MUSTAFA AÇICI
Kirleten Kim?
Radikal Gazetesi yazarı Sayın Hakkı DEVRİMin yazılarını devamlı takip etmeye çalışıyorum. Gazete köşesinde özellikle TÜRKÇEnin kullanımına yönelik düzeltmeleri çok hoş. Öğretici. Bu günlerde bizim de işimiz düzeltmeyle geçecek gibi.
Yazar Hakkı Bey, Yeni Söke Gazetesinin 2 Eylül 2008 günkü sayısını okusa idi sanırım çok üzülecekti.
Gazetenin "Altı eylül caddesi altı eylüle YETEŞECEK Mi" diye başlık atmış ve aynı başlığı 4.sayfasında da kullanarak habere devam etmiş.
4. sayfada da yine yetişeçek miyi YETEŞECEK Mi diye yazmışlar.
Türkçemizde YETEŞECEK Mi diye bir sözcük yok maalesef. Sözcüğün Türkçesi YETİŞECEK Mi dir.
Gazete haber ve yorumlannın hazırlanışında bir takım yazım hatalarının olmasını NORMAL kabul ediyorum. Dizgi ya da baskı da bir takım sözcüklerin yazılımında yorgunluk veya dalgınlıktan dolayı hata olabilir. Yazarın kendisi de hatalı yazım yapabilir. Ancak manşet şeklinde attığınız başlığın her iki sayfanızda da aynı hatalı yazılması ise düşündürücüdür.
Yine aynı yerel gazetenin, çöp hususundaki "vatandaşın çöp tepkisi" başlıklı haberinde, çarşının merkezinde caminin karşısında ŞADlRVAN Sokaktaki çöplerden şikayeti anlatmaktadır.
Bu sokağı biliyorum. Dar bir sokak. Bir arabanın geçmesi bile çok zor. Ve gerçekten arabası olanların gelişi güzel park etmeleri nedeniyle bazen yayaların bile sokaktan geçmeleri zorlaşıyor.
Zaten bu çöp hususunda Söke Belediyesi Temizlik İşleri Müdürü Sayın YUNUS ÖZYOL gerekli ve yeterli açıklamayı yapmış.
Asıl olayın insan boyutuna ve hem de kendi çöpünden şikayet eden insan boyutuna bakmak gerekir.
Gelişmiş olan hiçbir batı ülkesinde böyle gelişigüzel çöp atma ve arabaları park etme söz konusu değildir. Gelişmiş olan bu ülkelerde çöplerden belediyeler değil öncelikle çöp üreten insanlar sorumludur. Önce çöp üreten insanlar çöplerini, çöpün geri dönüşüm durumuna göre kendi çöp bidonlarında toplarlar ve sonra belediye gelir ve çöpleri bu bidonlardan alır. Yani sorumluluk önce bireyindir. Ve ne kadar çok çöp üretirseniz o kadar çok bedel ödersiniz.
Oysa bizim ülkemizde öyle mi? İnsanlanmız kendi çöpüne duyarsız. Yere tüküren, çöpünü sağa sola atan, çöpünü ayırmayan, çöpünü bidonların içine bile atma gereğini duymayan, sokakları çöp bidonu olarak gören çevreye duyarsız vesair her türlü kirliliği yaratan insanımız, kendisinde hata arayacağına dönüp başkalarını suçlamayı pek sever. Bu nedenle hep şikayet eder. Hep bir sorumlu arar, suçlar.
Şadırvan Sokaktaki çöp sorunu öncelikle oraya çöp atanlann daha bilinçli olmaları ile çözülecektir. Sokağa park etme yasağı konulmalı ve titizlikle uygulanmalıdır.
Aslında kentin içinde tamamen park yasağı konulmalı ve titizlikle uygulanmalıdır. Çarşı dışında otoların park edilebilineceği yerler belirlenmeli ve bu yerlerde ücret uygulamasına geçilmelidir. Park yasağı olan yerlere park edenlere ceza kesilmeli ve bu ceza kesme işinde hiç kimse kayırılmamalıdır.
Daha çağdaş,daha yaşanılır bir kent yaratmanın birinci kuralı insanları eğitmek, kültür düzeyini yükseltmektir. ikinci kuralı ise, karşılıklı saygı ve sevgiye dayalı bir kurallar manzumesi olan kent yaşamında kurallara uymayanlara ekonomik yaptırımların uygulanmasından geçmektedir.
Doğaldır ki zorla insanları eğitemeyeceğimize ve zorla kültür düzeylerini arttıramayacağımıza göre öncelikle kendi insanımızın bu kaos yaşamına karşı eğitilmeyi istemesi gerekmektedir.
Nihayetinde kirleten de, temizleyen de insandır.