İYİ PARTİLİ SEZGİN: TÜRKİYE ANAYASASIZLAŞTIRILDI
TBMM Genel Kurulunda Cumhurbaşkanlığı bütçesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz alan Aydın Milletvekili Aydın Adnan Sezgin, Fuat Oktay’ın bütçenin ilk gününde muhalefete yönelik kullandığı ifadeleri sert bir dille eleştirdi
Cumhurbaşkanlığı sistemiyle TBMM’nin bütçe hakkının milletvekillerinin elinden aldığını ve Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmelerin de etkisiz hâle getirildiğini belirten Sezgin, “Genel Kurul’da da durum aynıdır. Örneğin, dün Sayın Çavuşoğlu bize bir hayal tablosu çizmiş, hiçbir sorumuza yetkin ve yeterli cevap verememiştir. Yazılı soru önergelerinde de durum böyledir. Yeni sistemle Meclise yönelik bu tutum Meclisimizin ve demokrasimizin itibarını ihlal etmekte, millete saygısızlık olmaktadır.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin bazı uluslararası rejim sınıflandırmalarında “sultancı rejim” olarak değerlendirildiğini vurgulayan Aydın Sezgin, bunun bir çeşit tiranlık olduğunu, Türkiye'nin anayasasızlaştırıldığını, devletin keyfilikle birlikte önlem devleti haline geldiğini belirtti. Sezgin, “Ülkemizde demokrasi ve insan haklarının yeniden doğuşu ve geliştirilmesi ancak yeni bir iktidar ve iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş demokratik parlamenter sistemin tesisiyle mümkün olabilir.” ifadelerini kullandı.
“SURİYE’NİN KUZEYİNDE PKK ANTİTESİ KURULMA İHTİMALİ ARTIYOR”
“Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay Suriye sınırımızda oluşturulmak istenen terör devletini önlediklerini belirtmiştir. Yanlış bilgilendirildiği anlaşılıyor. Suriye'de, Suriye Demokratik Güçleri ile Esad yönetimi arasındaki diyalog giderek gelişmekte; Rusya ve ABD'nin uzlaşısı ve desteğiyle Suriye'nin kuzeyinde bir PKK/PYD-YPG "antite"si kurulması ihtimali her geçen gün güçlenmektedir.” ifadelerini kullanan İYİ Partili Sezgin, Türkiye’nin Suriye'de ABD ve Rusya'ya tabi duruma düşürüldüğünü belirtti.
Aydın Sezgin, Azerbaycan'da elde edilen zafer neticesinde yapılan anlaşmada Türkiye ateşkesi izleme göreviyle yetinirken, Rusya’nın hiçbir zaman olmadığı kadar Ermenistan'a ve Azerbaycan'a nüfuz ettiğini, bölgede gücüne güç kattığını belirtti.
İzlenen yanlış politikalar nedeniyle Türkiye’nin Doğu Akdeniz'deki etkinliğinin tarihte hiç olmadığı kadar zayıfladığını vurgulayan İYİ Partili Sezgin, “İktidar bölgede birbirleriyle husumet içindeki ülkelerin Türkiye'nin tezlerine karşı bir araya gelmelerini ve yakınlaşmalarını sağlamıştır. İktidarın, Varlık Fonunu peşkeş çekme gayreti içinde olduğu Katar bile bugün Rum kesimiyle hidrokarbon arama iş birliği yapabilmektedir. On dokuz yıllık iktidar Doğu Akdeniz'de uluslararası hukuk bağlamındaki egemen haklarımızın hukuki güvence altına alınmasında ve hidrokarbon kaynaklarına ilişkin ciddi arama ve sondaj çalışmalarının başlatılmasında hayli gecikmiştir.” şeklinde konuştu. Sezgin, “Bölgede 2000'lerin başından beri doğal gaz rezervleri üzerinde çalışılıyor. İlk büyük gaz rezervi ise 2009'da keşfedildi, siz ise Yunan adalarının Türkiye kıta sahanlığını engelleyecek bir etki oluşturmayacağını Birleşmiş Milletlere bildirmek için Kasım 2019'u beklediniz; gecikme çok açık değil mi?” dedi.
“İKTİDAR FİLİSTİNLİ VE BOSNALI KARDEŞLERİMİZİN HAKLARINI KORUYAMADI”
Filistin davasının bir başarısızlık örneği olduğunu belirten Sezgin, “Türkiye, Filistinlilerin haklarının korunması konusunda hiçbir dönemde bu dönemdeki kadar zayıf kalmamıştır.” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçtiğimiz ay Türkiye’de ağırladığı Bosnalı Sırp lider Dodik'in öncülüğünde toplanan Sırp Meclisi’nin 10 Aralık 2021 tarihinde aldığı kararla Bosna Hersek'in bölünmesine giden kapının ardına kadar aralandığını belirten Aydın Sezgin, “Dışişleri Bakanlığımız istediği kadar açıklamalar yapsın, itiraz etsin; atı alan Üsküdar'ı geçmektedir.” şeklinde konuştu.
Sezgin’in konuşmasından diğer notlar şöyle:
“Dün Sayın Dışişleri Bakanına sordum, bugün de size soruyorum Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı: Onlarca yıllık emek ve çabanın eseri olan savunma sanayimizin öncü şirketlerinin veya başka önemli sanayi kuruluşlarımızın Birleşik Arap Emirlikleri'ne yahut da başka ülkelere kelepir fiyatına satılması iddialarının gerçek dışı olduğunu taahhüt edebiliyor musunuz?
