NİÇİN HELVA YAPILAMIYOR?..

Un var mıdır?

Vardır.

Ya şeker?..

İstediğinizden daha çok.

Peki niçin bu ülkede bir türlü helva yapılamamaktadır?..

Türk aydının sorgulayarak bir sonuca ulaşması gereken birincil sorun bizce budur.

Karşıda koskoca bir emperyalist güç bulunmaktadır. Doğru.

Paraları, pulları, medyaları ve kazandıkları mevzilerin avantajları vardır. Bu da doğru.

Peki, 1919 yılının koşullarında un var mıydı?..

Yoktu. Millet fakir düşmüştü ve yıllarca süren savaşlardan bıkmış, usanmıştı.

Şeker var mıydı?

Hayır o da yoktu. Ordu dağıtılmış, padişah karşı safa geçmiş ve ülke işgal edilmişti.

Ama bugün olmayan bir şey vardı 1919’un Mayıs ayında Samsun’da…

Mücadelenin tepesinde kurmaylık bilgi ve tecrübesi ile liderlik vasfı olan, halka güven telkin eden bir lider vardı!..

Lider hakkında idam fetvası verilmişti.

Lider, iki adım attıktan sonra apoletlerini sökmek zorunda bırakılmıştı. Hiçbir rozeti, makamı ve unvanı yoktu…

19 Mayıs 1919’da seçim yapılsa, [örneğin] barajı dahi geçemezdi…

Ama tarihsel koşulların doğru tahlilinden doğan bir stratejisi vardı...

O stratejiye uygun adımlar atılmasını sağlayan taktiksel yaratıcılıkları vardı.

Halka inancı vardı.

Halkı örgütleme ve yönetme yeteneği vardı.

Halka güven veren sağlam bir kişiliği vardı.

Vatanseverlik, iyi niyet, yüreklilik ve samimiyet gerekli şeyler ve mutlaka bir liderde olması gereken nitelikler.

Ama kurmaylık zekâsı, ama kurmaylık bilgi ve tecrübesi… Ve bu bilgi ve tecrübeyi doğru zamanda ve doğru yerde hayata geçirme becerisi yoksa ya da yeterli değilse hiçbir menzile ulaşılamıyor, gerçek zaferler kazanılamıyor.

Bu nitelikler başarının olmazsa olmaz bir şartı…

O olmazsa, hiçbir şey olmuyor.

O olmazsa liderlik vasfı kazanılamıyor.

O olmadan ileriye bir adım bile atılamıyor.

Unun ve şekerin hem de bol olarak her yerde bulunması ve bu ortamda helva yapmak için ortaya çıkan birilerinin de mutfakta bir şeyler yapıyor olması, belki helva yapılacağını uman birkaç nitelikli insanın ilgisini çekebilir, ama helvayı lezzetli kılmaz, kılmıyor…

Helvayı lezzetli kılacak olan şey, var olan un ve şekeri, bilgi ve becerisini işin içine katacak olan aşçının ustalık derecesidir; liderli vasfıdır; kurmaylık bilgi ve tecrübe birikimidir.

Değişen rüzgârlara göre yön değiştirip, yalpalamadan yol almasını bilip becerebilen, ülke ve dünya koşullarını kurmaylık zekâsı ile çözümleyip, bu çözümlerden kitlelerin rotasını ve eylem planının esaslarını oluşturabilen bir liderlik…

İşte ülkemizin ihtiyacı olan şey gerçekte budur…

Yani bir “usta”… O unu ve şekeri ziyan etmeyecek bir aşçı!

Gerçek bir lider!..

Ve bu liderin tabandaki gücünü oluşturan, parti içi demokrasinin değerinin bilincinde, yetkin bireylerden oluşan gerçek bir örgüt…

Önceki ve Sonraki Yazılar