PAZAR GÜNCESİ

 

* bugün pazar./bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar./ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak/bu kadar mavi/bu kadar geniş olduğuna şaşarak/kımıldamadan durdum. sonra saygıyla toprağa oturdum,/dayadım sırtımı duvara./bu anda ne düşmek dalgalara, bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım./toprak, güneş ve ben.../bahtiyarım...

* Nazım Hikmet Pazar gününü anlatan, dünyanın en güzel şiirini yazdığında, ülkesinin bugün yaşadıklarını kuşkusuz imgeleyememiştir bile.

* Biz ağaçları tartışa dururken, orman akıl almaz bir hızla tükenişini sürdürüyor. Ülke büyük bir silkinişi beklerken zaman kendi mecrasında akıp gidiyor. Her şeye karşın bize umudu büyütmek düşüyor bu günlerde…

* Yerelde süren karmaşa, ülkede yaşananların izdüşümü gibi… Oysa bugün birlikteliğe daha çok gereksinimimiz var. Çok yakında kişisel çıkarlar değil de  aklıselim galip gelecektir umarım…

 

BUGÜN PAZAR

– KİSİR KARPUZ FESTİVALİ-

* Beklenmedik bir anda gelen çağrıyla (Nimet İncedal arkadaşıma teşekkür ederim) Kisir Köyü Karpuz Festivaline konuk oldum. Oldum olası sevdim köy etkinliklerini ve keyifle katıldım. Güzel anılarla döndüğüm etkinliklerden; Karakaya Şenlikleri, Serçin Yılan Balığı Günleri, Güllübahçe Meandros etkinliği, Avşar Leyleklere Sahip çıkma etkinliği, Kirazlı Köyü Kiraz Festivali)

* Kisir Köyü’nde Karpuz festivalinin ilkini tüm naifliği ve içtenliğiyle izleme keyfini yaşadık Pazar günün. Muhtarın ve eşinin yapmacıksız konukseverliği ve ilk olmasının acemiliğiyle paylaştığımız birkaç saatlik güzelliği anı dağarcığımıza ekledik. GDO’suz organik tarımı, ülkemizin tarımdan vazgeçemeyeceği gerçeğini ve bir zamanlar kendi kendine yeten dünyadaki 7 ülkeden biri olduğumuzu, tarımın nasıl ihmal edildiğini, nereden nereye nasıl gelindiğini   köylü arkadaşlarla konuştuk. Söke Milletvekili M. Lütfü Baydar’ı orada da görmek bizi sevindirdi. Sunulan ikramları, peynir ve karpuzları keyifle yedik. Grubumuzdaki çağdaş yaşamın vazgeçilmez annesi,  Meral teyzemizin hoşsohbeti de güne bir ayrı anlam kattı.

 

KENT MEKANLARI

BÜYÜK PARK

*Bir kentin kalitesi sahip olduğu mekanlar ve sosyal alanlarla belli olur. Söke’nin adeta akciğerlerinden biri olma özelliğini taşıyan büyük parkta uzunca bir süredir “şükür yürüyüş”lerine katılıyorum. Gerçekten değeri bilinmesi gereken özgün yerlerden birisi burası. Çiçeklendirme ve bakım konusunda tam kalite tutturulamamış olsa da cennetten bir köşe gibi. İnsanı günlük stresten uzaklaştıran, kuş sesleriyle ve doyumsuz yeşilliğiyle oksijen deposu. Onarım bekleyen köşeleri ve elden geçirilmesi gereken oturma yerleri en azından boyanmayı bekliyor. Ama  kullanıcı sakinlerin temizlik konusunda pek de özen göstermediğini gözlemliyorum. Çocuk bahçesindeki  ve spor aletleri köşesindeki yoğunluk, bu yerin çevre sakinleri için önemli bir gereksinmeyi karşıladığı bir gerçek… Bence bahçe bakımı ve park içindeki görüntü kirliliği biraz daha titiz bir çalışmayla istendik düzeye ulaştırılabilir.

 

CAFE ROSE

* Kentin göbeğinde büyük bir sosyal ihtiyacı karşılayan bedesten içindeki bu mekan,  personelinin güler yüzlü ve ölçülü hizmetiyle konuklarının güzel saatler geçirmesini sağlıyor. Dostların buluşma noktası, kentte büyük bir boşluğu dolduruyor. Havuz başında keyifle içilen birkaç bardak çay gerçekten insanın günlük yorgunluğunu gideriyor. Gediklisi olduğum Cafe Rose’a uğramadığım günler gerçekten bir eksiklik hissediyorum. Orada havuzun başında okuduğum kitaplardan daha büyük keyif alıyorum. Eğer hiç gitmedinizse, havuz başında bir çay içmenizi tavsiye ederim. Ama havuzun insanı serinleten akarcası, eksikliği duyulan  kırmızı küçük balıklarla tamamlanırsa daha da bir canlılık katacaktır mekana…

 

SÖKEBEY

* Geçtiğimiz günlerde katıldığım Fransızca Kursu nedeniyle varlığından haberdar olduğum ve işlevselliğini tanıdığım,  semt evi SÖKEBEY belediyemizin hizmete açtığı bir sosyal mekan. Çok kısa bir sürede bir çok kursa ev sahipliği yapan bu yerde geçtiğimiz günlerde bir de sergi açıldı. El emeği göz nuru gerçekten yaşama değer katmayı ilke edinmiş kurs öğretmenimiz Ece Malkoç hanım ve kursiyerleri gerçekten iğneyle kuyu kazar gibi sonsuz bir sabırla yarattıkları kırk yama ve keçe ürünlerini  meraklılarıyla buluşturdular. Serginin  gördüğü ilgi de takdire değerdi.

*Bir de Merkezin Sorumlusu Belgin Devran Hanım’ın  çalışma azmine ve  bitimsiz enerjisine gerçekten hayran olmamak elde değil. Bulunduğumuz düşünce paylaşımlarında hayata bakış açıları ve olumlu yaklaşımlarıyla gerçekten, adamına iş değil de işe uygun insan görevlendirme isabetliliğinin diğer tüm alanlarda da gerçekleştiğinde kalitenin nedenli yükseleceği gerçeğini bir kez daha gözlemledim. Ve bunları sizlerle  paylaşmaktan sevinç duydum…

“HER ŞEY 

DAHA GÜZEL  BİR SÖKE İÇİN”             

Esen kalınız…

Önceki ve Sonraki Yazılar