ADSIZ BİR ADAM VE KAHTI RİCAL!

ÖZCAN PEHLİVANOĞLU

“İlk önce “Kahtı Rical” ne demektir ona bakalım. Kahtı rical'in sözlük anlamı: Bir ülkede, büyük devlet ve siyaset adamları ile alimlerin bulunmaması, yetiştirilmemesidir.
Devlet adamlarının yetiştirilmemesi, alimlerin çok azalması devletin yıkılış sebeplerinden biridir.
Osmanlı-Türk Devletini yıkmanın tek şartının, onları ilimden ve dirayetli devlet adamlarından mahrum bırakmak olduğuna inanan İngilizler 2 asır boyunca bu iş için uğraştılar.
Fen ve din ilimlerinin okutulduğu medreselerin yozlaşması için var güçleri ile çalışarak, 19. asrın sonu ve 20. asrın başında arzularına tamamen ulaştılar.
Günümüzde buna benzer bir kahtı rical yaşadığımızı görüyor ve düşünüyorum.
Türk milleti ve devleti bir çok ağır sorun ile karşı karşıyadır.
Türk milleti açısından bakıldığında tarihte de böyle dönemlerin çok sık yaşandığını görürüz.
Onun için şaşırmaya ve endişeye kapılmak lüzumsuzdur.
Ancak meseleyi iyi anlamak bizler için bir zorunluluktur.
Türk milleti ve devleti bir kahtı rical yaşamaktadır.
Türk Milleti; kendini yönetecek vasıfta; samimi, idealist, bilgili adamlar bulamamaktadır.
Bunun kabahati hem toplumda hem de toplumun sivrilmiş seçkin insanlarındadır.
Yusuf Ziya'nın “EŞŞEKNAME” adlı eğlenceli manzumesinde:
“gözleri düşünceli, başları daima eğik /
 neler düşündüğünü fısıldamaz dudaklar”
 dediği bir dönemimi yaşıyor acaba toplumumuz?
Yine;
“İnsana “eşşek” diyen cahillere sormalı; /
Acep kimin lehine aramızdaki farklar? /
                Bence, hayatı sorup ondan öğrenmelidir, /
                Şu akıllı yaratık dediğimiz ahmaklar.”
diyor aynı manzumede Yusuf Ziya...
Yani şimdi insan olarak üzerimize üzerimize gelen sorunları çözememek “eşşeklik” ten bile kaynaklanmıyor, öyle mi? Vay halimize vay !!!
Yaşama dair tespitlerimde haklı çıkmak istemiyorum. Ben de yanılayım istiyorum. Şahsıma yapılacak eleştiriler doğru çıksın ben de şöyle bir rahatlayayım diye bakıyorum. Ancak olaylar; öngörülerimizi ve bunlara dair tespitlerimizi büyük oranda doğruluyor.
Türk Milletinin ezici bir nüfus üstünlüğüne rağmen, siyaset ve iktidardaki mikro etnik ırkçıların yüksek nispetteki güç ve temsili niye?
Kabahat kimsede değil, boşluk bırakanda. Haliyle tabiat kanunu olarak, boşluklar dolacak. İsterseniz Şair Eşref'in ağır bir nüktesi ile benzetme yapalım:
“Bir soğan soyuluyor /
 Yaşarıyor gözler /
 Bir hazine soyuluyor /
 Aldırmıyor öküzler.”
Eeee!!! Memleket meselelerine ve doğal olarak siyasete bu kadar duyarsız olursak ya da kullanılırsak, Şair Eşref 'in bu şekildeki bir iltifatına mazhar oluveririz. Şaire kızmayın bir kusur varsa kendinizde arayın.
Türk milletinin makus talihini yenerek, Kahtı Rical'e ara vermiş olan Büyük Önder Atatürk'ün bir anısını uzun yıllar hizmetinde bulunan Cemal Granda “Atatürk'ün Uşağı İdim” adlı eserinde şöyle anlatıyor.
Atatürk hakkında, özbeöz Türk olmasına rağmen başka bir millete mensup olduğu konusunda günümüzde dahi şayialar çıkartılmaktadır.
Bu durum, Atatürk'ün ne kadar büyük bir insan ve lider olduğuna bu sebeplede paylaşılamadığına dair bir delil teşkil eder. Atatürk ;
“Benim için bazı kimseler Selanik'te doğduğumdan dolayı yahudi olduğumu söylemek istiyorlar. Şunu unutmamak lazımdır ki; Napoleon'da Korsikalı bir İtalyandı ama Fransız olarak öldü ve tarihe Fransız olarak geçti. İnsanların içinde bulundukları cemiyet için çalışmaları lazımdır.”
Bu gün kendisini Türk olarak görmeyen bütün unsurlara sesleniyorum: Ne olarak doğduysanız doğdunuz. Eyvallah !!! ama Türk olarak ölmeyi ve tarihe Türk olarak geçmeyi başarın.
Böyle bir anlayışın hakim olacağı bir toplum “kahtı rical”i silip atacaktır.
Başarmak zorlukları yenmekten geçmektedir. Hiç bir şey kolay değildir. Tarihe bir ayna tutarsanız yaşadıklarımızın bir tekerrürden ibaret olduğunu görürsünüz.     
Toplum hangi sıkıntılar içerisindeyse,bizlerde birey olarak aynı şeylerden muzdaribiz.
Ancak sorunun kaynağı toplumdur. Bunu çözecek olanda bu topluluğu oluşturan insanlarımızdır.
Kusuru başkasında aramak gerçeklerden kaçmak olur.
Eğer bu asil millete yani Türk milletine mensup iseniz, içinizdeki cevher mutlaka sorunları eritecektir.
Onun için “Kahtı Rical” kendiliğinden ortaya çıkmamıştır ve kendiliğinden sona ermeyecektir.
Kahtı Rical'i getiren şartları siz oluşturdunuz şimdi de o şartları siz ters yüz edeceksiniz.
Bana burada senin pozisyonun nedir diye sorarsanız, size Azerbaycan Yazarlar Birliği Başkanı Anar'ın şu şiiri ile ama biraz kendime uyarlıyarak cevap vermek isterim:

