MESELE, ZURNAYI ELE ALMAKTA…

Çevrelerine Hükümet’in gözlüğü ile bakan “profes yonel kadro” özelleştirmelerin ekonomimize büyük katkı sağlayacağını ileri sürüyordu.

Bir an için hak verelim bu muhterem uzman kadroya ve soralım:

1.- Peki, sata sata satacak bir şeyin kalmadığı içinde yaşadığımız bu süreçte, ekonomiye nasıl ve nereden bir yama yapacaksınız?..

2.- Haydi bu yama sorunu da şimdilik geçelim… Ama bugün özelleştirilmelerin yapılmasının temel nedeninin ekonomik katkı sağlamak olmadığı da apaçık ortaya çıkmış durumdadır…

Özelleştirmelerle pazarlanan devletin en önemli kaynak yatırımları haraç mezat [değerlerinin çok altındaki rakamlara] satılmıştır…

Demek ki, temel hedef, devletin bütçesine katkı sağlamak, delinen ekonomik sisteme yama yapmak değildir!..

Çünkü eğer böyle bir hedef samimiyetle benimsenmiş olsaydı, söz konusu ekonomik kıymetlerin gerçek değerlerine satılması yönünde özenli davranılır, direnç gösterilirdi…

Hayır!.. Asla böyle olmamıştır…

Üç kuruşa satılan bir devlet kurumu, üç ay sonra üç bin kuruşa alıcı bulmuştur!..

Peki, niçin ve nasıl böyle olmuştur?

Parayı kim kazanmış, vurgunu kim vurmuştur?..

Bu karanlık alış-verişin hesabı sorulmadığı sürece ortada ihaleler değil, ciddi birer şaibe mevcuttur…

Acze düşmüş bir müflis bile bu kadar hesapsız ve kitapsız davranmaz, davranamaz…

Çünkü sattığı kendi malıdır.

Çünkü satılan malın bedeli ile ödenecek olan kendi borcudur.

Yani ortada “kendi”si vardır.

Ama ülkemize yaşatılan özelleştirmeler bu nitelikte değildir.

Satılanlar devlet malıdır.

Onları haraç mezat pazarlayanlar ise, bu devletin ekonomisi kendilerine [belirli bir süre] emanet edilmiş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıdır.

Ama Türk ekonomisinin kendisine emanet edildiği Sayın Bakan, aynı zamanda bir başka devletin de vatandaşıdır…

Bu kişinin iki vatandaşlığı, yani mensubu olduğu iki devleti vardır…

Bir başka deyişle, iki devletin birden vatandaşı olan kişiler için, “devlet malı” kavramı, her iki devletin mal varlığını da kapsamaktadır…

İşte bu noktada iş karışmaktadır.

Ama, özelleştirmelere karar veren mekanizma, sadece cebinde iki ayrı nüfus kağıdı taşıyan birkaç kişiden ibaret değildir.

Bu Hükümet’in çok sayıda sadece T.C. vatandaşı olan üyesi vardır.

Başbakan’ı vardır.

Müsteşarları, müdürleri, milletten vekillik almış mensupları vardır…

Ama, bu ülkenin en değerli  “devlet malları”nı kendi malıymış gibi koruyacak insanları yoktur…

İşte mesele buradadır.

Ve zurnanın “zırt” dediği yer de, işte yine bu aynı noktadır…

Yapılacak şey, zurnayı elimize almak ve abuk/sabuk zırtlamasına son vererek, güzel bir melodi çalmaktan ibarettir:

- Dağ başını duman almış, gümüş dere durmaz akar!..

Önceki ve Sonraki Yazılar