Haşmet ya da İftiranın diğer adı

İnsanlık tarihi iftiracılarla çok tanışmıştır; ama inanın haşmet gibisini hiç görmemiştir.

Haşmet iftira konusunda bir ekol, bir otorite!..

Geçenlerde Cumhurbaşkanına dilekçe yollamış…

Yalanlarla iftiralarla dolu…

Kuyruk acısı var daha geçmemiş…

Hatırlayalım; Aydın Belediyesi hakkında elde ettikleri bilgileri, bağlantılı olduğu milletvekilinin Savaş adlı danışmanına vereceğim derken, Nazilli’den Ferda Çağlar Erkut’un yardımcısı Savaş’ı arıyor ve başlıyor tek tek ve hızlı hızlı anlatmaya, hem de soluk bile almadan… Yanlış aranan Savaş da çaktırmadan sonuna kadar dinliyor ve soruyor; “Bitti mi?” Haşmet büyük bir gururla yanıtlıyor, hem de ödülünü bekliyor; “Bitti ya daha ne olsun…” Savaş gülmeye başladığında, Haşmet bitenin kendinin olduğunu anlıyor…

Ve anında kovuluyordu…

O günden beri Aydın belediyesi ve belediye ile ilgili olanlara on parmağında on kara saldırıyor…

Hiç utanmadan yüzü bile kızarmadan, yalan ve iftiranın haddi hesabı olmadan aldırıyor…

Herkesi FETÖ’cülükle suçluyor, ama Aydın Milletvekili Mehmet Erdem’in kardeşini ağzına almıyor, keza diğerlerini de…

“Yol arkadaşım” dediği ve yakınlarda tutuklanan Kemal Göktaş ve bağlantılarından bahsetmediği gibi…

Dedim ya, Haşmet CB’ye mektup yazmış…

Tabii benden de bahsetmiş iki satırla evet evet sadece iki satırla…

Ama iki satırda bir büyük yalan ve bir büyük yanlışla…

Adam yazarlığa soyunmuş ama yazdığı, yazabildiği iki satırın birinde bir büyük iftira, diğerinde de bir büyük yanlış var.

Bakın benim için aynen şu cümleyi kullanıyor; “Sn. Cumhurbaşkanımıza hakaretten ceza alan Ergün Poyraz’da dahil olmuştur…”

Yuhhh be Haşmet, böyle bir yalanı böyle bir iftirayı nasıl, nerenden uydurdun?

Üstelik bunu CB’ye hitaben yazdığın mektup da dile getiriyorsun, hadi CB’ye hitaben yazdığın mektup da “Sn. Cumhurbaşkanımıza” sözlerindeki saçmalığı es geçtik de; benim CB’ye hakaretten hiçbir zaman ceza almadığımı en iyi CB biliyor…

Haşmet, yüzün bile kızarmadan, nasıl böyle bir yalanla CB’ni de yanıltmaya kalkarsın?

Sen Allahtan korkmaz, kuldan utanmaz mısın?

Sende ciğer yok mu?

Bilmez misin yalan ve iftira ile devlet görevlilerini kandırmak suçtur?

Sonucu cezaevine girmektir…

Haa bir de iftira attığın mahkemeye verirse, yandı gülüm keten helva…

Haşmet bugünler de havalar soğuk, cezaevinde üşütür müşütür hasta olursun…

Haşmet, böyle bir yalanı nasıl uydurdun?

Hangi akla hizmet böyle bir iftira attın?

Benimle ilgili iki satırlık cümlede böylesine cahilce bir iftira bir de yanlış bilgi varsa; Aydın Büyükşehir Belediyesi ve Başkanı hakkında yazdığın yazılar iftira destanı gibidir.

Haşmet, insanlara iftira atarken hiç Allahtan korkmaz mısın, insanlardan utanmaz mısın, sendeki yüz nasıl bir yüz?

Haşmet, sen yazar diye geçiniyorsun ya, valla senden bırak yazarı hiçbir cacık olmaz…

Yahu, benim 7.5 yıl yattığımı nereden çıkardın? İnsan bu konuda süre yazarken biraz araştırır… Senin her yazdığın yanlış, her yazdığın yalan, her yazdığın iftira…

Yavrum, evladım Haşmet, sana bir iyilik yapayım bir Pazar bizim Çakırbeyli’ye gel, haaa bak Çakırbeyli demişken, hani bana mesaj da “Beni Çakırbeyli muhtarı Mehmet’e sor” demiştin ya ben sormadım ama Taşkın Bey sormuş, muhtar öyle bir cevap vermiş ki, ite söylesem it öldürür kendini…

Neyse gel bir Pazar Çakırbeyli’ye, o gün Pazar var dolayısıyla Belediye görevlileri de çok. Birinin elini öper, “ben insanlara çok iftira attım, onlar hakkında yalan yanlış çok yazdım Şimdi kendimi affettirmek istiyorum. O nedenle sizin fakir ve yaşlılar için yemek üreten birimlerinizde çalışmak istiyorum. Patates, soğan soyar, fasulye nohut ayıklarım” dersin, bak ben de sana kefil olurum ama muhtar sana kefil olmaz… Sende hayatında ilk defa bir işe yararsın…

Valla sen patates, soğan soymaktan başka bir işe yaramazsın.

Senin için en ideal iş o…