E. TURGUT TEKİN
POLİTİKA SABIR ISTER!
I5 Ağustos 2008 tarihinde, resmen Devlet Memurluğundan emekliye ayrıldığım günden itibaren, birkaç saygın partiden davet aldım. "Gel, birlikte çalışalım, "diyorlardı. Hepsine nazikçe teşekkür ettim ve onlara, "Ben, gazetecilik ahlakı ile yetiştim. Kendi partim bile olsa, yanlışlarını gördüğümde tahammül edemez ve yazarım. Bu da beni parti disiplini dışına iter ve partime ihanet etmiş gibi algılanırım. Onun için, bırakın ben bağımsız, tarafsız bir gazeteci olarak köşemde kalayım." Çoğu da beni bu görüşümden dolayı taktir ettiler. Ben de hep öyle kalmayı yeğledim. Öylede kalacağım. Geçenlerde bir AK Partili kardeşim yanıma geldi ve şöyle dedi:
- Hocam, özür dilerim. Gıyabında çok arkandan konuştum. Ama geçen günkü yazını okuyunca gözlerim yaşardı. Partime, Teşekkür ediyorsun". Biran durakladım ve sonra hatırladım. Çine Barajı için ayrılan ödenek dolayısı ile AK Parti Hükümeti'ne ve bu ödeneğin ayrılmasında emeği geçenlere gerçekten teşekkür etmiştim. Şimdi de bu teşekkürümü yineliyorum. Niye, burada önemli olan Söke'ye ve Sökeliye hizmettir. Her kim olursa olsun, düşmanım dahi olsa, ben ülkeme, halkıma hizmet eden, ona zarar vermeyen herkese teşekkür ederim. Bu bizim için bir insanlık borcudur.
Geçen yıl, "Ağaçlı Yolu Köprüsü"nü yazmıştım. Sayın bakanım sahip çıktı ve bakanlığından ikiyüz binlira çıkardı ve köprü yapıldı. Bugün, gidin o çevreyi görün. Ne kadar güzel ve rahat bir geçiş sağlıyor. Sayın kaymakamızla bir yazışma söz konusu oldu. Köprünün gecikmesine sitem etmiştim. Şimdi ise Köprünün hizmete açılmasından dolayı teşekkür ediyorum. Sebep, bir hizmet tamamlanmış Sökeli'nin hizmetine verilmiştir. Ne bakan ve ne de kaymakam, bu hizmeti alıp başka yere götürecek değildir. Milletin parası, milletin hizmetine verilmiştir. Bugün pazaryeri, Yenikent Masal Kahramanları Parkı, Bedesten Çarşısı, Otoparklar az hizmet değildir. Elbette halkımızın arzusu daha iyilerini istemektir. Halk ister, politikacı yapar. Eğer yapamıyorsa, benim gibi o makama talep olmaz. Çekilir köşesine ya benim gibi yazarak, ya da susarak halkına hizmet eder. Bugün sadece Söke'de değil, Türkiye genelinde politikada bir çalkalanma var. Bu CHPde olduğu gibi,AKP'de de var. Söylentiler doğru ise, Abdullatif Şener, bir parti kuracakmış ve şu andaki milletvekillerinin yarısını alacakmış! Söylenti gerçekleşirse, Ak Parti hükümeti düşer. Doğru olur mu, olmaz mı? Onu ancak bize zaman gösterecektir. Tarihte böyle bölünmeleri yaşamıştık. Çünkü Yeni Şafak Gazetesi, Abdullatif Şener'i bir zamanlar göklere çıkarırken şimdi yerden yere vurmaya bir gölge gibi takip etmeye başlamış! Acaba neden? Demek ki ateş olmayan yerden duman çıkmıyor. Eğer duman varsa, ateşte var demektir. CHPnin çiçeği burnundaki yöneticileri, basına tahammül edin. Hukuk gibi basın da bir gün size de gerekir. Akıllı politikacılar, basını karşısına almaz, yanına alır. Ben, birçok kurum ve kuruluşun basın yemeğine, kahvaltısına katılmıyorum. Nedeni şudur: Yediğim bir lokma ekmeğin hatrı için, binlerce insanın hakkını çiğnemeyeyim diye.
Gerek gazeteci ve gerekse politikacı gerçekçi olacaktır. Geçenlerde bir yazı yazmıştım. "Devlet Memurluğu Ciddi Bir Görevdir" diye. Hemen ses getirdi. Diğer bir gazetede, aynı kurumdan dumanların yükseldiğini okuduk. Demek o kurumda vatandaşlara karşı yapılan bir saygısızlık vardı ki, o sesler yükseldi. Olmasa olmazdı. Bugün politikacı ve gazeteci, kişisel sorunlarını bir kenara atarak, halk sorunlarına karıştırmıyacaktır. Halkına, partisine ve gazetesine zarar veriyorsa ne yazsın ve ne de konuşsun. Çünkü, kendi adına değil, halk adınadır. Halka zarar vermekten, kurumları yıpratmaktan herkes kaçınmalıdır. Ama eğer sorun varsa da, hep birlikte o sorunu çözmek gerekir. Geçenlerde, Ticaret Odası Başkanımız Sayın Süleyman Toyran ziyaretime geldi. Daha önce ben, Ticaret Odası'nın yaptırdığı anketi tenkit etmiştim. Ticaret Odası iyi niyetle bu anketi yaptırmıştı, ama anket biraz kullananlarca çarpıtılmıştı. Benim tenkidim bu çarpıtmalara idi. Ama, buna rağmen anket hedefine ulaşmış, bazı kurum ve kuruluşlara mesajlar vermiş iyi yönde kararlar aldırmıştı. Gazeteler de öyledirler. Kurum yetkilisinin göremediklerini görür, eleştirerek ortaya koyarlar. Kurum yetkilisi bunu araştırır, aksaklıkları giderir. Çünkü bir amirin herşeyi denetlemesi olanak dışıdır. Ancak, ona uyarı gelirse farkında olur. Onun için eleştiri, kötü değil iyidir. Ama gerçekçi olmak kaydı ile. Politikacı konuştuğunu, gazeteci yazdığını, görevli yaptığını bilmek kaydıyla" güzeldir. Çünkü Politika Sabır ister.