Esas tehlike seçimden sonra demiştim. Yoksa AKPnin %47lik bir başarısı ile meclise girmesi, iktidar olması falan değildi. Esas tehlike işte geldi. Tehlike ilk günde hemen kendini belirtti. Milletvekili bilgi kağıtlarının doldurulmasında yaşandı. Hangi ülkede yaşıyormuşuz da bilmiyormuşuz meğer. Memleketin öz be öz dilini de değiştirdiler. Sanki bir başka ülkede yaşıyoruz. Beyefendinin ?.. bildiği yabancı dili yokmuş meğer, olsun diye oraya bildiğim yabancı dil Türkçe yazmış. Bu bir Yıllarca kendilerine sorulan soruların cevabını bir türlü veremeyen kalemli PKKlılar meclise girdi. Silahlıları halen daha dağda. Halen yol kesiyorlar ve halen Türk askerine kalleşçe ateş açıyorlar, Şehit kanı içiyorlar. Bir önceki Tercüman Gazetesinin ön sayfasında içlerimizi yakan sırıtan fotoğraflar sonun başlangıcını gösterir gibiydi. Yan yana iki fotoğraf. Biri kalleşçe şehit edilen askerimizin cenazesi, diğeri, sanki bu resmi bilerek çektirmiş görüntüsünü veren, pişmiş kelle gibi sırıtan kalemli PKKlılar. Hem de meclis koridorlarından meydan okuyarak, sağa sola zafer işaretleri yaparak. Kendilerini destekleyen bir yayın kuruluşuna yağ çekmeleri ve o yayın kuruluşunun da onları göğe yükseltmesi işin başka bir yönü. Yabancı dilimiz Türkçedir... PKKya terör örgütü diyemeyiz gibi İmralı mesajları. Çünkü bular PKKya arka bahçemiz diyorlar. PKKya terör örgütü diyebilirler mi? Kendilerine imrenmek gerekiyor doğrusu. Yaşları 30 ila 70 arasında olan bu gurup, ömürlerini hep Türkiye Cumhuriyetinin içinde geçirmişler. Türkiye Cumhuriyetinin okullarında okumuşlar, Türkiye Cumhuriyetinin kaynaklarından faydalanmışlar. Maaş almışlar, vatandaşın verdiği vergiler ile geçinmişler.Hayret ana dilleri gibi Türkçe konuşuyorlar. Helal olsun bunlara. Ne yabancı dil biliyorlarmış. Bak sen. Bildikleri bir tek yabancı dil varmış, o da Türkçe imiş. Aydınlık Dergisinin son sayısında ilginç bir inceleme raporu var. Bu incelemede Meclise 20 Apo, 20 Barzani, 90 Fethullah ve 120 hortumcu sokuldu. deniliyor. Evveli günkü yazımda Kurtuluş Yeri Meclis mi? diye bir takım gerçekleri yazmıştım. Yargılanacak eski vekillerin sayısını vermiş, bir o kadarının da şu anda dokunulmazlık zırhına büründüğünü yazmıştım. İşte Aydınlık Dergisinin incelemesi bu görüşümüzü bir yönde doğrular niteliğinde. Kendisini, komutan edasıyla meclis koridorunda, en önde yürüten beyaz elbiseli Ahmet Türk. Ben olsam (olamam da) soy ismimim değiştiririm. Soyadı Türk. Kendisi Türklüğü kabul etmiyor. PKK ya terör örgütü diyemiyor. Bildiği yabancı dili Türkçe olduğunu söylüyor. Birde APO nun açık açık avukatlığını yaptığı Aysel Tağluk. Meclis rozetinde ay yıldız olduğu için yakasına takmıyor. Akrabalarının adının çarşı kundaklamalarına çıkmış, eşinin uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı emniyetçe de belirlenmiş olanlarında meclis koridorunda kasılarak gezmelerine ne demeli. Tablonun diğer bir yanı da meclisin %80nini değiştiği. Hele 120 kişilik bir hortumcunun meclise girmesi düşündürücü. 120 hortumcu. Ben kendilerini tanımıyorum ama dergi böyle yazıyor. Tabi ki doğruysa. Onun için dokunulmazlıkların kaldırılıp, temiz toplumun yaratılması elzem olmuştur. Her ne kadar DTP milletvekillerinin Cumartesi günü her hangi bir kaos yaratmayacağı tahminlerini yazarlar yapsa da, ben inanmıyorum. Çünkü onların gönüllerinde PKK olgusu yaşıyor. Onların kalbinde çocuk katilleri barınıyor. Ne yapacaklarını önceden kestirmek imkansız. Ama yine de rahat durmayacaklarını garanti verebilirim. İnşallah akıllanırlar da beni yanıltırlar. İşte tehlikenin varan biri. Soru: Bildiğiniz yabancı dil: Türkçe Soru: PKK terör örgütü mü? : PKKya terörist demem. Bunu söylersem ne bir misyonum, ne bir rolüm kalır Seçim bitti. Tehlike, AHA GELD? ! Ne olacak şimdi? Eğer Aydınlık Dergisinin rakamları doğruysa işler karışık. Tehlike büyük.