19 Mayıs 1919de Samsuna çıkılmıştır.
Sonra savaş.
Sonra mütareke ve zafer.
Sonra ulus devletin inşası, Cumhuriyet, 6 Ok ve sonra 1961 Anayasası ile birlikte sosyal hukuk devletinin tüm kurumları ile yapılandırılması, temel hak ve özgürlükler ve bunların yasal teminatları, grev hakkı, basın özgürlüğü, Anayasa Mahkemesi vs
Bu çizgi tam bağımız ve laik Türkiye Cumhuriyeti Devletinin üniter yapısının kuruluş aşamalarının doğrultusudur.
Kökü Patrona Halil ayaklanmasına kadar dayanan ve Osmanlı bayrağı altında Anadoluda filizlenen Kurtuluş Savaşımıza karşı özgün roller üstlenerek yukarıda sözünü ettiğimiz çizgi ile hesaplaşmasını bugünlere kadar taşıyan ikinci çizgi ise, bugün ülke yönetimine egemendir.
Birinci çizgi bugün yeniden yapılanmakta ve hukuk devletini, ülkenin bölünmez bütünlüğünü, üniter devlet yapısını, bağımsızlığı, demokrasiyi ve kişisel hak ve özgürlükleri savunarak, Cumhuriyet değerlerini yeniden milli ve demokratik eksenine oturtmak için seferber olmuştur.
Bu seferber oluş, birleşmeyi, en geniş yelpazede bir araya gelmeyi gerekmektedir.
Bu gerekliliğin idraki içinde dar parti çıkarlarının yeri yoktur.
Sorun Anadolunun ve Rumelinin hukukunu müdafaa aşamasına gelip dayanmıştır.
Anadolu ve Rumeliyi Müdafaayı Hukuk Cemiyetinin bugünkü adı, Cumhuriyet Halk Partisidir, Milliyetçi Hareket Partisidir, İşçi Partisidir, Atatürkçü Düşünce Derneğidir, Cumhuriyet Kadınları Derneğidir Bu birlikteliğe katılacak her demokratik toplum kuruluş, her yurttaş, herkezdir
Bu birlikteliğe şu ya da bu nedenle katılma iradesine ters düşenler ise, kim olurlarsa olsun, öteki, ikinci çizginin içinde ya da dümen suyundadırlar
Bu ayrım çok önemlidir.
İçinde yaşadığımız koşullarda oldukça keskindir. Ve yakıcıdır!
İşte bu birliktelik bugün 8 Nisanda Silivride olmaya karar vermiştir.
Beraberlik Silivri mevziinde oluşturulacaktır.
Silivri mahkemesine gidişin amacı ve anlamı, hukuk devletini korumak, Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmak ve birinci çizginin içeriğinde yer alan değerleri korumak ve kurtarmaktır!..
Bu beraberliği ve hareketin anlamana gölge düşürecek her türlü duruş tavır ve eylem provokasyondur.
Birliğin, beraberliğin ve ortak düşüncenin düşmanıdır.
Bu eylem kimden gelirse böyledir.
Kimin söylemi ile gelişirse böyledir.
8 Nisan eyleminin anlamını karartacak her davranış karşı cephenin işine gelir, onun stratejisini güçlendirir.
Hukuk devleti idealinden yana tüm yurtsever güçlerin bu nitelikteki bir sorumlulukla, soğukkanlı ve itidal içinde adımlarını atmaları bugünün acil görevidir.
Bu gerçeğin tekrar tekrar bilincimize yerleşmesini ve sorumlukla hayata geçirilmesini umuyor ve bekliyoruz.