Kim karar verecek?
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükkanıt açılaması sanki ilk defa yapılmış gibi TV'lerde Flaş haberler ardı ardına patladı.
"Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükkanıt, açıklamalarıyla Ankara Hareketlendi"
Bak bak bak...
Demek ki Ankara'nın hareketlenmesi için illa ki Genelkurmay Başkanının konuşması gerekiyormuş?
Mecliste bulunan ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının oyları ile seçilen sayın vekiller, arkalarından ittirme ile mi hareket kazanacaklar?
Bu memleketi bir tek sayın Genelkurmay Başkanı mı düşünecek?
Aman Allah'ım! Eğer böyle ise vay halimize.Vay ki vay.
Mecliste bulunan partiler tek tek açıklama yapıyorlar.
Sayın Genelkurmay Başkanımıza dolaylı olarak teşekkür ediyorlar.
DTP hariç.
Parti ve yöneticileri bir yerlerden korkuyorlarmış gibi, Genelkurmay Başkanını açıklamalarını bekliyorlarmış herhalde. Kendilerine destek arıyorlarmış da bilmiyormuşuz.
Kahraman Mehmetciğimizin Irak'taki PKK kamplarına yönelik operasyonlarını alkışlayan meclis ve vekillerimiz, İstanbul'da çıkarılan olaylar karşısında neden susuyorlar ?
İstanbul'da çıkarılar olayları kınamak ve Türk Polisine arka çıkmak içinde mi bir yerlerden destek bekliyorlar acaba?
Polisin olaylarda kullanmış oldukları caydırıcı silahları eleştiri yapmaya hazırlananlar şunu diyemezler mi?
"Bir daha bayrak yakan, vatandaşın arabalarını kundaklayan ve bölücü örgütün ve onun kuklasının ismini haykırarak vatanı bölmeye çalışanlara karşı polis silah kullanacaktır." Diyemezler mi?
Polisimize, dur ihbarına uymayanlara karşı silah kullanabilirsin diyenler, PKK sempatizanlarına da ihtar edip uymazlarsa silah kullana bilirsin, diyemezler mi?
Polisi taşlayanlara, molotof atanlara ihtara gerek kalmadan silah kullanılsın. Bunu söylemek o kadar zor mu ki de, polisimiz bir avuç çapulcu karşısında rezil ediliyor.
Şimdi sayın Genelkurmay başkanımızı eleştirenler de olacaktır. Oluyor da.
PKK' ya terör örgütü diyemeyen vekiller tabi ki PKK'lı olacaklardır. PKK ya terör örgütü dersek ihanet etmiş oluruz diyenler elbette PKK'lı olacaktır.
Ailesi içerisinde PKK olanların, meclis çatısı altında bulunması ne derecede doğrudur, anlaşılır gibi değildir.
Daha önce yazdığım gibi, Kandil'deki PKK'lılar biter. Bitirilir. Peki meclistekileri kim bitirecek. Kendi kendilerini bitirmiyorlarsa, kim bitirecek?
Sayın Parti Genel Başkan yardımcısı zatı "DTP millet vekilleri meclis çatısı altında bir rahatsızlıkları yok, Meclis içerisinde PKK yok diyor. Ben de sorarım. "İlla meclisin rahatsız olması için DTP liler sözlü olarak " biz PKK'yız" mı diyecekler?"
Günlük konuşmalarında, meclis çatısı altında yaptıkları toplantılarında, genel kurulda yaptıkları konuşmalarında, dolaylı olarak PKK'yı gündeme getirmiyorlar mı?
Bunların hareketlerinden PKK olduklarını, sayın Meclis başkanımız ya anlamıyor, ya da anlamamazlıktan geliyor. Anlamamazlıktan geliyorsa, diyecek sözümüz yok.
Peki bunların PKK olduklarına meclis karar vermeyecek, ordu karar vermeyecek de, kim karar verecek?
Çünkü onların ne olduğunu Anadolu'nun bağrındaki köylü Mehmet amcamız çok iyi biliyor.
Şimdi savcılık, DTP den savunma istedi. İstenen savunmanın ana maddesi de tabi ki, DTP kimin talimatı ile kuruldu ve DTP yi kim yönetiyor? Bakalım PKK' ya terör örgütü diyemeyen vekillerin savunmaları nasıl olacak. Bekleyelim görelim.
Peki DTP kapatılırsa kimlerin işine yarar bu olay.
Tabi ki PKK'nın.
Tabi ki AB'nin
Tabi ki ABD'nin
Almanın, İngilizin, Fransızın, bil cümle sözde dostlarımızın.
Öyleyse çözün ne olmalıdır.
1-DTP, aklını başına almalı ve biz iki milyon seçmenin oylarını aldık. PKK'nın sözcüsü değiliz, ama bu seçmenlerimizin vekilleriyiz demelidirler.
2-DTP, aklını başına alarak bu vatan içerisinde ayrı,gayrı olmadığını kendilerinin mecliste olduklarının altını çizerek halkı da inandırmaları gerekir.
3- DTP, milletvekilleri öyle gizli gizli Apo'nun portesi altında poz vermeden Türk Bayrağı altında poz vermelidirler.
4- DTP, milletvekilleri Kürt oldukları kadar Türk olduklarını da haykırmalıdırlar.
5- DTP, kendi-lerinin kullanıp atılacak bir mendil gibi olacaklarını bilerek, kendi insanlarına hiçbir ayrım yapmadan sarıldıklarını açıklamalıdırlar ve inandırıcı olmalıdırlar.
ANANIN YANINA DÖN
Güzel bir laf. Ananın yanına dön. Ana, sıcak kucağını yavrularına açan, ayaklarının altında cennet olan vefakar insan. Güvenli korunak.
Ama kimler anasının yanına dönecek.
PKK' lılar mı?
Onlar dönse dönse İmralı haininin yanına dönerler.
Onlar analarının, babalarının yanına döndükleri zaman, kim bilir hangi Mehmetçiğimize hain tuzaklar kuracaklar. Hangi vatandaşın arabasını yakacaklar, hangi şehirde izinsiz gösteri düzenleyecekler.
Ben bu mesajı değiştirerek ancak şöyle diyebilirim.
"Ey kahraman Mehmet'im. Git, PKK' yı bitir ve sağ salim ananın, babanın yanına dön! Bunun içinde dualarımız seninle"
Ben şahsen böyle söyleyebilirim.
Benim gibi böyle söyleyecek tam tamına seksen milyon vatan evladı da var. Onların da böyle düşündüklerinden kimsenin kuşkusu olmasın.
Dağdakiler analarının ,babalarının yanına dönmeden, DTP milletvekillerinin öncelikle Türkiye Cumhuriyetinin kendileri için hayati bir güvence olduklarını bilip, kendilerine gelmeleri gerekmez mi?
İşte o zaman sayın Başbakanın bu çağrısının sonuçları hayırlı olur.