İSİM VERME YALAKALIĞI
Milliyet gazetesinin manşete çektiği Taksim Meydanının isminin 1 Mayıs Meydanı olarak değiştirilmesi haberi üzerine bu yazıyı yazmaya karar verdim.
Bir yerleşim biriminde, caddelere, sokaklara, okullara, hastanelere spor te sislerine hatta barajlara isim verilmesi ciddi bir iştir. Bu isim verme ve mevcut ismi değiştirme, belli kurallara bağlanmalıdır.
Şehirlerin tarihinde yer eden isimler özenle korunmalıdır. O isimler şehirlerin hikayesini anlatırlar. Charles Dickensin iki şehrin hikayesi isimli romanında anlatılan St. Antoinet Sokağı, olayların geçtiği 1790lardan beri aynı isimle orada durmaktadır. Polisiye romanları en iyi yazarlarından olan Ray Chandlerin Los Angelesında ne Flower Sokağının, ne Hope Sokağının ne de Wilshire Bulvarının ismi şehrin kurulduğu 1870lerden beri değişmemiştir.
Türkiyedeki gibi bol keseden isim verilip, sonra hoyratça o ismin silindiği başka bir ülke var mıdır, bilmiyorum. Bir parka neden Kenan Evrenin hanımının, bir sokağa neden Bülent Arınçın annesinin, bir başka caddeye neden Başbakanın hanımının ismi, Adıyaman-Çelikhanda bir bulvara niçin Bediüzzaman ismi verilir?
Tabii böyle anlamsızca verilen isimler, günü geldiğinde, Marmariste Sakine Evren Parkında olduğu gibi, çirkince değiştirilecektir.
Türkiyede bu bol keseden isim verme yalakalığının önüne geçilmesi, resmi dairelerinde kendilerine bağlı devlet kurum ve te sislerine isim verilirken belli kurallara uymalarını sağlamak gerekir.
Ben bunun tam Aziz Nesinlik bir versiyonunu yaşadım. Tire, İzmirin en şirin ve en büyük ilçelerinden biridir. Kurtuluş günü törenlerine katılmak için Tireye gittiğimde, yanıma bir beyefendi yanaştı, selamlaştık. Kendini takdim etti; Efendim, ben Tire Rifat Serdaroğlu Anadolu Sağlık Meslek Lisesi Müdürüyüm dedi. Şaşırdım kaldım. Haberim olmadan bakanlık ismimi vermiş. Zamanın Sağlık Bakanı Osman Durmuşa; Ben bu okulu Devletin ve Milletin imkanlarıyla yaptırdım. Bu benim gö revim idi. Cebimden bir kuruş harcamadım. Lütfen benim ismimi silip, Türkiyede Sağlığa hizmeti geçmiş ve vefat etmiş birinin ismini verin diye mektup yazdım. Fakat, habersiz konulan ismi sildirmekte kolay olmadı. Bakanlığı Mahkemeye vermekle tehdit edip ismimi ancak sildirebilmiştim!!!
Bu nedenle bu ülkede, bu tür işlerin bir kanunla veya yönetmelikle bir şarta bağlanması, disipline edilmesi gereklidir.
Huyumuz kurusun, yalakalık denince bizde, sıraya giren çok olur.
Eğer kurallarla bu konuyu düzenlemezseniz yakında, İstanbuldaki Bağdat Caddesinin isminin RTE Caddesi, Ankaradaki Tunalı Hilmi Caddesinin de Emine Erdoğan veya Hayrünnisa Gül Caddesi, Manisa Atatürk Caddesinin isminin, Bülent Arınçın torunun isminin olması, Güneydoğu Bölgemizde ise en azılı katillerin isimlerinin cadde ve bulvarlara verilmesini büyük olasılıkla göreceğiz.
Her şeyden evvel, hiçbir yere yaşayan kişilerin isimler verilmemelidir. Politik heyecanlarla, yalakalık yapmanın piyasası yükselmekte, düşünmeden isimler verilmekte, verilen isimler hoyratça silinmektedir.
Kasımpaşa Recep Tayyip Erdoğan Stadını kuruş, kuruş kendi parasıyla yaptırıp, ismini o stada verilmesine izin veren Başbakan, anasının kendi biriktirdiği paralarla yaptırdığı caddeye, anasının isminin verilmesine izin veren Bülent Arınç, haydi bir araya gelin de şu yalakalığa son verin. Yoksa birileri çıkar AKPye Arap Kürt Partisi veya Aklı Karışıklar Partisi ismini takar, siz de şaşırır kalırsınız!!!