FARUK HAKSAL
KILIÇTAROĞLUNUN ÖNÜNDEKİ DOĞRU SORU
Kılıçtaroğlu, CHP genel başkanı olarak yaptığı ilk konuşmada güzel şeyler söyledi.
Güzel, alımlı, çarpıcı, umut dolu mesajlar verdi
Siyasi yaşamı boyunca iktidarsızlık çekmiş CHPye iktidar olma hedefini monte etti.
Umut saçtı.
Güven pompaladı.
İnandırıcı ve kararlı bir tutum sergiledi
Ancak
İşte bütün mesele bu ancakın ardındaki gerçeğe karşı nasıl bir tavır alınacağı?..
Nasıl bir duruş sergileneceği noktasında düğümlenmektedir.
Türkiye emperyalist güçlerin kıskacına dolanmış bir iğneli fıçının içinden geçmektedir.
Kılıçtaroğlunun genel başkan olarak söylediği sözlerin ve işaret ettiği hedeflerin hayata geçirilebilmesi için öncellikle emperyalist güçlere karşı takınılacak tavrın ibresi önem kazanmaktadır
Tam bağımsızlık idealini gerçeğe dönüştürebilmek için ince bir siyaset hüneri, kararlı bir kişilik omurgası ve akıl dolu bir kurmay zekâsı gerekmektedir.
Meydanlara çıkarak, Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye, diye bağırmak kolaydır
Ancak, gelişen hayatın türlü çeşitli dinamiği arasından bu ülkenin ulusal çıkarlarını savuna savuna bağımsızlığı somut bir biçimde oluşturmak başka bir maharet işidir
CHPnin yeni genel başkanı AKP iktidarının başına sadece Recep, diye hitap etme maharetini göstermiştir Ama bakalım, büyük patron Obama karşısındaki duruşunu nasıl ayarlayacaktır?..
Van münit kurnazlığı ile mi ortaya çıkacaktır?.. Yoksa, geldikleri gibi giderler!.. kararlılığı ile mi davranacaktır?..
CHP genel başkanı Kemal Kılıçtaroğlu bu ülkenin ancak yeniden Samsuna ayak basmakla kurtarılabileceğini [acaba] farkında mıdır?..
Yoksa, bu ülkenin kurtarılması için yıllardır yutulan ilaçların yeni bir markasından ibaret midir?..
Ve bu ülke [hala] ilaçla tedavi edilebilecek bir yerde midir?..
Doğru soru budur
CHPnin yeni genel başkanının bu doğru soruya vereceği doğru bir yanıtı var mıdır?..
Türkiyenin yakın geleceği [bizce] bu soruya verilecek yanıtla yakından ilgili ve doğru orantılıdır
Türkiye halkının geçim sıkıntısı, işsizlik, özelleştirmeler, hortumlama girişimleri, ABD ve AB ile olan ilişkiler, bağımsızlık, laiklik, Cumhuriyetin değerleri ve Türkiyenin bir üniter devlet olarak varlığını sürdürebilmesi ve benzeri meselelerin çözümüne yönelecek hareket noktası, bu doğru soruya verilecek doğru yanıtla doğrudan ilgilidir