Büyük önderimiz Atatürk derki:
- Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri eğitimin sınırı ne olursa olsun, en önce ve her şeyden önce Türkiyenin bağımsızlığına, kendi benliğine ve ulusal geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek gereği öğretilmelidir.
Atatürk, yine bir konuşmasında şöyle der:
- Eğitim ve öğretim davası: insan olmak, millet olmak, çağdaş uygarlığı yakalamak ve hatta aşmak davasıdır. Türk Ulusunun bu hedefe ulaşması için herkese iş düşmektedir. Ama öğretmenlere daha çok iş düşüyor. Yetişecek olan yeni nesil sizin eseriniz olacaktır!
Evet, Atatürk yetişecek gençleri, Cumhuriyeti vatanımızın geleceğini öğretmenlere emanet etti. Vatan sevgisi imandandır. derler. Vatanını ve ulusunu ayrım yapmadan sevmek ise imanlı insanların işidir. Hz. Muhammed, veda haccı hutbesinde kan davalarını kaldırarak, Müslüman, müslümanın kardeşidir! diye buyurmuştu. Bu buyruğun verdiği duygu ve düşünce gücüyle İslam imparatorluğu kurularak kısa bir sürede dünya ya yayılmıştır. Atatürk ise, bu mantık ve felsefeden yola çıkarak, Anadolu insanını bu ruh ve inanç güçleri ile birleştirerek dünyanın en güçlü donanımlı ordularını yenerek yurdumuzu işgalden kurtardı.Dini ve ırkı her ne olursa olsun bu insanlardan oluşan modern ve çağdaş bir cumhuriyete dayalı bağımsız bir devlet kurdu.Tek bayrak, tek milletten oluşan Türkiye Cumhuriyetinin temeli vatandaşlık esasına dayanır. Bu devlette ırk ve din ayrımı yoktur. Anadolu insanını, dini ve ırkı ne olursa olsun bir bayrak altında toplayarak bir millet ve bu milletten oluşan güçlü bir devlet yaratmıştı. Yaratılan bu yeni devletin adı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti dir.Bu devlet, üniter bir yapıya sahip olup,yurttaşlık esasına dayanır. Bağrında yaşattığı bütün unsurları, dinine, mezhebine, ırkına, inancına bakmadan birinci sınıf vatandaş saymıştır. Halkına mutlu yarınlar, parlak bir gelecek sunan demokrasi ile yönetilmektedir.
Abdulkadir Güler, bu devletin Milli Eğitiminde görev almış kurmay öğretmenlerinden biridir. Onu tanıdığım otuz yıldan bu yana, öğretmenlik yaşamında, yazılarında, kitaplarında hep birlik ve beraberlikten yana olmuş, kitaplarında, şiirlerinde Atatürkçü düşünceyi işlemiş, cumhuriyetin olgunlaşmasına, gençlerin yetişmesine büyük ölçüde katkı sağlamıştır. Çizgisi, mantığı ve felsefesi ile Atatürkçü düşünceden asla ödün vermeyen bir eğitimci düşünce ve aksiyon adamıdır. Kendisi Güneydoğulu ve Kızıltepe doğumlu olmasına rağmen bu ulusal birlik ve beraberlik davasına canı gönülden bağlı, inançlı hemşehrileri Ziya Gökalp, Süleyman Nazif ve Cahit Sıtkı Tarancı gibi kitapları ile halkımızı aydınlatmıştır. Bugün bile aydınlatmaya ve ışık vermeye devam etmektedir.
Türk Milleti kökleri Orta Asyada, dalları Avrupa ve Orta Doğuda olan ulu bir çınara benzer. Bu yüce millet tarihte her ne kadar büyük imparatorluklar kurmuş olsa da, benliğine ancak Atatürkün başlattığı Ulusal kurtuluş savaşı ile kavuşmuştur. Vatanımız karış karış işgal edilip, halkımıza tutsaklık zinciri vurulunca bu acı gerçeği ancak o gün anlamıştır.Doğusuyla, batısıyla, güneyiyle, kuzeyiyle bu işgale karşı çıkmış ve silaha sarılarak düşmanları yurtlarından atmıştır. Dün olduğu gibi bugün de bu yüce milleti parçalamaya, yıkmaya çalışan dış mihraklı iç güçler vardır. İşte Abdulkadir Güler gibi hocalarımız ve yazarlarımız sayesinde bu yıkıcı güçlere karşı düşünce ve güç birliği oluşturuyor, gençlerimizi motive ediyoruz. Güler bu yıkıcı güçlere karşı yapıcı ve birleştirici kitaplar yazmış, onları aydınlatmaya çalışmıştır.
Abdülkadir Güler, bir romancı, öykücü değildir. Yapıtlarının özünde hayalden kuramsal edebiyattan daha çok gerçekçi ve ideolojik düşünceler vardır. Şiirleri, didaktik bir yapıda olup öğretici ve eğiticidir.Yapıtlarının çoğunluğunu araştırmaya dayalı biyografiler oluşturur. Ülkemize emek vermiş saygın insanlarımızın biyografilerini yazarak onları hem ölümsüzleştirmiş ve hem de halkımıza tanıtmıştır. Güler, ne yazık ki böyle bir makaleye sığamayacak kadar büyük bir yazar, gönül dostu ve sanat adamıdır. Kendisine 50. sanat yılında başarılar dilerken daha nice sanat yılları dilerim. Sözlerimi değerli yazarımız İlhami Bekir Tezin şu mısraları ile bitirmek istiyorum:
Atatürk derdi ki:
Gittikçe iyileşen dünya da
Mutlu dünya uluslarıyla bir arada
Daha mutlu olmak için
Yarış gerek,
Yurtta barış,dünyada barış gerek.
Bir barış ve dil adamı olan Güleri ben bir Atatürkçü Düşünce ve Dil adamı olarak tanıdım. O da yaşamı boyunca bu ilkeye bağlı kaldı. Yazıma Atatürkün bir tümcesi ile başlamıştım. Yine onun bir tümcesiyle bitireceğim. Çünkü, Harran da bir Atatürk çiçeği şairine böyle bir cümlenin yakışacağına daha çok inanıyorum. Bu vatanı ve gençleri biz öğretmenlere emanet eden yüce insan Atatürk şöyle diyor:
Ulusal duygu ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin ulusal ve zengin olması,ulusal duygunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki bu dil bilinçle işlensin.Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.
Abdülkadir Güler, Atatürke, vatana ve ulusa saygı ve bağlılığını yazıları ve yaşamı ile ortaya koymuş, Sökeye ve Sökelilere hizmet vermiş usta ve kariyer sahibi bir eğitimci yazarımızdır. Kendisine uzun ömürler ve başarılar dilerim. 50. sanat yılın kutlu olsun.