ŞEREF PINARBAŞI

ŞEREF PINARBAŞI

GÜNÜMÜZDE KÖLE İLE ARİSTOKRAT ANLAYIŞ FARKLILIKLARI

   

A- Köle ahlakından düşün ve ülkülerimize yansıyan yanlışlar.

1-El öpmekle dudak aşınmaz.

2-Köprüyü geçinceye kadar gavura dayı de.

3-Yürümekle sokaklar aşınmaz.

4-Anayasa bir kere delinmekle bir şey olmaz.

5-Yalandan kim ölmüş?

6-İyi bir adam lafın üstüne gelir.

Bunlar; günümüzde geçerli görünen Atasözlerimizdeki ikili ya da çelişkili olarak dokumuza işlenen yanılgılı sözlerdir. Boyun eğmekle ilgili özellikle egemen  sınıflarca reaya zorla kabul ettirilen anlayışlardır. Bu cümleler ve daha nice sözcükler, kullanma yerleri ile vurgulama biçimlerine göre; insanın insana kulluğunu patentleyen kavramlar  halinde  bastırılmaktadır.

Günümüzde kapitalist sistem özü itibariyle, burjuva sınıfı kanalıyla yarattığı <<Modern Köle>> anlayışını geniş kitlelere dayatmaktadır.

Ülkemizde; burjuvazinin üst kesimi mal ve para birikimi konusunda Yalan, Yalaka ve Yamuk kültürü istisnasız uygulamaktadır. Yani köle kültürünü yahut köle ahlakını, sınıfının bayrağı olarak taşımaktadır. Hükmetmek adına bugün para ve mal ele geçirmek adına, başta dini sonra etnik kökeni akıllara zarar bir şekilde kullanmaktadır. Çok doğaldır ki bizdeki burjuva, uygulanan çarpık kapital gereği taşeron bir sınıftır. Özellikle G-8’lerin taşeronluğu had safhada sürmektedir.

Bugün yani modern toplumun burjuvazisi Aristokrat-Ağa-Bey sınıfını ortadan kaldırırken köylülerle serf’lerle ve diğer alt kümedeki sınıflarla işbirliği yapıp, yalan yalaka ve  yamuk kültürü başlarının üzerine almışlardır. Böylece burjuva sınıfı, ayakta kalmanın hatta daha da ileri giderek << yaşamın birinci koşulunun mal ve para olduğunu>> ve yaşamda cesur olmanın emniyet ve güvence  olduğunu kabul ederek kendini bu anlayış içine hapsetmiştir. Yani kimse modern köleden işçilerin  kastedildiğni sanmasın. Mal ve paraya endekslenerek yaşamındaki harekete emniyet ve güvence arayan  insan hep korkak olacaktır. Köle ahlakıından kurtulamayarak esaret içinde yaşayacaktır.

İşte günümüzden bir öykü…

23 yaşındaki genç bir insan fakülte bitirmiştir. Üç yıldır kendi dalında master yaparak, doktora da yapmak istemiştir. Oradan iş çıkmayacağı belli olunca KPSS sınavlarına girerek 80 üzerinde puan almış ama hiçbir yere girememiştir.

Bu sırada ilgilendiği kız arkadaşı özel sektörde iyi bir maaşla çalışmaktadır. Kızın ailesi oldukça zengin, 400-500 bin liralık lüks evlerde oturmaktadır. Kızın babasının ailesi ise çok daha zengin, zaten babada o ailenin şirketinde çalışmaktadır. Bunlar yani bu aileler AKP’li ve hükümetle içli dışlıdır.

Genç oğlan bu kızla nişanlanır. Oğlanın ailesi zor- şer kendilerine 55 bin liraya ev alarak içine atmışlardır. Oğullarının nişanlandığı bu kızla ve ailesi ile düğün hazırlıkları yapmaktadırlar.

Yüzük ve düğün takısı için kız 8-9 bin liralık bileziklere sarılır. Kayınpeder sattığı evden kalanı parası kadar konuşur.<<Ben 6 bin liralık takı  alabilirim>> der. takı  işi 6.500  liralık bilezikle son bulur. Düğün için ise 8 bin liraya 400 kişilik yemekli bir salon kiralanır. Bu para  içinde kayınpeder aile tarafından 1000 lira maaşla iş bulmaya zorlanmaktadır. Para biriktirip salon parası ödemesi istenmektedir.

Genç öğretmene gelince 2 bine yakın maaş almaya başlamıştır. Düğün çeyiz parası biriktirmekte ve de gelinin ailesine yakın yerden ev kiralamak istemektedir. Bunun içinde 1.300 liralık evde  binada oturma hazırlıklarıda başlamışlardır. Tüm bunlar da << oğlan evi yapar >> anlayışı ile yapılmaktadır. İLKE söz konusu değildir.

Oğlan evi bunu yapar, kız evi bunu yapar anlayışı  tavizsiz ağırlığını koymuştur. Bu tür ‘tabular kölelerin binlerce yıldır dokularına işlenmiştir. Ne dersiniz bu kültürle bu insanların mutlu olmaları mümkün müdür? Cevabınızı bekliyorum.

Saygılarımla                                                               

Önceki ve Sonraki Yazılar