Biz, yabancı sermayeye karşı değiliz. Bir avuç dolar için veya siyasi ve diplomatik hataları onarma adına varlıklarımızın haraç mezat pazarlanmasına itiraz ediyoruz. Sayın Genel Başkanımızın da belirttiği gibi "Devletimizin en kritik kurumlarının peşkeş çekilmesine müsaade etmeyeceğiz." Bunu bir defa daha hatırlatmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Sayın Oktay bütçenin ilk gününde muhalefetin millî menfaatler yönündeki eleştiri ve önerilerini "tükenmişlik ve çarpıtma" olarak tanımlamış, "Gidin, bunları ağlayarak günlüğünüze yazın." ifadelerini kullanmıştır. Bunu küstahlığa uzanan bir üslup olarak nitelendiriyorum. Sayın Oktay'ın TBMM'ye bir özür borçlu olduğunu düşünüyorum.
Arkadaşım Sayın Çıray da Cumhurbaşkanlığı Kabinesi konusuna değindi. Sayın Oktay'dan 25 Mayıs 2021 tarihli yazılı bir soru önergesiyle "Cumhurbaşkanlığı Kabinesi" kavramı hakkında hukuki bir açıklama rica etmiştim. Cevap alamadım.
Değerli arkadaşlar, İYİ Parti olarak Plan ve Bütçe Komisyonunda asgari ücret, EYT'liler, 3600 ek gösterge, şehit ve gazi aileleri, sağlık çalışanları gibi pek çok konuda verdiğimiz önergeler reddedilmiştir. Vatandaşı gözetmeyen 2022 bütçesi yokluk ve yoksulluk bütçesidir. Övündüğünüz büyüme rakamlarıysa Türkiye'yle sınırlı değildir. Covid döneminde daralan bütün dünya ekonomileri 2021 yılını büyümeyle kapatacaklardır. Avrupa'da da Türkiye'dekine benzer büyüme oranları vardır. Örneğin, Fransa'da beklenen büyüme yüzde 6,5 gibi, on yıllardan beri görülmemiş bir düzeydedir. İktidar, döviz kurunu ve ekonomiyi yönetememekteki beceriksizliğini hezeyanlı hesaplarla dikkatleri büyüme rakamlarına çekerek gizlemeye çalışmaktadır. Heyhat! Türk lirasının değer kaybı durdurulamamaktadır, bugün 1 dolar 15 TL'ye doğru gidiyoruz.
“DOĞU TÜRKİSTAN’DA SOYKIRIM VARKEN ÇİN’DEKİ OLİMPİYATLARA KATILACAK MIYIZ?”
Çin Halk Cumhuriyeti'yle ilgili yeniden bir öykünme hikâyesi gündeme geliyor. Çin'e öykünürken asıl arayışın kalkınma boyutu değil totaliterlik boyutu, toplum üzerinde üç beş kişinin hatta tek bir kişinin tahakkümünün tesis edilmesi olduğunu bilecek kadar anladık bu rejimi. Doğu Türkistan'da yaşanan mezalimle ilgili yıllardır ufak bir eleştiri bile ortaya koymama nedeniniz de bu hayranlık olsa gerek. Batılı ülkelerin Çin'i kınama metnine geçtiğimiz ekim ayında zar zor taraf oldunuz. Doğu Türkistan'daki soydaşlarımızın uğradığı zulüm bu kadar açıkken Çin'de düzenlenecek olimpiyatlara katılma durumumuz ne olacak? Bir daha soruyorum bunu, kamuoyu yanıt bekliyor. Bugün Sayın Genel Başkanımızın himayesinde "İnsan Hakları ve Doğu Türkistan" toplantısını gerçekleştirdik, durumun vahametini bir defa daha tüm açıklığıyla gördük.
Değerli arkadaşlar, vatandaşımız Türkiye'nin geleceğini Çin, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar gibi ülkelerle ilişkilerde değil, Avrupa Birliği istikametinde görmektedir. Türk milleti kendisi için neyin iyi olduğunu çok iyi tespit edebilmektedir. Anketlerde AB üyeliğine olan destek yüzde 70 dolaylarında çıkmaktadır. Oysa bizim AB'yle ilişkilerimiz her zamankinden daha donuk ve bozuk bir noktadadır. Avrupa Birliği de Türkiye'ye karşı birçok hata yapmıştır elbette, bugün bunların muhasebesine girmiyorum.
Ama Türkiye'nin mevcut iktidarla vatandaşımıza yönelik demokrasi, hukuk, insan hakları taahhütlerinin çok gerisine düşmüş olması, İYİ Parti olarak bizleri fevkalade üzen bir gerçekliktir.
Kurucu üyesi olduğumuz Avrupa Konseyiyle ilişkilerin gerilemesinin de iktidarın işine gelen bir olay olarak gözüktüğü ortaya çıkıyor. Her hâlükârda ekonomide, hukukta, siyasette ve uluslararası ilişkilerde yaşadığımız bu kâbus dönemi elbette bitecektir. İlk seçimlerde iktidara geldiğimizde evrensel değerlerle uyumlu ve ayakları yere basan bir yaklaşımla milletimizi ekonomik ve sosyal açıdan refaha kavuşturacağız, sahici demokrasiyi ve hukuk devletini tesis edeceğiz. "Büyük Türkiye" hedefine doğru hızla ilerleyeceğiz. Türkiye'nin bütün bunları gerçekleştirme ve sağlama gücü ve potansiyeli vardır.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.