ÖZCAN PEHLİVANOĞLU
MAHİR AĞABEYİN BAĞI...
Bugünlerde Evliya Çelebi misali, dünya kazan ben kepçe olarak, Türkiyeyi ve Balkanları dolaşıyorum. Geçtiğimiz günlerde Gaziantep, Kahramanmaraş, Adana ve Ceyhan uğradığımız duraklar oldu. Muhtemelen siz bu satırları okurken, Allah nasip ederse Romanyada ve Romanya Türkleri ile beraber olacağız.
Bu seyahatlerin en önemli amacı; bizlere unutturulmaya çalışılan BALKAN BOZGUNUnu 100.Yılında gündeme getirmek ve günümüzde yaşanılanlarla, geçmişte yaşananların benzerliğini ortaya koymak ve de savaş sonucunda çıkan ağır faturayı Türk Milletine anlatmaktır.
Ancak bu seyahatler vesilesi ile benim bir dev olarak nitelediğim Türk Milletinin uyku konusundaki ısrarını da hayret ve üzüntüyle müşahede ettiğimi söylemek istiyorum.
Buna mukabil olarak da haksızlık etmemek için sayıları az da olsa uyanık ve şuurlu Türk evladına rastladığımı belirtmek isterim.
Bir de gittiğim her yerin buram buram Türk koktuğunu biliniz. Zaten anlatmak istediğim de, budur...
Seyahatimizde ilk durağımız Gaziantep oldu. G.Antep, sanayileşme konusunda almış başını gidiyor. Sabahleyin meşhur katmerle kahvaltı yaptık ve Antepin ünlü Bakırcılar Çarşısını gezerek, çarşıda bir kahve içtik. Dikkatimizi çeken şey, Gaziantep esnafının gösterdiği yakın ilgi ile bizlere yardımcı olmasıydı. Anladım ki; Gaziantepin gelişmesinin altında yatan temel faktör, esnafın müşterisine karşı takındığı bu müspet tavırlar olmuş.
Yolumuz Antepten Kahramanmaraşa doğru uzandı. Bizi orada Kahramanmaraşlılar ile Balkan Muhacirlerinin Mesut Ağa lakabını yakıştırdığı, ağabeyimiz Mesut Başkır ve kalabalık bir dost grubu karşıladı.
İki ayrı toplantıda, hem Balkan Savaşlarının 100 yılı ve Balkanlardaki Türk Soykırımı üzerine hem de Türkiye Kamu Çalışanları Vakfı (TÜRKAV)ın düzenlediği Vefatının 15. Yılında Alparslan Türkeşi Anma Gecesinde konuştuk. Bu toplantılarda şahsımıza gösterilen ilgiyi ömür boyu unutmam mümkün değil.
Bu toplantıların birinde de Arif Yücel üstadın Kuran-ı Kerim kıraatını dinledik. Arif Yücel, Allahın kelamını yine Allahın verdiği sesle öyle bir güzel okudu ki; ruhumuz o anda binlerce kez secde etti. Arif Yücel hocanın, aynı zamanda hattat olduğunu öğrenmek, bizim yolumuzu ibadete açılmış olan SULTAN ABDÜLHAMİTHAN CAMİİne yöneltti.
Bu cami benim gördüklerim içinde Cumhuriyet tarihi boyunca yapılmış en güzel camidir diye düşünüyorum. Hepinizin gidip görmesini salık veririm. Camideki işlemeler ve çiniler gerçekten görülmeye değer. Bu güzelliklerde, Arif Yücel hocanın hattatlığınında katkısı olduğunu öğrenmek ona karşı, tanımasakta muhabbetimizi ve saygımızı artırdı.
Kahramanmaraş denince biliyorsunuz akla hemen dondurma, pul biber ve işlemeli altın bilezikler gelir. Ben bunların yanına da bir de Mahir Ağbinin Bağını ekliyorum. Bu bağı gidip mutlaka görün. Bağın havası, suyu, meyvesi ve panoramik Kahramanmaraş manzarası gerçekten görülmeye değer. Mesut Başkırın bağı nerede diye sorarsanız, onu bağı da Kahramanmaraş tabiri ile Mahir Ağbinin Bağının hemen gırağında
Yolumuz devamla Adanaya ve oradan da Ceyhana ulaştı. Bizleri misafir eden Hatice ve Necati Sultan çiftini, oradaki Adanalı ve de muhacir kardeşlerimizle kucaklaşmayı unutmak olmaz. Hele Giritliler Derneğini kurmuş olan Yüksel Hançerli ile Giriti ve Giritteki acılar üzerine yaptığımız konuşmayı ve de bunları sizlerle paylaşmazsam ecdada haksızlık olur.
Son durağımızda Türk Dünyasına kucak açmış olan Ceyhan Belediye Başkanı Hüseyin Sözlünün memleketi Ceyhan oldu.
Herkesin kapı bucak saklandığı bu dönemde, Hüseyin Sözlü gerçekten yiğit bir adam. Milli Şehit Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Beyin heykelini Ceyhanın orta yerine dikmiş ve açılışını da yine bir abide adam, rahmetli Rauf Denktaşa yaptırmış. Üstelik Milli Şehidimiz Kemal Beyi de her yıl layıkıyla anıyor. Üstelik üst üste 3.kez seçilen Ceyhanın bu genç ve dinamik Başkanı, Türk Dünyasının her yerine yetişmeye çalışıyor. Çünkü bu güzel beldenin nüfusu, Türk Dünyasının her yerinden insanların bir araya toplanmasıyla oluşmuş durumda.
Adanada Mesutun Yerinde ve Ceyhanda yediğimiz Adana Kebaplarını, el yapması şalgam suyunu ve bu mevsimde Ceyhanda olan marulu ve de Kahramanmaraşta yapılan Balkan yemeklerini anmadan geçersem, derdimi eksik anlatmış olurum.
Türk Milletinin değerli evlatları; biraz hareketlenip oturduğumuz yerden kalkıp, Türk topraklarını gezmeniz, ihmal ettiğimiz kardeşlerimizle kucaklaşmanız ve rahmetli Ebulfeyz Elçibeyin dediği gibi Türkün Türkle tanış olması ve de tabiri caizse bu manada iman tazelememiz gerekir diye düşünüyorum. Emin olun, toprağımız ve insanlarımızla her buluşmadan sonra, yeniden diriliyor ve menzile daha hızlı koşuyorum. İsterseniz siz de deneyip görün