E. TURGUT TEKİN
MAKİNE İLE TOPLANAN PAMUKLARDA EKONOMİK KAYIPLARIMIZ YOK MU?
Sökede makineli tarım son yıllarda yaygınlaştı. Gazetelerde çıkan haberler doğruysa, Aydın ili genelinde 420 bin dönüm pamuk ekiliyor ve bunun 320 bin dönümü Söke Bölgesinde imiş. Evet, eskiden beri Söke Aydın ilinde en çok pamuk üreten bölgedir. İlçeler bazında da Türkiye birincisidir. Antalya Ovasında ve ne de Çukurovada bir ilçede bu kadar pamuk üretilmiyor. Çukurova Türkiyenin en çok pamuk üreten bölgesi olabilir. Ama kalite ve lif, randıman yönünden Söke Pamuğu teksitil dünyasının aranan gözde ürünüdür. Bunu teksitilciler söylemektedirler. Gerçek buysa, demek ki pamuğumuzun pazarı vardır ve kalitesi bakımından da aranmaktadır.
Öyle ise Söke pamuğunun satışına engel olan faktörler nelerdir?
Bugünkü yazımda bu konuyu işlemek istiyorum.
Şimdiye kadar elle toplama bahane ediliyor, geç kalıyor deniyor ve maliyet yükseliyordu. Şimdi ise, kuraklık bahane edilerek verim düşüklüğünden söz ediliyor ve pamukta zarar ettik deniyor. Oysa şimdi Sökede pamuk makine ile toplanıyor ve ucuza mal ediliyor. Ama üreticinin şikayeti asla bitmiyor. Türk parası değer kazanmasına ve sanayi ürünleri yüzde elli düşmesine rağmen Türkiyede her nedense kiralarla tarım ürünlerinde hiç düşüş yaşanmıyor. Ağzını açan çiftçi, Zarar ettiğini söylüyorlar Ev ve dükkan sahipleri de sanki enşasyon varmış gibi eski geleneklerine devam ediyorlar. Devlet kiracılar ile tarım sektörü üreticilerini bir türlü doyuramıyor. Zarar eden sanki hep onlar. Oysa başka dallarda birçok fabrikalar kapanıyor. Esnaf ve sanatkârlar kan ağlıyor. Dertli çok.
Peki pamuk neden pahalıya mal oluyor? Pamuk girdileri gerçekten çok mu yüksek? Pamukçu yüzde yirmi beş kâr edemiyor mu? Bunu bir yüksek ziraat mühendisi arkadaşa hesaplattırdım. Adam, Tarla, traktör ve toplama makinesi sahibi olan çitçiler yüzde kırk, tarla, traktör sahibi olan çiftçiler yüzde otuz üç, tarla sahibi olan çiftçiler yüzde yirmi beş ve tarlası olmayan kira ile ekenler yüzde on sekiz kazanıyorlar diyor. Ama arkasından şunu da ilâve etmeyi unutmuyor. Zarar ettiğini sanan çiftçiler ise işletmesinden daha fazla makineleşip borçlananlardır diyor. Sonra bu konuyu açarak anlatımına şöyle devam ediyor:
Ziraat Odası Başkanının gazeteye verdiği rakamlara göre, Söke Ovasında 320 bin dönüm arazide pamuk ekiliyor. Yine onun ifadesine göre 220 adet pamuk toplama makinesi vardır. 320 bini 220ye bölersek ortalama bir makineye 1500 dönüm pamuk alanı düşer. Günde bir makinenin ortalama 100 dönüm topladığını düşünürsek bir makine sezonda 15 gün çalışacak. Makineye verilen veya bağlanan para çok yüksek olmasına rağmen makinenin yapacağı iş süresi buna oranladığımızda çok düşük. Makine sahibi çiftçi bu açığı ne ile kapatacaktır? Demek istediğim o ki, bankaların ve makine üreticilerinin körüklemeleri sonucu SÖKE ovası gelirinin büyük bir bölümü makineleşmeye gidiyor.
