ÖMER KARAKAŞ: BÖYLE BİR VİCDANSIZLIK OLMAZ
Aydın Milletvekili Ömer Karakaş TBMM'de bir konuşma yaptı.
Karakaş'ın kürsü konuşması şöyle:
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında burada sizlere hitap ederken "yerel halkın değerli milletvekili" diyerek ironi yapacaktım ancak inanın bu ironiyi söylemeye dahi dilim varmadı çünkü maalesef "yerel halk" kelimesinin hem bu devletin önemli bir Bakanı hem de ana muhalefet partisinin bir belediye başkanı tarafından kullanılması benim gibi millî duruşu olan birçok insanı rahatsız etmiştir. Nedir yerel halk? Bir ülke işgal edilmişse işgal kuvvetleri tarafından o ülkede yaşayan milletten bahsedilirken "yerel halk" diye bahsedilir. Değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti devleti işgal edildi de bizim mi haberimiz yok? Anayasa'nın 66'ncı maddesinde "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür." der. Yine, Sayın Bakan Şimşek sadece Türk milletine "yerel halk" demekle kalmamış, atalarımızın canlarıyla kanlarıyla sulayarak bize emanet ettiği bu vatanın asli unsurunun sığınmacılar yani Suriyeliler olduğunu söylemiştir. Eğer Suriyeliler bu toprakların asli unsurlarıysa biz bu ülkede neyiz arkadaşlar? Böyle bir Türk düşmanlığı ve ihanet olur mu? Türkiye Cumhuriyeti devleti hür ve bağımsızdır, Misakımillî sınırlarının içinde yaşayan halkın tamamı da Türk milletidir; bunu herkes böyle bilmek zorundadır.
Değerli milletvekilleri, şimdi, Maden Kanunu'na geçmeden önce sabah yaşadığım, gerçekten de çok üzüldüğüm, üzücü bir olayı anlatmak istiyorum. Bugün sabah, benim de Komisyon üyesi olduğum İçişleri Komisyonu olarak Endonezya'dan 9 milletvekili ve birçok bürokrattan oluşan bir heyeti misafir ettik. Bu ziyaret sırasında.... Ki öncelikle şunu belirteyim: Endonezya dünyanın en büyük ada ülkesi, yüz ölçümü bizim yüz ölçümümüzün 2,5 katı, nüfusu 375 milyon ve yüzde 87'si Müslüman. Bunu niye söylüyorum? Biraz sonra anlayacaksınız. Komisyon Başkanı gerçekten FETO, PKK-PYD, DEAŞ ve Gazze'de devam eden katliam ve soykırımlarla ilgili olarak güzel bir konuşma yaptı sonrasında ise Endonezya Heyet Başkanı konuşmasında şunları söyledi: "Özellikle Filistin meselesi konusunda biz yıllardır Türkiye'yi mihmandar bir ülke olarak görürdük ancak son dönemde Gazze'de yaşanan olaylar neticesinde Türkiye'yi çok yetersiz ve sönük gördük ve Gazze halkı soruyor: 'Türkiye nerede?'" diye. Konuşması bittikten sonra ben söz aldım ve kendisine şu soruyu sordum: Sayın Başkan, burada bir tercüme hatası mı oldu acaba yoksa biz doğru mu anladık? Eğer biz doğru anladıysak biz Gazze konusunda Türk milleti ve devleti olarak çok hassasız ve her platformda bu konuyu dile getiriyoruz, eğer yanlış anlamadıysak tercüme hatası da yoksa demek ki biz kendimizi dünyaya çok iyi ifade edememişiz ve burada da öz eleştiri yapmamız lazım. Ancak, daha sonra Komisyon Başkanı tekrar söz aldı, dedi ki: "Hayır, yanlış anlamadınız. Şimdi, özellikle Gazze konusunda biz İsrail'le uzun yıllardır tüm diplomatik ilişkilerimizi kesmişken siz Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak açık ve aleni olarak ticaret yapıyorsunuz ve Gazze halkı bunu soruyor, Endonezya halkı bunu soruyor 'Neden Türkiye böyle bir tutum sergiliyor?' diye."Tabii, bu cevap karşısında "Evet, çok net bir şekilde anlaşıldı Sayın Başkan." dedim ancak aldığım bu cevap karşısında hem çok üzüldüm hem de çok utandım. Yaklaşık 10 bin kilometre uzaklıktaki Endonezya halkının Türkiye hakkındaki bu düşüncelerinin değerlendirilmesini siz değerli milletvekillerinin ve büyük Türk milletinin takdir ve vicdanlarına bırakıyorum.
Burada görüşülmekte olan kanun teklifiyle ilgili de bir şey söylemek istiyorum. İki ay önce getirdiniz, İliç'te bir kaza oldu, facia oldu; geri çektiniz. Bugün saat üçte bir Araştırma Komisyonu açıldı; daha Komisyonun raporunu bile beklemeden, neticesini okumadan siz bu kanun teklifini buraya getirip geçirmeye çalışıyorsunuz. Böyle bir samimiyetsizlik, böyle bir vicdansızlık olmaz.
Hepinize teşekkür ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.