İNSANLIK KARDEŞLİK DEMOKRASİ

 

 

Sabah saat yedi. Çocuğu okula götürüyorum. Sıcaklık 4 dereceyi gösteriyor. Kar uyarısı yanıbaşında. Gökyüzü kapalı, kar bulutları belli. İnceden inceye yere düşüyor. Düşüşü yağmura dönüyor. Bir sürpriz bekliyorum. Kar yağsın. Farklılık olsun, canlılık, Söke için nadir görülen bir şey. Ama olmuyor. Bir saat demeden kar bulutları gidiyor. Sanki küstürülmüş gibi. Güneş çıkarıyor yüzünü. Güneşsiz de olmuyor.

Nereden baksan kriz. Hamdolsun teğet geçişi bu ise ya teğet geçmeseydi diye düşünmek istemiyorum.

Yıl sonu işler daha bir birikmiş gibi. Düşünmeye, üretmeye fırsat vermiyor. Hep koşuşturmaca. Neye yarıyor ki. Sadece yazamadığınla kalıyorsun.

Sözde demokrasimiz var ya. Eli kalem tutan tutmayan, bilgi birikimi olan olmayan, mürekkep yalayan, yalamayan herkes konuşuyor. Beyan veriyor yazıyor, çiziyor. Barıştan, kardeşlikten, adaletten, özgürlükten uzak. Devamlı farklılıklar körükleniyor, etnik, mezhepsel farklılıklar çoğaltılıyor, ayrımcılık yayılıyor. Bizi yönetenler, milliyetçi ve ümmetçi, muhalefet Türkçü ve milliyetçi, milliyetçisi zaten milliyetçi, bir diğeri etnik kimlikçi. Ama hepsi demokrasici, özgürlükçü, sözde kardeşlik taraftarı.

Ya Cumhurbaşkanı. Daha yeni açıkladı. Müslüman ve Türk.

Sosyal demokrat olması gereker bir muhalefet milletvekili, cumhurbaşkanının bir yakınını ermeni kökenli olmakla suçluyor, sanki ermeni olmak suçmuş gibi, kafatasçı bir yaklaşımla.

Ve hemen Cumhurbaşkanı danışmanlarını topluyor ve bilgi alıyor (öyle sanıyoruz) ve açıklama yapıyor. Hayır, kökenimde Ermeni yok, saf, arı müslüman ve Türk'üm diyor.

Oysa Cumhurbaşkanı, bu ülkenin Cumhurbaşkanı. Bu ülkede kimler var. Türkler, Kürtler, Ermeniler, Süryaniler, Çerkezler, Lazlar, Gürcüler, Romanlar, Rum lar, Araplar ve daha sayamadığımız nice etnik kökeni farklı insanlar. Cumhurbaşkanı tüm bu insanlarında başkanı değil mi? Sadece Türklerin Cumhurbaşkanı, diğerlerin Cumhurbaşkanı kim?

Oysa Cumhurbaşkanının, ben Müslüman ve Türk'üm demek yerine önce ben insanım ve bu ülkede yaşayan ya da bu ülkede vatandaş olan tüm insanların Cumhurbaşkanıyım. Kökeni ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes Cumhurbaşkanı olabilir. Cumhurbaşkanı olma niteliklerinde etnik kökeninin TÜRK olması gibi bir koşul yok.

Sözde demokrat Cumhurbaşkanı, bu kadarını bile söyleyemiyor.

Ben tüm insanlarımızın Cumhurbaşkanıyım diyemeyen Cumhurbaşkanı, bakalım İstanbul üniversite seçimlerinde 1.inci olan adayımı onaylayacak yoksa ikinci olanı mı? Biliyorsunuz ki antidemokratik kurum olan YÖK 2. olan adayı 1. sıraya koyarak Cumhurbaşkanının onayına göndermiş. Her fırsatta demokrasiyi savunan Cumhurbaşkanının tavrı ne kadar demokrat olduğunu gösterecek. Ha unutmadan söyleyelim. 2.olan aday başbakanın doktoru imiş.

Dedik ya herkes konuşuyor. Demokrasi var konuşsun ama. Bir kısım Aydın'ın başlatmış olduğu 1915 yılında olduğu ileri sürülen Ermeni göçünden dolayı özür dileme kampanyasına karşı bu veryansınlık neden.

Özür dilemenin, bağışlanma istemenin neresi yanlış. Kaldı ki bunu o tarihte neden olan insanlar için diliyor. Yoksa biz yaptık özür dileriz gibi bir açıklama yok. Zaten kampanyayı düzenleyenlerin yapmış olması mümkün değil. Olmuş ya da olmamış.

Ama eğer olmuşsa özür dilemek büyüklük değil midir, Yok eğer olmamışsa, bırakın isteyen isteyenden özür dilesin, size ne zararı var.

Tarihte, yan yana yaşayan toplumlar olsun, birbirine uzak yaşayan toplumlar olsun, birbirlerine karşı tarihin belli belirsiz zamanlarında bir takım haksızlıklar, kötülükler yapmış olabilirler. Bugün de yapılmıyor mu. ABD Irak ta ne yapıyor.

Bu haksızlık ve kötülükler için özür dilemek insanlık değil midir?

Özür dilemeyi de, hayır önce o dilesin sonra ben gibi koşullara bağlamanın özür dilemekle bir ilgisi yoktur.

Eğer Türkler, yada Anadolu’da yaşayan halklar tarihte aynı yerde yaşayan Ermenilere karşı bir takım haksızlıklar yapmış iseler özür dilemek tamamen insani bir şeydir. Aynı şekilde Ermenilerde Anadolu’da yaşayan halklara yada bu halkların bir kısmına karşı bir takım haksızlıklar, kötülükler yapmış iseler onlarında özür dilemesi gerekir. Ama dilerler ya da dilemezler. Onların sorunu. Düşmanlığı, kini devam ettirmek istiyorlarsa buda onların sorunu. Ama biz, bize düşen insanlığı yapmamızın kime ne zararı vardır. Kaldıki konu zaten çok uluslu bir imparatorluk olan Osmanlı zamanında olmuş bir takım olaylarla ilgilidir. Sorumluluk varsa zaten çok uluslu imparatorluk içerisindeki diğer uluslara da ait olacaktır. Bölgemizde ve ülkemizde barışı, gerçek demokrasiyi ve kardeşliği inşa etmenin başka bir çözümü var mıdır?

Önceki ve Sonraki Yazılar