E. TURGUT TEKİN
Hümeyra Sultanın Güney Ege Turizmine unutulmaz katkıları 5
* Önceki sayıdan devam
Aydın Valileri, Söke ve Kuşadası Kaymakamları ve Belediye Başkanları onun bu ufuk açıcı sözlerinden, düşüncelerinden yararlanıyorlardı. Çok önemli projeler üretiyor, etkili önderlik yapıyordu. Bugünkü Didim kentinin kurulup, ortaya çıkmasında önemli katkıları olmuştur. Altınkum plajlarının düzenlenmesinde, kentin mimari detayının ana organlarına teşekkül etmesinde başrolleri oynar. Dönemin Aydın Valisi olan Dilaver Arguna :
-Madem ki Didim bir turizm kenti olacak, bunu % 75ini yeşil alanlar oluşturmalı. Ben, her gezip gördüğüm yabancı ülkelerin turizm kentlerinde hep bu özelliği gördüm. Hümeyra Sultanın bu düşüncesine Aydın Valisi A. Dilaver Argun katılıyor, kurulacak kentin bir maketini hazırlatıyor, kentin projesi buna göre çiziliyor. Daha sonraki Vali Enver Saatçigilde bu projeye uyarak, gerçekten Didim başlangıçta rahmetli Hümeyra Sultanın ortaya koyduğu gerçekler doğrultusunda iyi bir başlangıç yapıyor. Ama ne yazık ki, bu güzel başlangıç son yıllarda aç gözlü insanlarca, çıkar amaçlı politikalarca kuşa döndürülüp yağmalanıyor. Didim, Kuşadası ve çevresinin turizm kentleşmesinde Hümeyra Sultanın katkısı büyüktür. Bu emeğe turizmcilerin saygı gösterip, hem Didimde hem de Kuşadasında onun anısına birer heykelini yapmaları gerekir. Söke Belediyesi ise bir parka Hümeyra Sultan Parkı adını vermelidir.
Yaşamının son günlerinde olmasına rağmen, asil gözlerini gözlerime dikerek:
- Turgut Bey Oğlum, ne iyi ettin de geldin. Kısmet Otelde paslandık. İnsan yaşlanınca basında unutuyor. Cemiyet başkanı olduğum yıllarda Sökeye kimleri getirdim, bilgin var mı? Ona gülümseyerek:
- Demokrat Söke Gazetesinde yazarak anlatmışsınız. Sizi yormayacaksa okuyayım. Hem anılarınız hem de bilgileriniz yenilenir. Elimi ellerinin arasına alarak:
- Aradan elliden fazla sene geçmiş. Oku bakalım, hafızam yenilensin. Okumaya Yunan Kralının kardeşi Pierin Sökeyi Ziyareti adlı yazısıyla başladı. Onun emeğine bir saygı olarak, o yazıyı buraya aynen alıyorum. Bu yazıyı vermeden önce bir şeyden kısaca söz etmek istiyorum. Ben, Osmanlı Hanedanından iki kişiyi tanıdım. Biri Hümeyra Sultan; diğeri ünlü Cerrah Prof. Halit Osmanoğlu. Bu iki insanda, sanki daha o asaletin nurları vardı. Mütevazi, rahat ve huzurlu. Halamın oğlu Hüsnü Efendi, Almanyadan dönmüş ve kalın bağırsak kanserine yakalanmıştı. Bütün araştırmalar bitmiş, Ege Üniversitesi Genel Cerrahi Bölümüne yatırılmıştı. Aradan bir hafta geçmesine rağmen, operasyon olmamıştı. Hastanın yakınları beni zorluyor, neden bu ameliyat yapılmıyor? diyorlardı. Karısı, Hocayı görsek, biraz para teklif etsek, bu işi daha çabuk yapmaz mı? diyordu. Bende kardeşini yanıma alarak, özel yazıhanesine gittim. Kendimi tanıtıp durumu açıkladım. Halit Bey bana:
- Hocam inanın ki konu para mara değil, siz zaten hastaneye ücretini yatırmışsınız. Biz ayrıca ücret almayız. Gecikmesinin nedeni bazı konularda hastayı hazırlamaktır. 3 gün sonra, hasta ameliyat olacak ve Allah izin verirse tekrar hayata dönecek. Şimdi sizler rahat olun. Aynı huzur ve rahatlık rahmetli Hümeyra Sultanda da vardı. Başladım yazıyı okumaya:
Hümeyra Özbaşın başkanlığını yaptığı, derneğin daveti üzerine, Yunan Kralının kardeşi Prens Pier Sökeye geldi. Kültürlü bir insandı. Eski Yunancayı ve Arkeolojiyi çok iyi biliyordu. Onu alıp Priene götürdük. Oradaki mevcut birçok yazıları okudu. Ve bize İngilizce olarak açıkladı. Hümeyra Özbaş ise, bunları bizlere Türkçe olarak anlattı. Orada tuttuğu notları, çevreleri, ilgililere verdi. Prens Pier, burada gördüklerini, Milette gördüklerini, Didim Apollon tapınağında gördüklerini, dizi makaleler halinde hem yunanca hem de İngilizce olarak yazıp yayınlayacağını, bu mükemmel sanat eserlerini turizm dünyasına tanıtacağını söyledi. Elbette bütün bu çalışmaların başında Hümeyra Özbaşıın özverili çalışmaları vardı. Durduğumu görünce, sağ elini yumup işaret parmağını açık bırakarak, bana:
- Bu kadar mı? Ben, daha uzun olduğunu sanıyordum. Şey hay Allah, şimdi hatırladım. Bu prensin yazıları işe yaramış, yöreye arkeologlar yağmıştı. Birde İsveç Kralının kızları, damatları geldiler. Onların notunu nasıl almışsın? Oku da, hata varsa düzeltelim. Ona:
- Sultan Ana, siz daha iyi anlatıyorsunuz. Geçmişteki bir anıyı, geçen zamanla yoğurup, ulaştığı bugün ki merhaleye sentezliyorsunuz. Lütfen sizin bal akan ağzınızdan dinleyelim. O yaşlı bakışlarını bana çevirip, bir masum pozu ve edasıyla:
-Prens Pier, Hanedan mensubu olduğundan beraberinde bir basın ordusundan vardı.
DEVAMI VAR ..