek)