HAFIZANA SAĞLIK ORHAN BEY!

Ortadoğu Gazetesi Yazarlarından Orhan Karataş AKP Hükümeti'nin 8 yılını değerlendirmiş. Bir yerde, 12 Haziran tarihinde yapılacak olan milletvekilliği seçimleri öncesi halkın hafızasını tazelemek istemiş. Çok da iyi yapmış. Orhan beyin köşesine taşıdığı bu yazıyı noktasına, virgülüne dokunmadan siz değerli okurlarımla paylaşmak istedim.

ORTADOĞU GAZETESİ YAZARI

ORHAN KARATAŞ

Tarihin en kritik seçimi için geri sayım başladı. 12 Haziran hayati bir dönüm noktası olacaktır. Vatandaş AKP'nin 8 yıllık icraatlarına bakarak sandık başına gidecektir. 8 yıl hiçbir bahaneyi kaldırmayacak kadar uzun bir süredir. Bu kadar zaman için de AKP'nin ne yaptığını, yani bu iktidarın sicilini aklımızda kalan bazı başlıkları ile bir defa daha hatırlatalım: Zinayı suç olmaktan çıkardı, sonra da dönüp çocuklarıyla lokantada yemek yiyen insanları "içki içiyor" diye fişlemeye kalktılar. Tarım ve hayvancılığı bitirdiler ve vatandaşı dünyanın en pahalı etini tüketmeye mahkum ettiler. Domuzu kasaplık hayvan sınıfına aldılar.

Vakıflar Kanunu çıkardılar ve millet malı olan bir çok eserin bu ülkeyle meselesi olan kurum ve şahısların eline geçmesine izin verdiler. Misyonerlik faaliyetlerinin önünü açıldı, binlerce kiliseyi restore edildi. Çeşitli bahanelerle başörtüsü yasağının kaldırılması engellenerek istismar sürdürüldü. Sümela'da Pontus haritalı tişörtlerle ayin yapan Rumlar için 'Biz kazandık' denildi. Sadece Akdamar Kilisesinin restorasyonu için 2 milyon 600 bin TL harcandı. Buda yetmedi Kültür Bakanlığı tarafından kilisenin tepesine 110 Kiloluk haç dikildi.

Başbakan "Yahudi karşıtlığı utanç verici bir akıl hastalığının tezahürüdür, katliamla sonuçlanan bir sapkınlıktır" dedi. Üstün Hizmet Madalyası aldığı Yahudi Cemaatine: "Siz Benim Referansımsınız" diye övgüler yağdırdı. İsrail'in OECD'ye (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı Teşkilâtı) alınması veto edilmediği gibi "Büyük Zafer" olarak nitelendirdi. Sonra da Davos'da "van minüt" diye ortalığı ayağa kaldırdı. Bu da yetmedi Gazze'ye yardım götürme bahanesiyle 9 Türk vatandaşının katledilmesinin yolunu açtı.

Teröristbaşına ısrarla 'Sayın' denilirken şehitlerimize 'kelle' diyerek hakaret yağdırıldı. "Şehit cenazesi görmek istemiyoruz" diye feryat eden vatandaşa "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir" cevabı verildi.

Terör Örgütü üyeleri ve İmralı canisi için af kanunu çıkarılmak istendi. İmralı parti genel merkezine dönüştürüldü ve müzakereler başlatıldı. Dağdan inen teröristler Habur'da devlet töreni ile karşılandı. Milletin gazabından korktukları için de, "biz değil devlet görüşüyor" dediler.

İşsizlikte dünya rekorları, borçlanmada tarihin rekorları kırıldı. Zam isteyen memur sendikalarına "IMF'yi ikna edin" tavsiyesi yapıldı.

Halinden şikayet eden çiftçiler "Gözünüzü toprak doyursun" diye azarlandılar. "İki senedir anamız ağlıyor" diyen çiftçiye "Ananı da al git" denildi.

Milleti içten kemiren kriz için "Teğet geçti" diyerek, insan aklıyla alay ettiler. IMF'den alınan borçlar millete 'Millî Gelir' diye yutturuldu.

Yapılan bir ihalede uçak istedi, sonra bir Mercedes'e razı oldu. Başbakanın oğluna gemi satın alındı. 95.7 metrelik gemiye "Gemicik" denildi.

Tekel'i özelleştirerek işçilere 4-C statüsü verildi ve binlerce çalışan işini bırakmak zorunda kaldı. Grev yapan işçilere 'işgalci' denildi. Sigara fabrikalarını 290 milyona alanlar birkaç ay sonra 900 milyona satarak millet sırtından 600 milyon kar ettiler.

