ÖZCAN PEHLİVANOĞLU
FUTBOL VE MHP...
Geçenlerde eski hakem ve günümüzün popüler futbol yorumcusu Ahmet Çakar’ın tweeter’da izleyici sayısının 200 binin üzerinde olduğunu görünce hayıflanmıştım. Çünkü ben kendimce o kadar ciddi ve hayati işlerle uğraşırken ancak yedi bine yakın takipçim vardı. Onun takipçi sayısı ise yüzbinlerle ifade ediliyordu. Hem de Ahmet Çakar gibi söylediklerim ve yazdıklarım; hiç bir zaman manşete oturup, allanıp pullanıp gündemi oluşturmuyordu.
Bunun başlıca sebepi; futbolun içinde henüz formülü tespit edilememiş olan ve insanları çok etkileyen bir gizli büyü(!) bulunmasıdır.
Futbol onca yaşamsal sorunumuz varken çoğu zaman gündemimizin en önemli konusu olmayı başarabilmektedir. Hatta bazen tuttuğumuz takımın maç kazanması yada şampiyon olması ekmek ve sudan çok daha önemli hayati meseleler hale gelmektedir! Bunu da taraftarların psikolojisini yansıtan tezahüratlarda çok rahat görebilmekteyiz. “Ölmeye ölmeye geldik” yada “Var mı benim senden başka sevdiğim” gibi...
Genel kuraldır; ülkeyi yönetmek isteyenlerin yolu mutlaka futboldan geçer. Yani futbol ve siyaset arasında doğrudan bir ilişki vardır. Bana göre futbol, insanı kontrol etmek isteyen güçler tarafından, kitleleri uyutan bir afyon haline getirilmiştir. İnsanoğlunun fıtratı boş işlerle uğraşmaya yatkın olduğundan, bu güzel olay spor olmaktan çıkartılmış ve insana karşı kullanılan sosyal bir silah haline getirilmiştir.
Futbolun bu genel gerçeklerinden ülkemizi soyutlamak mümkün değildir. Teknolojik sebeplerle gittikçe globalleşen ve küçülen dünyamızda, bizde futbolun bu menfi yönlerinden oldukça etkilenmekteyiz.
Ülkemizin ve Türk Milletinin iktidar tarafından bir batağa çekildiğinden hiç şüphemiz yoktur. Memleketimiz bir çok sahada kötü yönetilmektedir. Bunlar içinde “futbol yönetimi” de bulunmaktadır.
Buna karşılık, geçmiş dönemlerde Türk futbolunda zaman zaman bazı atılımlar yapılmak istenmişse de mualesef istenilen gelişmeler bir türlü sağlanamamıştır. Bunun en önemli sebebi, iyiniyet ve bilgi noksanlığıdır. Vizyon ve misyon eksikliğidir.
Türk futbolu, üreten bir sportif olay değildir. Aksine inanılmaz bir tüketim içindedir. Nüfusu 80 milyona dayanmış olan Türkiye’de, Türk futbolunun; tesisleşme, sporcu, hakem, teknik adam ve diğer unsurlar açısından istatistiki değerleri, futbolu gelişmiş ülkelerle mukayese edildiğinde, inanılmaz bir gerilik içinde olduğu görülmektedir. Bunun en somut örneği milli takımlarımızda oynayan bir çok futbolcunun, Orta Avrupa ülkelerinde yetişmiş olmasıdır. Yani 80 milyonluk Türkiye futbolcu yetiştiremezken, Avrupa üç dört milyon Türk arasından, hem kendine hemde Türkiye’ye yarayacak uluslararası çapta futbolcular yetiştirmektedir. Bunun için Mesut Özil başta olmak üzere Almanya, Hollanda, Belçika, İsviçre, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin liglerinde oynayan vede milli takımlarımıza oradan gelen Türk asıllı oyunculara bakın, ne demek istediğimiz iyi anlaşılır.
Türk futbolunun kötü yönetim ile darmaduman edildiği bir gerçektir ki; bu Brezilya maçındaki tablo ile bu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Kulüplerimiz iflasın eşiğindedir. Hiç birinin mali yapısı iyi değildir. Bir süre sonra kulüplerimizin, aynen eknomimizin yabancı sermaye tarafından ele geçirilişi gibi yabancılara satılması olası bir durumdur.
Ayrıca futbolu büyük kulüpler açısından değilde ülke genelinde izlediğiniz zaman vahameti çok daha yakından görürsünüz. Yani zaten olmayan ve bu ülkeye hiç yakışmayan futbolumuz bana göre şimdi iflas etmiştir.
Futbol manevi yapımızın bozulmasında da etkili bir araç haline getirilmiştir. Her sokak başında futbol üzerinden bahis oynatan bayiler bulunmakta ve aynen uyuşturucuda olduğu kumar alışkanlığıda küçük çocuklarımıza kadar yayılmaktadır.
Şimdi yapılması gereken futbolu, içine çekildiği bütün olumsuzluklardan çekip almak ve yeniden bir spor olayı haline getirmektir. Böylece futbol üzerinden büyük başarılar yakalamak sureti ile de millet olarak moralimizi yüksek tutmayı başarabiliriz.
Kimseyi ismen tenkit etmek istemem ama siz onları zaten biliyorsunuz. Ancak hepimizin beslendiği ortak değerimiz olan “Türk Sporu”nun süratle siyasetten arındırılırak, siyaset üstü bir hale getirilmesi lazımdır.
Bunun için Merkez Yönetme Kurulu (MYK) Üyeliğini sürdürdüğüm Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)’nin ciddi çalışmaları vardır. Partimizin yönetim kurulunda benim gibi 1982 yılından bu yana futbolun içinde olmuş, 18 sene Süper Lig dahil olmak üzere hakemlik, federasyon temsilciliği, spor yazarlığı, televizyonlarda spor yorumculuğu ve spor yönetiminde yüksek lisans yapmış bir insan ile birlikte, yıllarca milli takımlarda ve üç büyüklerde futbol oynamış Saffet Sancaklı ve de Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nde önemli görevler üstlenmiş Vedat Bayram başta olmak üzere çok değerli futbol ve spor adamları vardır...
Onun için her şeyin çaresi olduğu gibi futbolda da asla bir çaresizlik söz konusu değildir. Yapılacak işler bellidir. Başarı için ülkemizin insan ve maddi kaynakları yeterlidir. Yeterki, iyininiyetli davranarak, başarmış ülkelerin yaptığı gibi ülke futbolu için doğruları yapalım.
Bu sebeple futboldaki başarısızlığıda gidermek için MHP göreve hazırdır. Futbol konusunda yetişmiş kadroları vardır. MHP, bunları yapmak için futbolseverlerden iktidar yetkisi istemektedir.
Haydi, sizde Türk Milletini zaferlere koşturmak ve sevindirmek için futbol deyimi ile MHP’ye bir pas atın!