Pamuk makineleri 15 gün çalışıyor ve yıl boyunca yatıyorlar. Aynı durum traktör ve ona bağlı makinelerde de vardır. Bunun nedeni Söke Ovasında plânlama ve kollektif üretim bilincinin olmaması. Makineleşmede ortak bir düşüncenin ve maddi kayıpların azaltılması yönünde işbirliği kurulmaması gibi önemli faktörler vardır. Yani işletmelerde birlik ve ortak bir üretim bilinci olmadığından maliyetin yüksek olması önemli bir problemdir. Bu ise kayıbın en yüksek boyutunu ortaya koymaktadır ve üretici henüz bunun bilincinde değildir. Bu durum ise maliyeti yükselten çiftçi gelirini düşüren önemli kayıptır. Oysa kollektif ve plânlı bir üretim ve buna bağlı makineleşme olsa idi daha verimli ve ekonomik bir sistem ortaya konacaktı. Ayrıca makineli tarımda çiğnenen, açmadan kuruyan, yere dökülen pamukları da katarsak kayıp bu yönde çok büyüktür.Şeker pancarı üreticileri, pancarı söktükten sonra, onun yapraklarını keserek hayvan yemi olarak değerlendiriyorlar. Pancarın bu yapraklarına pür deniyor. Bu pürler ise hayvan besicileri için önemli bir kaynaktır.
Aynı durum pamukta da vardı. Pamuğun üçüncü eli ellendikten sonra tarlada kalan pamuk yaprakları ile tepesi ve otlar önemli bir hayvan yemi idiler. Kasım ve aralık aylarında süt inekleri ile kasaplık sığırlar bu tarlalara bağlanırdı. Hayvanlar pamuğun geri kalan bu kısımlarını yiyerek önemli ölçüde süt ve et üretimine katkı sağlarlardı. Oysa şimdi böyle bir değer ortadan kalkmıştır. Pamuğu erken açtırmak ve yaprakları döktürmek üzere atılan ilaçlar bu önemli yem potansiyelini ortadan kaldırmakta çok önemli bir ekonomik kaynağın kayıp olmasını ortaya koymaktadırlar. Bugün Söke Ovasının o eski muhteşem ve şenlikli günleri artık yok olmuştur. Bu da hayvancılığa önemli bir darbe vuracaktır. Şu anda zaten Sökede hayvancılık ölmek üzeredir. Buradan kaynaklanan boşluğu slaj yoluyla kapatmak mümkün değildir. 320 bin dönümün verdiği açığı nasıl kapata bilirsiniz ki? İşte bugün makine ile toplamanın görünen kayıpları bunlar sanılsa da, pamuk çekirdeğinden elde edilen yağ oranlarında da düşüşlerin olacağı uzmanlarca söylenmektedir. Çünkü ilaç pamuğu erken açtırırken, çekirdeğin olgunlaşmasına ne ölçüde yansıyacağını henüz bilmiyorlar. Bu yoldaki kayıplarda ancak yağ verimleri incelenip analiz edildikten sonra ortaya çıkacaktır. Bir başka kayıpta istihdamı ortadan kaldırmasıdır. Vasıfsız olan binlerce özellikle kadın ve erkek işçilere en az iki aylık bir iş imkânı veriyordu. Genelde fakir aileler çoluk ve çocuğu ile pamuk toplamayı özlemle bekler bu yolla kış idaresini temin ederlerdi. Toplamaya verilen para yörede kalır bu insanlara önemli bir ekonomik destek sağlardı. Şimdi bu önemli kaynak makineleşme yoluyla yurt dışına akmaktadır. Bizim için lüks olan makineleşme plânsız, kollektif ve Söke gerçeklerine göre yapılmadığından önemli kayıplara neden olmuştur. Yararlı yanlarıda elbetteki vardır ama, zararı yararlarından çok daha büyüktür.