Bugün biraz gazetecilikten söz etmek istiyorum.
Gazeteci olmak için ne yapmak gerekir?
Nasıl gazeteci olunur?
veya;
Gazetecilik nasıl bir meslek?
Mesela benim gibi amatörlere gazeteci denir mi?
Eğer yazmaktan korkuyorsan gazetecilik yapabilir misin?
Bir sürü soru... Bu soruları yanıtlamaya kalksam, bu sütun almaz. O zaman ne yapmam gerikir?
Ucundan kenarından biraz özetini anlatır geçerim. Mesela ben gazeteci olmak için büyük çaba sarfettim. Elime geçen bütün kitapları okudum. Ancak hâlâ kendimi eğitebildiğime inanmıyorum. Yeni bilgiler edinemediğim için, son yıllarda toplumun karşısına çıkacak kadar kendimi yeterli görmüyorum.
Gördüğünüz gibi kendi kendime sorduğum iki soruyu bir solukta yanıtladım.
Şimdi gelelim gazeteciliğin nasıl bir meslek olduğuna...
Gördüğünüz, bildiğiniz gibi, küçük bir kentte sizlerle yan yana yaşıyoruz. Sırası gelince sizlerden gelen talepleri ilgililere, idarecilerden aldığımız açıklamaları da sizlere iletiyoruz.
Yani gazeteciler deyim yerindeyse “kamu görevi” yapar.
Madem ki kamu görevi yapıyoruz, o zaman çok dikkatli olmalıyız. İnsan onurunu zedeleyici yayınlardan kaçınmalı, toplumu devletiyle bütünleştirici yayınlara önem vermeliyiz. Bu işin başka çıkar yolu yok.
Ancak bir gazete veya gazeteci, her hangi bir siyasi partinin yayın organı ve kalemşörü olmamalıdır. Yani yalakalık, “Basın Ahlak Yasasına” aykırı bir durumdur.
Gelelim son soruya:
Eğer korkuyorsam gazetecilik yapabilir miyim?
Kendi kendime sorduğum soruların en zorunu nasıl yanıtlayacağım, inanın bilemiyorum. Hele hapisteki gazetecileri düşündükçe, içimden tek satır yazmak gelmiyor. 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü bile korkudan kutlayamadık.
Birleşmiş Milletler, 1993 yılından beri 3 Mayıs’ın “Dünya Basın Özgürlüğü Günü” olarak kutlanmasını kararlaştırdı. Tüm dünyada 20 yıldır kutlanıyormuş ama, bundan bir çok gazete ve gazetecinin haberi yok. Ama dünya genelinde basın özgürlüğü her sene biraz daha geriliyor. Türkiye ise dünyada en çok gazeteci hapseden ülke sıralamasında birinciliği elden bırakmıyor. Elimdeki bir kaynağa göre, “Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Örgütü, 2013 Dünya Basın Özgürlüğü sıralamasında Türkiye’nin 179 ülke içerisinde 154’üncü olduğunu açıkladı.
Hafta içinde de, merkezi Amerika Birleşik Devletleri’nin başkenti Washington’da bulunan Freedom House’un basın özgürlüğü konusunda yayınlanan raporunda Türkiye hakkında “Kısmen özgür” nitelemesi yapıldı. Üzüldüm!
Ancak Anadolu basınında bugüne kadar basın özgürlüğü konusunda bir engelle karşılaşmadık ve Söke’de amatörce de olsa üzerimize düşen görevi yerine getirmeye çalışıyoruz. Türkiye gerçekten çok çalkantılı bir dönemden geçiyor. Bu çalkantılı döneme “Dönüşüm süreci” diyebilir miyiz, bilemiyorum. İleriki yıllarda sonuçları gördüğümüzde, yaşadığımız bu süreci daha iyi değerlendirme imkanına sahip olacağımıza inanıyorum.
METİN SAKALAR
Önceki gün gazetemizi ziyaret eden Metin Sakalar, “Ben Başkanlık için adaylığımı açıklamadım. Yanlış anlaşıldı” dedi.
Metin’i iyi tanırım. Büyüğüne karşı çok saygılıdır. “Eğer büyüklerimi kırdıysam hepsinden özür dilerim” diyor. Bana bugüne kadar Ticaret Odası’nda geçirdiği süreci de anlattı:
“Bir önceki seçimde, ‘Gelecek seçimde seni yönetime alacağız’ dediler. Ancak geçtiğimiz günlerde çağırıp, bir dönem daha beklememi söylediler. O zaman yönetime girmek için çalıştım ve ortaya bilinen sonuç çıktı” dedi.
Metin Sakalar ile yaptığım sohbette bana önümüzdeki Ticaret Odası seçimlerinde arkadaşlarıyla birlikte yönetime talip olacaklarını söyledi.
Sakalar, “Artık 40 yaşını geçtim. Çocuk sayılmam” diyor Haklı değil mi?
Onun için Ticaret Odası Yönetimi, gençlere önem vermeli ve onlara görev vermelidir.
İlçemizdeki sivil toplum kuruluşlarının yönetim kadrolarına baktığımızda, bir çoğunun yıllara meydan okurcasına yerlerini kimseye kaptırmamak için ellerinden gelen bütün gayreti gösterdiklerine tanık oluyoruz. Buna ilçemizdeki Gazeteciler Cemiyeti yönetici kadrosundaki idareciler de dahildir.
Kıymetli Başkanımız Ali Esmer, Allah gecinden versin, ölümüne kadar cemiyetin başkanlığını yapmaya kararlı.
Allah Ali Bey’e uzun ömürler versin.