KÜLTÜRÜN KIYISINA GELMEK

 

Akbük Belediyesi Başkanlığı belediye personeli üzerinde bazı “tespit”ler yapmış…

Yapılan tespitler sonrasında ortaya çıkan “durum vaziyeti” bazı talimatları çalışanlara bildirme zaruretini doğurmuş…

Bu zaruri talimatlara göre, artık Akbük Belediyesi çalışanları masalarında zıp otaracaklar, zıp kalkacaklar.

Başkan çalıştıkları odaya mı girdi?

-        Esas duruş! Dikkat…

Derhal işe ara verilecek, ayağa kalkılacak, ön iliklenecek, içeri giren büyük kişi hürmetle selamlanacak ve görev beklenecek…

Böylelikle Akbük Belediyesi’nin saygınlığı da pekiştirilmiş olacak!..

Biz uydurmuyoruz bu sözleri: Aynıyla vaki…

Belediye Başkanlığı’nın çalışanlara bir üst yazı ile bildirdiği talimatlarda aynen bunlar yazıyor.

Yani, bir başka deyişle, çalışanların böyle davranması artık “zaruri…”

Ve bu zaruret doğrultusunda da saygınlık pekiştirilmiş olacaktır.

Ancak sanıyoruz bu talimatların içeriğinde düşünülmemiş bir şeyler var.

Örneğin, Akbük Belediyesi’nin 9 Meclis üyesi var. Bir de başkan etti 10…

Ya belediye çalışanların işlerin gördükleri mekânlar kaç odadan ibaret?

Sanıyoruz,  5 oda…

Bir Meclis üyesi hesap işlerine girdi. Eldeki işler bırakılacak, tüm çalışanlar ayağa kalkacak…

Önler iliklenecek, selama durulacak ve görev beklenecek.

İyi güzel, aferin: Saygınlık bir ölçüde tazelendi. Gönül rahatlığı ile çıktı gitti Meclis üyesi.

Derken bir yenisi girdi içeriye…

-        Destur!..

Eldeki işler derhal bırakılacak, tüm çalışanlar ayağa kalkacak…

Önler iliklenecek, selama durulacak ve bir başka görev beklenecek.

İyi güzel, yine aferin: Saygınlık bir kez daha tazelendi. O Meclis üyesi de gönül rahatlığına ulaştı, rahatladı, tatmin oldu…

Ve şimdi sıra Başkan’dadır…

Sonra?..

Sonra yine bir başka Meclis üyesi.

Peki, en sonra sıra kimde ve nerede?

Bizce, aydınlık Türkiye’ye artık sıra gelmelidir.

Çalışanını köle olarak görmeyen ve O’nu; verdiği hizmeti, harcadığı emeği özgür ve eşitlikçi bir düzlemde işverene kiralayan, yetkin ve onuru zedelenmemiş saygın bir “kişi” olarak tanıyan bir kültür ortamı sosyal yaşamımıza egemen kılınmalıdır…

Hiç değilse [artık] yavaş yavaş da olsa, “burjuva kültürü”nün kıyısına gelinmelidir.

O kültürü aşmak için önümüze çıkan her fırında [birkaç somun ekmek alabilmek için] kuyruğa girilmelidir.

Ve günde birçok kez ayağa kalkıp oturan, işini bırakıp yeniden ona yoğunlaşmaya çalışan, önünü ilikleyip sonra [yerine otururken] tekrar açan ve böyyük kişiler önünde selama durduktan sonra yeniden olağan haline geri dönmeye çalışan ve bütün bu çabaları gösterirken ayrıca ve ek olarak oldukça büyük bir mesai harcayan belediye çalışanlarına yorgunluklarını gidermek için ekstradan izinler verilmeli, “fazla mesai” bedelleri tahakkuk ettirilip, taksitle de olsa, ama mutlaka ödenmeli…

Ve Akbük Belediyesi böylece söz konusu talimatlar gereğince pekiştirilmiş bulunan saygınlığı ile baş başa kalıp, mahalle olmayı içine sindirebilmeli…

Çünkü, sindirilmiş bir kültürde “vatan bir bütündür.”

Mahallesi, köyü ya da ilçesi birbirlerinden farklı değildir. Fark eden sadece koltukların hacmi, kutru, çerçevesi, yüksekliği ve yumuşaklığıdır: Hepsi bu kadar!

Önceki ve Sonraki Yazılar