FARUK HAKSAL
ŞARK KÜNDESİ
Gelmiş geçirmiş, ununu ipe serpiş düşünceli bir adam Kılıçtaroğlunun Zonguldak konuşmasını izliyordu televizyon ekranından.
Yüzü hoşnuttu.
Ancak gergindi.
Ve alnının kırışıklarında ince eleyip sık dokuyan düşünce izleri vardı:
İnce kısık bir ses yavaşça dökülüyordu dudakları arasından.
Şöyle diyordu:
Kılıcın kınında dursun Kılıçtaroğlu
Sen çekicini salla; iş yap; iş!..
Kılıçtaroğlu ekrandaydı.
Recep beye veriyordu; veriştiriyordu
Düşünceli adamın kısık sesi ile dile getirdiği düşüncelerini duyamıyordu
Kılıçtaroğlu, ardından kendisini iteleyen rüzgârın gücü ile veriyordu
Veriştiriyordu. Bir sallıyordu kılıcını Recep Beye
Pir sallıyordu!..
Siyasette kavga, didişme ortamından mücadele düzeyine çıkartılmalıdır
Halk lider koltuklarında oturanların birbirleri ile dalaşmalarından bıkıp usanmıştır.
Halk siyasetin, ekmek ve aşın adaleti, üretimin yaygınlaştırılması ve işsizliğin ortadan kaldırılması için yapılmasını istemekte; hatta talep etmektedir.
Kılıçtaroğlunun Kurultay konuşması bu nedenle beğeni kazanmıştır.
Kılıçtaroğlu bu nedenle kısa sürede halkın umudu durumuna yükselmiştir.
Demek ki Kılıçtaroğlu, bu yolda devam etmek zorundadır.
İş, ekmek, adalet ekseninde siyaset yapmayı kişiliğinin içine sindirmeli ve bir yöntem olarak partisi içine yerleştirmelidir.
Baykalvari polemikçilik ne kendisine ne de bu ülkeye hiçbir yarar getirmeyecektir.
Recep Beye, recep diyerek biçtiği kaftan yerindedir
Yapılan niteleme nazik ama gerçekçidir
Dolayısıyla Recep Bey, sarmalandığı kaftan içinde siyasi kaderine terk edilmeli, ona karşı didişmeyi öne çıkaran bir muhalefet değil; [tam tersine] somut verilerden kalkan, halkın yaşamından damlayan gerçekçi ve ağır başlı bir duruş sergilenmelidir.
Siyasetin liderleri, birer yağlı güreş pehlivanı olmadıklarını anlamak zorundadırlar
Recep Beyin ağzının payını vererek halkın önderi olunmaz
Toplumun reel taleplerinin gerçek ve inandırıcı birer savunucusu olarak o toplumun lideri, önderi ve idolü olunabilir
Kılıçtaroğlunun burçlarına bayrağını dikeceği yer Ankara Kalesidir
Kırkpınar çayırı değil
Ve bilindiği gibi, yağlı güreşte rakibinin kolunu, omzunu, bacağını kolaylıkla tutup, gücünüzü kullanamazsınız.
Zemin yağlıdır, kollar, bacaklar yağlıdır kayar
Yağlı güreş kaypak bir zemin üzerindeki nafile bir itişmedir, çekişmedir
Oysa Kılıçtaroğlundan beklenen itişip, kakışmadan minderin ortasında yere basmak
Ve rakibini şark kündesine getirerek, bu ülkenin omurgasına yerleştirdiği köprüleri çökertmektir
Evet, hemen itiraz etmeyin Şark Kündesi kavramına
Doğudan parlayan demokrasi ve bağımsızlık meşalesinin geleneksel kültürümüzle kaynaşarak oluşturduğu çağdaş bir aydınlığın ürünüdür şarkın kündesi
Bu künde, Recep Beyin şahsında, Batı emperyalizmini [er veya geç, ama mutlaka] deliğe süpürecektir!..