İtfaiyeciler ihmal kurbanı
Abu Dabi'deki yangında ölen iki Türk itfaiyecinin arkadaşları yaşanan faciayı anlattı
Gerçek Gazetesi
Birleşik Arap Emirlikleri'nin başkenti Abu Dabi'de "Regina 250" adlı yük gemisinde çıkan yangına müdahale ederken hayatını kaybeden iki Türk itfaiyecinin arkadaşları olay anını anlattı.
Abu Dabi'de günün teknolojik gelişmelerine uygun bir şekilde görev yaptıklarını ifade eden Türk itfaiyeciler, iki arkadaşlarının ihmal nedeniyle hayatını kaybettiğini iddia etti. İş umuduyla bundan üç yıl önce gittikleri Birleşik Arap Emirlikleri'nin başkenti Abu Dabi'de itfaiyeci olarak çalışan ve "Regina 250" adlı yük gemisinde çıkan yangına müdahale ederken hayatını kaybeden Nazillili Deniz Toprak (28) ve Sivaslı Burak Taçyıldız'ın (29) izin nedeniyle Türkiye'de bulunan arkadaşları Ali Çetin ve Recep Çelik, olayı anlattı.
Arkadaşları, Deniz Toprak'ın Nazilli'ye bağlı Derebaşı Köyü'nde düzenlenen cenaze törenine katılarak arkadaşlarına karşı son görevlerini yerine getirdi. Cenazenin toprağa verilmesinin ardından Toprak ailesinin acısını paylaşan Türk itfaiyeciler, yaşanan olayla ilgili Abu Dabi'de halen görevlerinin başında olan arkadaşlarından duyduklarını anlattı. Ekmek parası için memleketlerinden kilometrelerce uzakta verdikleri yaşam mücadelesinden notlar aktaran itfaiyeciler, Abu Dabi'de bağlı bulundukları Alman şirketindeki bazı görevlilerin ihmali nedeniyle iki arkadaşlarını kaybettiklerini ileri sürdü.
TÜRK BÜYÜKELÇİLİĞİ DAVA AÇMAYA HAZIRLANIYOR
Yangında hayatını kaybeden hem Deniz hem de Burak'ı çok yakından tanıdığını ifade eden itfaiyeci Recep Çelik, şunları söyledi: "Olay olduğu zaman izin için Türkiye'de bulunuyordum. Arkadaşlarımızdan telefonla öğrendim. Olay 25 saattir yanan bir demir yığınının içine resmen insanları ölüme atmaktan ibaret. Çünkü demirin belli bir ısıdan sonra yok olma payı var, artık sıcaklığa dayanamaz hale gelir. Bizim orada amirimiz konumunda olan Almanlar'da kusur çok. Abu Dabi büyükelçimiz konuyla ilgili mahkeme açmak üzere" dedi.
Abu Dabi'de teknolojik gelişmelere uygun olarak badileme sistemiyle çalıştıklarını belirten Çelik, şöyle konuştu: "Yani iki kişilik gruplar halinde çalışıyoruz. Örneğin Ali benim badimse ve Ali geri çıktıysa bende mecburen geri çıkmak zorundayım. İster çalış içeride isterse çalışma. Badi dışarı çıktığında diğer arkadaşı mecburen dışarı çıkmak zorunda. Yangına müdahale ederken üzerimizde taşıdığımız oksijen tüplerinde özel dedektörlerimiz var kaybolmaya karşı hareket sensörlü. Eğer bir itfaiyeci bir dakika yerinden kımıldamadığı zaman bu dedektör çok yüksek bir sesle ötmeye başlar ve ışık yayar. İtfaiyecilerin yangına müdahale ederken içeride kalacakları süre standarttır. Bu kişiye göre 15 ila 20 dakika arasında değişir. Bu yüzden içeri giren kişi en fazla 15'inci dakikada nazulu dediğimiz hortumu yere bırakarak dışarı çıkmak zorunda" dedi.
DENİZ VE BURAK'IN İÇERİDE OLDUĞUNU KİMSE BİLMİYORDU
Yangına müdahale eden işçilerin kontrol panelinden sürekli izlenmekte olduğu bilgisini veren Çelik, sözlerine şöyle devam etti: "Oksijeni bitmek üzere olan itfaiyeci çıkmadığı zaman oksijeni yeterli olmayacağı için kontrol bordundaki kişi bu itfaiyeciye çıkması talimatını veriyor. Hemen vakit geçirmeden direk çıkması için uyarıyor. Arkadaşlarımızın ölümüyle sonuçlanan gemi yangınında kontrol bordunu kimse kullanmamış. Eğer kullanılsaydı, içerideki o itfaiyecinin Deniz veya Burak'ın orada içeride olduklarını rahatlıkla görebilirlerdi" dedi.
DENİZ OKSİJENİ BİTİNCE PANİKLEDİ VE YOLUNU BULAMADI
Regina 250 adlı yük gemisinde 25 saat devam eden yangında ihmaller zincirinin yaşandığını ileri süren Çelik, şunları söyledi: "Deniz ve Burak gemi yangınına müdahale ederken kimse onların orada olduğunu bilmiyordu. Diğer arkadaşlarımızdan öğrendiğim kadarıyla Deniz ve Burak'ın yanan geminin içerisinde olduğu içeri girdiklerinden altı saat sonra öğreniyorlar. Benim duyduğum Deniz oksijeni bittiği için dumandan boğularak ölmüş. Oksijen durumu 50 bara geldiğinde dedektör itfaiyecinin dışarı çıkması için ses
verir. Sanırım Deniz o sesi duydu; benim tahminim o an panikle ya yangına doğru gitti ya da yolunu bulamadı" dedi.
DENİZ İLE BİRLİKTE ABU DABİYE GİTTİK
Türk itfaiyecilerden Ali Çetin de, "Deniz ile Abu Dabi'ye gittik. Deniz'le bu işi ayarlamaya çalışırken tanışmıştık. Dubai'ye gitmeye karar verdiğimizde tanışmıştık. Benim duyduğum içeride oksijen tüpünün bitmesi nedeniyle Deniz içeride panik yapmış. Arkadaşlarımız, Deniz'in uzun süre içeride kaldığı için tüpünün bitmesi sonucu panikleyerek yolunu kaybettiğini söylüyor. Çıkış yolunu bulamadığı için hayatını kaybetti" dedi.
AİLESİ PERİŞAN OLDU
Çok üzgün olduğunu belirten Çetin, şöyle konuştu: "İzin için Türkiye'de bulunduğum için Deniz'in cenazesine katılarak ona karşı son görevimi yerine getirmek istedim. Ailesi perişan bir şekildeydi. Feryat ederek çocuklarına sarılıyorlardı. Hiç kimsenin görmek istemeyeceği bir manzaraydı. Bütün aile olarak çok üzgünlerdi" dedi.
OLAY
Abu Dabi'ye itfaiyeci olarak çalışmaya giden Deniz Toprak ve Burak Taçyıldız, 9 Ağustos 2009 tarihinde saat 22.00 sıralarında 30 bin ton petrol yüklü "Regina 250" adlı yük gemisinin Jebel Ali Limanı yakınlarında limandan ayrılan Sima Buoy adlı konteyner gemisiyle çarpışması sonucu çıkan yangına müdahale ederken hayatını kaybetmişti. (iha)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.