“Özcan çıkınca tahta/
Bildi ki en büyük hata/
Güle güle, sahte sahte/
Ona övgüler düzenlerdir/
Sofrasında yiyenlerdir/
Haletini giyenlerdir/
Yüzüne karşı övüp/
Arkasından ona sövenlerdir/
Tahtını kurmuştu azamet için/
Gam, kader onunla tahtına çıktı/
Beş günlük dünyada beş bin felaket/
Hepsi gelip onun vaktine çıktı/
Ömrünün mihneti gör ne kadardı?/
Vusalın hasreti, hicranın derdi/
Niye Özcan'ın bahtına çıktı”
Özcanlar önemli değildir amma kahti ricale son vermek, Türk Milleti ve Devleti için sonsuz derecede önemlidir. Bilmem anlatabildim mi?”
Bu yazıyı da tam 8 yl önce yazmışım. Ülkemizde halk; malesef topçuyu, popçuyu, onun bunun mahdumunu, televizyonlarda malum odaklarca parlatılanları adam(!!!) zannediyor. Burada az veya çok sorumluluk ve kabahat hepimizde. Kavun değil ki koklayalım diyorsunuz! Hayır insanı da koklayacaksınız... Eğer bunu beceremeyecekseniz, bir şeylerin düzelmesinide beklemeyeceksiniz.
Memleketimiz ne acı ki; yüzyıllardır bir kahtı rical yani adam çıkartamama sorunu yaşıyor. Şimdilerde buna ortalarda gezinenleride adam zannetme sorunu eklendi... Ne olursa olsun bu adamsızlık sorunu, Türk Milletini yakıp yıkıp geçiyor. Ne olur biraz adam olmayanlara itibar etmeyelim!
Bunları, şu geçici hükümet kurulurken ve Türkiye “yeniden seçim” denilerek çapsız adamlarca meçhule götürülürken gelişen olan bitenden dolayı, sizlere bir kez daha hatırlatayım dedim!