27 MAYIS DEVRİMİ ve SEÇİM BARAJI...

FARUK HAKSAL

İleri demokrasi mi?

Haydi buyurun parlamentoya ve hemen yüzde 10 seçim barajını kaldırın!..

Hayır yapmazsınız…

Çünkü gerçekte milli iradeye inanmayan bir misyonun mirasçılarısınız…

Yüzde 10 seçim barajı nedir?

Milyonlarca oyun bilerek ve isteyerek çöp sepetine atılmasıdır.

Yurttaş iradesinin sıfıra indirgenmesidir, hiçe sayılmasıdır.

27 Mayıs Devrimi’nin Türk demokrasisine armağan ettiği en önemli olgulardan birisi de, bir tek yurttaşın iradesinin dahi çöp sepetine atılmasına imkân tanımayan bir sistemin yerleştirilmiş olmasıydı.

Seçme hakkına sahip olan her yurttaşın kullandığı oyun bir değeri vardı.

Büyük balıklar küçük balıkları yutamıyordu…

Her düşünceye saygı duyuluyordu ve parlamentoda temsil edilmesine izin veriliyordu.

İşte gerçek demokrasi buydu.

Ve bu gerçekten demokratik sistemi bu ülke halkına bahşeden de 27 Mayıs Devrimi’ydi…

Diyelim ki ben, bir yurttaş olarak A partisinin söylemlerini, ideolojisini ve programını benimsiyorum.  Eğer bu ülke gerçekten demokratik bir ülke ise, bu düşünceler benim adıma parlamentoda temsil edilerek dile getirilecektir!..

Bir yurttaş olarak benimsediğim bu iradenin yok sayılarak, çöpe atılması demokrasi kavramının neresine sığdırılabilir?..

Ben A partisinin düşüncelerinden yanaysam, B partisine oy vermek zorunda bırakılmamın gerekçesi ne olabilir?..

Böyle bir gerekçe nasıl “ileri demokrasi” olarak savunulabilir?

Bu ülkeyi yönetmek adına koltuklarına kurulan kişiler sandığa gitmeyi ret eden milyonlarca seçmenin niçin böyle bir tepkinin içinde olduklarını sorgulamaları gerekmez mi?..

Diyeceksiniz ki,

- Gerekmez… Çünkü onlar böyle bir sorgulamaya başvurmadan da bu sorunun yanıtını biliyorlar…

Doğrudur. Siz haklısınız.

Suyun başına oturarak sadece kendi küplerini doldurmakla meşgul olanların kendiliklerinden yanaşacakları bir uğraş değildir bu…

Ne iktidar partisi ve ne de ana muhalefet partileri, kendilerinden daha az oy olan partilere kendi koltuklarından bir pay vermek istemezler…

Siyaset adamlarının bu bencil ve çıkarcı tavrını kolayca anlamak mümkündür.

Ama bu tavrı anlamak, bu partilerin “gerçek” demokrasiden söz ederken sergiledikleri gerçek olmayan tavırlarını değerlendirmemize de engel değildir…

Çünkü anlamak başkadır, anlayışla karşılamak başkadır.

27 Mayıs’ın yurtsever kadrolarının bu türden endişeleri yoktu…

Onlar politikayı bir geçim meşgalesi haline getirmemişlerdi.

Tek dertleri, ortadan kaldırılmasına çeyrek kalmış olan demokratik rejimi yeniden rayına oturtmak ve millet iradesinin tam olarak TBMM’ye yansımasını sağlayacak yasal düzenlemeleri egemen kılmaktı…

Çünkü kişisel bir çıkar ya da hedef göz etmeyecek kadar ve bu ölçüde yurtseverdiler…

Türkiye’nin bu gün yaşamakta olduğu süreçte 27 Mayıs Devrimi’ni yaratan kadrolara bu kadar saldırılmasının temelinde yatan gerçek neden, işte bu nitelikli yurtsever tavrın, kısa bir dönemde olsa, ülkeye egemen olmasıdır