FARUK HAKSAL
MESLEK LİSESİ ÜNİVERSİTELER
Eskiler, eski kavramı üzerine ilginç bir saptama yapmışlar:
Eskiye rağbet olsaydı, Bit Pazarına rahmet yağardı...
- Eskinin, zamanın ya da çağın gerisine düşmüş olmasını ve bu yüzden de değerini yitirdiğini çağrıştıran eski deyimle nispi bir değerlendirme bu
Ama gün, dün değil
Yaşamakta olduğumuz gibi, bugün.
Eski, artık [ve ne yazık ki] çağın gerisinde değil.
Bugünün gerçeği, [maalesef] eski günlerin ilericiliğini aratır durumda.
Bugün dünden geride kaldığı için, eskiye rağbet yeniden artmış, eskinin eskimemiş değerleri yeniden değer kazanmış durumda
Örneğin, üniversiteler
Adı üniversite, kendisi ise, [gerçekte] uzatılmış-lise
Profesörlerin çok büyük bir çoğunluğu, kafalarına makyaj yapılmış lise mollaları
Eskiden profesör demek, bilim adamı demekti
Üniversitede derse bilim adamı girer, öğrenciye dersi yardımcıları ve [çok gerekli bulduğunda da] hocanın bizzat kendisi anlatırdı.
Ders anlatmak, sözün gelişi
Dersin konusu, bilgisi ve çerçevesi zaten kitaplarda var
Profesör niçin kitaplarda yazanları, bir papağan gibi sınıfta tekrarlasın?..
Üniversite sınıflarında profesörle [bilim adamı ile] öğrenci [bilim öğrenmek isteyen kişi] yüz yüze gelir, birlikte bilimin ilk basamaklarına ayak basılır, bilim sevgisi ve bilim mantığı hocanın kişiliğinden, olaylara bakış tarzından, kullandığı bilimsel yöntemin işlevlerinden öğrencilere doğru usul usul akar ve böylece aydınlanmanın tohumları atılırdı.
Üniversite bu idi!..
Üniversite bir meslek okulu asla- değildi. Bir mesleğin nasıl icra edileceğini öğrenme tezgâhı değildi.
Siyasi iktidarın tayinler-atamalar yolu ile sağladığı sıradan bir arka bahçe değildi
Türkiye bugün, içinde bulunulan koşullara ve bu koşulların dayattığı, birbirinin fotokopisi insan profillerine varıp, sıfırı tükettiyse eğer, bu korkunç kaderin temelinde, yurdun her köşesinde mantar gibi türeyen üniversite adındaki meslek okulu-liselerinden mezun olan kişilerin kültürel durumun önemli bir payı bulunmaktadır.
Eksik kültür, yarım-aydına gebedir
Yarım-aydın denen tip ise, işte bu meslek-lisesi biçiminde işlev gören üniversitelerde bolca sayıda yetiştirilmektedir..,
Doğal olarak bu kültür karmaşasını kendi çabaları ile aşan çok sayıdaki genç-aydınımız sözümün dışındadır.
Ama yumurta tavuktan, yarım-aydın üniversiteden ve tavuk [yine] yumurtadan çıkarken,
Ziya Paşanın ünlü sözü kulaklarımızda çın çın ötmektedir:
- Tahsil cehaleti alır; eşeklik baki kalır!..