E. TURGUT TEKİN

E. TURGUT TEKİN

Köprü dizisinin analizi (1)

 

 

Köprü Dizisi'nde birkaç konu birlikte işlenmektedir. Bu konular, müstakil olmayan birbirini zincirleme bütünleyen öykülerden oluşuyor. Öyküler, birbirini bütünleyerek diziyi zenginleştirse de, yeterli değildir. Erzincan halkının sıcaklığı, dostluğu ortaya konamamıştır. Bunun başlıca nedeni dizinin Erzincan'da doğal ortamında çekilmemiş olmasıdır. Bu dizi Erzincan'da doğal ortamında, gerçek Erzincanlılar'ın katılımları ile çekilmiş olsaydı, daha sıcak ve doyurucu olacaktı. Olmadığı için kısır ve yapmacık kalmaktadır.

 

İşlenen konular;

 

Vali Recep Yazıcıoğlu'nun klasik anlayış ve geleneğe ters düşen uygulamaları konu olarak ele alınmıştır. Devlet ile halk işbirliğinin önemi vurgulanmakta, pratikteki yararları anlatılmaktadır. "Devletin yapamadığını kendin yap!" gibi bir slogan ve "Devlet-Halk elele!" gibi imece yoluyla yol, köprü, okul, sağlık ocağı, karakol gibi köy hizmetlerinin yapılabileceği vurgulanmaktadır. Vali icraatlarında hantal ve ağır çalışan merkeziyetçi devlet yerine, yerinde yönetim, kararları çabuk, çözümü pratik bir sistemden yanadır. Devletin karar organları ve gereksiz bürokrasi işleri çıkmaza sokuyor, devlet çarkının hızla dönmesini engelliyor. Bunun yerine yerinde yönetim daha hızlı ve çabuk çalışacak, sorunlara çözüm üretip, çare bulacaktır. Bu nedenle zor olan bu köprü onun bir uygulama denemesidir. Seçilen yer, doğanın en zor olan bir parçası olduğu gibi, o günkü şartlarda terör örgütününde merkezindedir. Terör örgütü "Köprü ve yollar yapılırsa, buralara devletin yasal güçleri gelecek, terör örgütünü sindirecektir." Bunun için köprü ve yol asla yapılmamalı. Sadece köprünün yapılmasını istemeyen PKK değil. Dizideki adıyla Şamil Bey'de bu köprünün yapılmasını istemiyor. İstememesinin nedeni de şudur: "Kaçak petrolü yol boyunda kurulu olan istasyonlarında satarak, yasa dışı yollardan büyük paralar kazanmaktadır. Köprünün yapılması ve bazı yol güzergahlarının değişmesi Şamil Bey'in işine gelmez. Bir kere terörün bölge sorumlusu Şehmuz'u yanına çekerek tetikçilik yaptırır. Şamil Bey çıkarı uğruna insanları, devleti hiçe sayarak, oyun üstüne oyun, plan üstüne plan hazırlar. "Saman altından su yürütür, kimse duymaz." örneğinde olduğu gibi çalışır. Liseli gençleri kaçırır, Şehmuz'a yetiştirip PKK'ya eleman yapar ve bunları yine kendi çıkarları doğrultusunda kullanır. Vali'yi öldürmek için kurduğu tuzak albayı öldürmekle sonuçlanınca, bu kere asına pençe atar. Gazeteciye bol miktarda para vererek Vali'nin aleyhine haberler, yorumlar yayınlatır. Halkı kışkırtıp Vali aleyhine sokaklarda yürütür. Bu öyle bir hale gelir ki, Vali ile gazeteci birbirine düşman kesilir. Asıl planını bu sırada uygulamaya koyar. Şehmuz'a beslediği, yandaşı gazeteciyi vurdurur. Amaç ortalığı karıştırmak, halka gazeteciyi Vali vurdurdu havasını yaratıp, Valiye olan halk sevgisini, desteğini kestirmek, politikacıları ortaya sürüp Vali'yi apartopar Erzincan'dan uzaklaştırmak ve gazeteciyi temizlemekle de bu işlerin arkasında olmadığını saklamak. Sonuç, Vali'yi sürdürüp, köprüyü yaptırmamak. Bu amacını gerçekleştirmek için de elinden geleni yapmaktadır. Ama böyle bir at oynatmaya Erzincan müsait midir? Hayır.

 

Bu konu analize değer. Tam bilemiyorum, öykü yaşandı mı, yaşanmadı mı? Rahmetli bu Şamil Bey konusunu bana hiç anlatmadı. Ayşe Kulin'de panelde söz etmedi. Öyle sanıyorum ki dizinin yönetmeni ve senaristleri, böyle bir planı diziyi daha sürükleyici hale getirmek için eklediler. Depreme gelen yardımları PKK'ya kaçırdıklarını, depoları yağmaladıklarını anlatmıştı da, bu Şamil Bey konusunu hiç anlatmamıştı. Erzincan'ın Tezcan, Bingöl'ün Kığı ilçelerine bağlı otuz, kırk pare köyü olan bir Alişan Bey vardı. Ama bu insanlar, Şamil Bey gibi zalim değillerdi. Fakir fukaraya ekmek veren gayet değerli insanlardı. Hatta bu beyin yeğeni Alparslan Bey benim gençlik arkadaşımdı. Başka Şamil Bey gibi zalim ne ağa ve ne bey, ben duymadığım gibi Vali'mde böyle bir kişiden söz etmedi. Doğrusu benim gibi bütün Erzincanlılar bu bölümü yadırgadılar. Neden yadırgadılar, çünkü Erzincan halkı Vali'yi gerçekten seviyordu. Vali teröre rağmen Erzincan'ın bir çok yerine tek başına, arkadaşları ile veya konukları ile korumasız gidebiliyordu. Nitekim beraber gittiğimizde Ekşisu'ya, Horhor'a, Cancige'deki Girlevik Şelalesi'ne, Kırklar Tepesi'ndeki gazinoya, Akbulut Alabalık Tesisleri'ne ikimiz korumasız gittik. Herkes Vali'ye sevgi, saygı dolu yaklaşıyor, "Hoş gelmişsiniz, sayın Vali'm" diyerek tokalaşıyorlardı. Vali, onların düşmanı değil, baştacı olmuştu. Gerçekte buydu.                                    * Devamı yarın

 

Önceki ve Sonraki Yazılar