Güzel ülkemizin ve bu güzel ülkenin insanlarının başı bir türlü dertten kurtulmuyor. Ancak Allaha duam, daha fazla dert vermesin diyedir.
Bu dertlerin bir çoğu insanın kendi kafasından dolayı başına gelen şeylerdir. Bizimkiside biraz değil çokça bu yüzdendir.
Devletimizin siyaset eliyle izlediği dış politika duvara toslamak üzeredir. Yanlışlar sonucu, iş gelip Akçakalede bombaların, vatandaşlarımızın üzerine düşüşüne kadar gelmiştir.
İktidarın, başbakanın, dışişleri bakanının bu işte sorumluluğu vardır. Ancak gün, bu sorumluluğu ve sorumluluğun yerine getirilip getirilmediğini tartışma günü değildir. Nihayetinde TBMMden Suriye konusunda tezkere de geçmiştir. Milli birlik ve beraberlik içinde, Türkiyeye ve Türk Milletine yönelmiş saldırılar el birliği ile def edilmelidir.
Herkesin bu konuda bir bilgisi, fikri ve yorumu olabilir. Bunları yüksek sesle yapmak yerine, yerinde ve zamanında yapmak önemlidir. Gelişmelerde, insan ve toplum psikolojisinin önemli bir yer tuttuğu unutulmamalıdır. İsteyen, Hitlerin Fransayı kısa sürede işgalden önce, izlediği yöntemleri araştırarak bir öğrensin ve ondan sonra fikir beyan etsin. Bu sebeple, ilk önce milli tavrımızı hep birlikte dosta ve düşmana göstermeliyiz. Tezkerenin TBMMden geçişi ve MHPnin kararı bu açıdan çok önemlidir.
Yalnız bu Akçakaleye düşen bombalar ve yitirilen canlar bize ders olmalıdır.
Biliyorsunuz, toplumumuzda son zamanlarda azan bölücülük cereyanı, devlet ve ordu düşmanlığı vardır. Bazılarımız, ayrı bir çatı altında devlet düşler olmuştur. Yine bazılarımız Türk Devletinin ve Türk Ordusunun varlığından çok rahatsızdır. Adeta bir devlet ve ordu düşmanlığını yaşam tarzı haline getirenler, karşımıza çok çıkar olmuştur.
Şimdi ülkemiz birlik ve beraberlik içindeyken, bayrağımız semalarda dalgalanırken, devlet baba başımızda varken ve de Türk Ordusu namusumuzu, şerefimizi, toprağımızı korurken bunların herbirimiz için ne ifade ettiğini belki anlamayabiliriz. Ancak Akçakaleye düşen toplar ve yitirilen canlar bize küçülmenin, devletsizliğin ve ordusuzluğun ne anlama geldiğini düşündürtmelidir.
Günümüzde bölücüler birilerinin taşeronu olarak Türk Milletine kurşun atmaktadır. Allah muhafaza başarırlarsa, yarın bölmeyi başardıkları kitleye namlularını döndüreceklerdir. Bu gün bölünmeyi arzu edenler bile Türk Devletinin ve Türk Ordusunun şemsiyesi altında can ve mal emniyetini korumaya çalışmaktadır. Türk Ordusu ve Türk Devleti olmasa bunları kim yapacaktır?
Saddamın zulmünden ve kimyasal silahların kahredici gücünden kime sığınıldı? Esadın kimlik bile vermediği bölücülerin akrabalarının can güvenliğini kim sağladı? Onun için Allah bizi devletsizlikten, ordusuzluktan ve bölücülerden korusun. En çokta devletine ve ordusuna karşı olanları ve bölücüleri korusun. Çünkü aksi halde onları Allahtan başka koruyacak kimse yok demektir.
Akçakaleye düşen bombalar, devlet ve ordu düşmanlığı yapanlar ile bölücülerin gözünü açsın... Kimse onlara Türk Devletinin ve Türk Milletinin gösterdiği tahammülü göstermez ve göz yaşına acımaz. Hal böyleyken yani güçlü devlet, güçlü ordu ve yekvücud bir millet varken Akçakaleye bombalar düşüyor. Ya aksi durumda ne olur, onun için düşünmek bile istemediklerimi, devlet ve ordu düşmanları ile bölücüler düşünsün istiyorum.
Doğru oturalım doğru konuşalım...
Türk Milleti için devlet ve ordu yapıları kutsallık atfedilecek derecede önemlidir. Eğer yazdıklarımıza inanmıyorsanız, Osmanlı Türk Devletinin çekildiği topraklardaki soydaş ve akraba toplulukları ile diğer halkların perişanlığına ve çektiği çileye bakın! Bu size yeter...
İnşallah Akçakalede başımıza düşen bombalar, aklımızıda yerine getirir.