Yıllardan beri karşılığını bir türlü bulamadığım soruyu siz okuyucularıma sormak istiyorum. Eğer bir bileniniz olursa, sizden öğrenmek isterim.

Konu, sorudan ziyade düşüncemi sizlerle paylaşmak istiyorum. Demokrasi rejimlerde, siyasi partiler birbirleriyle yarışırlar. Seçim galibi, hükümetini kurar ve ülkeyi yönetmeye başlar.

Bu sistem, demokratik sistem deniliyor adına. Siyaseti fazla bilmediğim için iddialı değilim doğrusu. Demokrasilerdeki seçimler, o ülkenin anayasanın seçim yasalarına göre işler. Adaylar, partinin gösterdiği adaylardan oluşur. Bağımsız aday söz konusu olunca partiler üstü tamamen seçim kuruluna bağlayan bir adaylık konudur.

Bir aday adayı, bulunduğu ilin veyahut ilçenin parti başkanı ise parti başkanlığından istifa ederek aday olur. Onun yerine de kıssa zaman içinde parti başkanı seçilir. Bu bir yasadır.

Eğer aday adayı, bürokratlardan ise görevinden istifa eder. Onun bıraktığı koltuğa, başka bir bürokrat tayin edilir. Demokrasi ile idare edilen ülkelerde çark böyle dönüyor. Gelelim karşılığı olmayan soruya.

Seçimi kazanan partinin genel başkanı başbakan olurken, diğer taraftan da partisinin genel başkanlığı devam ediyor. Şimdi ortaya iki boyutlu demokrasi çıkıyor. Milletvekilliğini ve belediye başkanlığını kazananlar, parti başkanlığına aday olamazken, nedense başbakan, hem başbakan, hem de parti genel başkanı olabiliyor. Böyle bir durumda bir başbakan, kendi partisine davrandığı gibi muhalefetteki partilere de aynı davranışı gösterebilir mi?

Seçimi kazanan bir parti, diğer partiler kendisine muhaliftir.  Hal böyle olunca herkesin başbakanı nasıl olunur? Oysa tek demokratik ve halkın başkanı belediye başkanları olsa gerek. Onlar, partilerinden aday oluyorlar, seçilsinler veyahut seçilmesinler onların yerine partileri, başka bir parti başkan seçiyorlar. Seçilenler de bulundukları yerin başkanı oluyorlar.

 Bir Başbakan, hem partisinin genel başkanı, hem de başbakanı olunca, muhalefetin başkanı kim oluyor?