ABDULLAH ZİYA KABAK
NAMLUNUN UCUNDAKİ DEMOKRASİ
Her yılbaşında olduğu gibi bu yılbaşında da yeni yıla girmenin sevinç naralarını atarken, ruhsatlı-ruhsatsız silahlar patlamıştır. Herkes geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yılda da silah seslerini duymuşlar, -duyduğu halde duymazlıktan gelerek; Ülkede demokrasi var deyip sineye çekmişlerdir.
Ülkenin bazı kesimlerinde gerçek demokrasi özlemi çekilirken, bazı kesimlerinde hâlâ silah sevdalılığı sürmektedir. Düğünlerde, eğlence yerlerinde kravatın takım elbisenin aksesuarı olduğu gibi, tabanca da bel kemerin aksesuarı olmaktadır. Bu tutkuyu körükleyenlerin başını TV dizilerinin çekiyor olması, başlı başına bir hezimettir. Her dizi, silah gölgesinde pirim yapmaktadır. Bu silah tutkusu bayanlara da sıçramak üzeredir. Bu durumda insan, ister istemez Türkiye nereye gidiyor? diye durumu sorgulamaktadır. Doğru, nereye gidiyoruz?
Yılbaşı gecesinde acaba kaç yurttaşımız zarar görmüştür? Bu soruyu bayramlarda da kendime defalarca sormuşumdur. Acaba bu bayramda kaç kişi kazalarda ölecektir diye. İster kabul edin ister etmeyin, Türkiyenin bireysel silahlanması, bin sekiz yüzlü yıllarıdaki Amerikanın kovboy memleketi olduğu yıllarını anımsatıyor. İnşallah yeni hazırlanmakta olan anayasada bu silahlanma sevdası yasalar çerçevesinde durdurulur. Yoksa kemerde sokulu aksesuar, daha çok canlar alacaktır.
Gerçek gazetesi okuyucularının ve tüm insanların yeni yılını kutlarım. Her şey gönlünüzce olsun.