LEGAL VE İLLEGAL DEVLET SÜRECİ
Rahmetli dostum değerli Valimiz Sayın Recep Yazıcıoğlu'nun Söke'yi
ziyaretlerinde yazıhanemde yaptığımız sohbetlerde yerel yönetimler ve
o yıllardaki devlet yapısı üzerinde fikir teatisinde bulunur ve her
türlü yaptırım gücünü merkezde toplandığı bu günkü sistemde devlet
mekanizmasının istenen süratte yürüyemeyeceğinden bahsederdi.
Yine 1960 yılından bu güne kadar derin devlet varlığının hüküm sürdüğü
Türkiye'de "gerçek manada demokrasiden bahsedilemez" derdi. O
konuşmaları bugün çok daha iyi anlıyor ve takdir ediyorum.
2009 yılının ilk günlerinde ilk etapta ihbar üzerine bir evde bulunan
birkaç bombanın meydana çıkarılmasıyla harekete geçen savcıların
soruşturmayı derinleştirmesi üzerine teşkilatlanmış bir suç örgütünün
mevcut olduğunu tespit ettiler. Soruşturma esnasında birbirlerini
ihbar eden veya ifadelerdeki çelişkilerden örgüt mensubu suç zinciri
halkalarının uzamasıyla tahmin edilemeyen isimler çıkınca toplum
üzerinde telafisi güç korku ve endişe yaratmıştır.
Ergenekon örgütü olarak adlandırılan bu olgunun içinde emekli
generallerin, muvazzaf subayların, yüksek mevkilerde görev yapmış
akademisyen ve basın mensuplarının bulunması ve sorgularından sonra
bazılarının tutuklu olarak mahkemelere sevk edilmeleri endişe
yaratmakla beraber 1960 yılından beri Türkiye'mizi devamlı müdahale
edilebilen çağ dışı bir ülke görünümünden uzaklaştırıp hukukun
üstünlüğü ilkesinin herkese ve her kuruma uygulanabildiği demokratik
çağdaş bir ülke görünümüne eriştirmek için böyle bir sürecin yaşanması
faydalı olmuştur.
Velev ki mahkemeler sonunda beraat kararları çıksa bile bu davaların
görülmesi demokrasimizi güçlendirmiş olduğunu kabul etmemiz gerekir.
Bu soruşturmalar sonunda evlerde yapılan araştırmalarda ele geçen
krokiler sonucu Gölbaşı, Adapazarı, Sincan ve Ankara Yenimahalle'de
yapılan kazılarda bir orduya yetecek kadar çeşitli silah ve bombaların
bulunması bu suç örgütünün ne kadar büyük bir hazırlık içinde olduğu
ve geçmiş yıllardaki faili meçhul cinayetler gibi yeniden önemli
şahsiyetlerin aynı akıbete uğramaları ile toplum içinde büyük
çatışmalar çıkarmak suretiyle darbe teşebbüsünü haklı kılacak yeni bir
darbe girişiminde bulunacakları iddiası önem kazanmış olmaktadır.
Küresel ekonominin hakim olduğu bu asırda ticaret ve sanayimizin durma
noktasına geldiği bir ortamda böylesine mensur bir girişimin var
olması gerçek manada bir demokrasiye kavuşmanın özlemini çeken Türk
milleti için en büyük ihanettir.
Temenni ederim ki kendilerinden çok büyük bir görev beklediğimiz bu
değerli şahıslar bu menfur olaylara karışmamış olsunlar.
Yine temenni ederim ki Ergenekon örgütü içinde isimleri geçen şahıslar
adil ve tarafsız bir yargılama süreci sonunda milletimizi hayal
kırıklığına uğratmamış olsunlar.
Son olarak şu hususu belirtmek isterim ki Atatürk'ün emaneti olan bu
cennet vatanda huzur içinde yaşayarak torunlarımıza muasır medeniyete
ulaşmış kalkınan bir Türkiye bırakmak istiyorsak tüm siyasi partilerin
siyasi çekişmeleri bırakarak birlik ve beraberlik içinde hareket
etmeleri ve oy kaygısından kurtulmaları ve bilinen o menfur güçlerin
emellerine alet olmamaları gerekir.