Üniversite harçları tavan yaptı. İlk ve orta dereceli okullarda kitaplar bedava dağıtıldı ama eğitim sistemi içinden çıkılmaz hale getirildi. Bunun sonucunda okullar sigara ve alkol yuvalarına dönüştü. Suç patladı, mafya her yanı sardı.

Sigara yasağı kanunlaştırıldı fakat Tekel'in özelleştirilmesiyle birlikte 16 çeşit rakı üretimine geçildi. Rakı fabrikalarını 290 milyon dolara satın alanlar, önce 810 milyon dolara, sonra da 2 milyar dolara başkalarına sattılar. Milletin kaybı yaklaşık 2 milyar doları buldu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 1990 yılında Sakarya'da yaptığı bir konuşmada aynen şunları söyledi: "Avrupa Topluluğu, ona zaten girmeyeceğiz. Yahu nasıl diyorsun ya, giriyorlar işte. Yok, merak etmeyin, almayacaklar bizi. Ben keramet ehli felan değilim ama haber veriyoruz. Almayacaklar, ama işin hakikatini bilmek lâzım. Avrupa Topluluğu Hristiyan/Katolik devletler birliğidir. Bu kazanın içerisine biz girmeyeceğiz. Niye? Çünkü onların dinini kabul etmediğiniz müddetçe, onlar zaten sizi kendilerinden kabul etmeyecektir. Şimdi yapılan nedir? Oyalama taktiği. Niye? Oyalarızda Kıbrıs'ı alırız belki ellerinden, oyalayalım da belki Ermeni Soykırımını kabul ettiriz. Dert bu, ama inşaallah geliyoruz. Avrupa Topluluğuna almayacaklar ve girmeyeceğiz!" 2004 yılında ise "AB'ye giriyoruz" diye Kızılay Meydanında şölen yapıldı ve gündüz vakti havai fişekler patlatıldı. Yine 2004 yılında Roma'da, İslâm düşmanı Papa Heykeli'nin önünde AB Anayasası imzalandı.

Başbakan bugün Ortadoğu'yu kan gölüne çevrin, Irak'da 1,5 milyon Müslümanın katledilmesine sebep olan Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eşbaşkanı olduğunu gururla ilan etti. Kendi milletvekili BOP için "Yahudi menşeli, İsrail menşeli proje" dedi.

1 Mart Tezkeresini Meclisten geçirmeye başbakanın gücü yetmedi, ama Irak'ı yakıp yıkan ABD askerlerinin ülkelerine sağsalim dönmeleri için dua ettiğini bütün dünyaya ilan etti. Tarihin gördüğü en ağır işkencelerin yapıldığı, insanlık suçu işlenen Guantonamo Hapishanesine götürülen Müslümanlar için İncirlik üssünün tahsis edildiği ortaya çıktı. Irak'da Türk askerinin kafasına çuval geçirildi. Başbakana, "Nota verilecek mi?" diye sordular, "Müzik notası mı verelim?" diyerek alay etti.

Suriye sınırındaki mayınlı arazilerimizi İsraillilere 49 yıllığına kiralamak için TBMM'den kanun geçirildi. İlk kez Yunan kilise bankası Türkiye'de banka satın aldı. Dubai anlaşmasıyla 1 milyon dolar karşılığında Kuzey Irak'a yapılacak sınırötesi operasyonların engelleneceği teminatı verildi.

Ermeni iftiralarının alenileştirilmesi için Erivan'a gidip Türk kanını temsil eden Ermeni bayrağı altında maç seyredildi. Bundan cesaret alan Ermeniler iftiralarını bütün dünyaya kabul ettirmek için harekete geçtiler. İftira tasarısını kabul eden ülke sayısı 10 misli arttı. Buna karşılık kardeş Azerbaycan küstürüldü ve Türk Cumhuriyetleri unutuldu. Barzani kırmızı halılarla karşılanıp akrabalık bağları kurulurken Kuzey Irak'da Türkmen varlığı yok sayıldı.

Hain ve bölücüler iki dili, iki bayrağı, özerk yapıyı, federasyonu tartışırken, terörle mücadele etmiş komutanlar neyle suçlandıklarını bilmeden içeri alındılar. İstisnasız herkes dinlendiği ve takip edildiği endişesi taşıyor. Başbakan bunun adına "ileri demokrasi" diyor.

Yazmakla bitecek gibi değil. Şimdilik bu kadarla yetinelim.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar